Bediüzzaman'ın saydığı üçlü küresel düşmandır
"Sanat, Marifet ve İttifak İçin Sosyal Kalkınma Sempozyumu” konuşmaları
İbrahim Mert-İsmail Avcı'nın haberi:
RİSALEHABER-DİYARBAKIR
Diyarbakır'da düzenlenen "Sanat, Marifet ve İttifak İçin Sosyal Kalkınma Sempozyumu” açış programı ile başladı. Diyarbakır Valiliği, Dicle Üniversitesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı işbirliğiyle üç gün sürecek sempozyumda Doç. Dr. Ahmet Yıldız "100 yıl önce ve 100 yıl sonra insani gelişimin neresindeyiz" konulu konferansını sundu. Said Nursi'nin 1910 yılında İstanbul'dan ayrıldığını ve kırgın olduğunu belirten Yıldız, "Bir yıllık bir yolculuğun ardından Kürdistan dağlarına gider. Tabii bir yıllık bir kırgınlığın ardından tekrar döner. Bu yolculuklar sırasında Urfa'ya uğrar camii avlusunda cemaate konuşur. Onların halini sorar. Suruç tarafında bir köylüye hal hatır sorduğunda 'Ben bilmem ağam bilir' cevabını alması üzerine "o zaman ben de ağanın cebindeki aklınla konuşacağım' der" dedi.
İnsanların üçte ikisinin küreselleşmenin getirdiği ekonominin dışında kaldığını anlatan Yıldız, "Evet insanlık tarihine bakıldığında yoksulluğun düştüğü iddia edilebilir. Ancak belki insanlık tarihinin en adil olmayan dönemini yaşıyoruz. ABD ekonomik anlamda dünyanın önde geleni. Ancak insani gelişim açısında dünyanın üçüncü ülkesi. Gelir dağılımı bakımından Türkiye'nin de gerisinde. Ekonomik olarak kalkınabilirsiniz ama insanın gelişimine baktığımız zaman farklı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göreceğiz." diye konuştu.
Yıldız, "Bediüzzaman cehalet, zaruret ve ihtilafı küresel düşman olarak belirler. 100 yıl önce Bediüzzaman'ın kavramlaştırdığı daha sonra Roosvelt'in belirttiği zaruretten, yoksulluktan, korkudan kurtulmak, 1918'de BM tarafından insani gelişmişlik parametresi olarak belirlendi. Biz Weber'den, batılı düşünürlerden bahsediyoruz. İbni Haldun var çok şükür ama Bediüzzaman'dan alacağımız o kadar kavram var ki. 100 yıl önce söyledikleri var. Kendi değerlerimize gözümüzü açmalıyız" şeklinde konuştu
YÜZLEŞME DEVRİ
Ardından açılış konuşmalarına geçildi. Akademik Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, "İlmi zeminlerde konuları müzakere etmemiz gerekiyor. Yüzleşme devri dediğimiz bu devirde çeşitli kurumların yüzleşmesi gerekiyor. Bilim ve fikir adamlarımız günlerce çalışıyor, hayatlarını bu işlere adıyorlar. Risale Akademisi önemli çalışmalar yapıyor biz de onları destekliyoruz. Onlara değer vermemiz gerekiyor. Bunları mücessem hale getirip kitaplar halinde yayınlıyoruz. Medresetü'z-Zehra sempozyumu kitabı, Münazarat sempozyumu kitabı gibi önemli eserler ortaya çıktı. Bunlardan yararlanmak gerekiyor" dedi.
SAİD NURSİ NORVEÇ'İ İŞARET EDİYOR
Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek, Risale Akademi olarak geçmiş haftalarda Hakkari'de Halidi Bağdadi ve Said Nursi paneli düzenlediklerini, Mevlana Mevlana Halid-i Bağdadi'nin 200 yıl önce Hakkari'ye Seyit Taha ile aşıladığı maneviyatın, Nakşi irfani değerin İstanbul'a daha sonra Balkanlara kadar gittiğini söyledi. Benek, Birleşmiş Milletlerin 'yoksulluk' kavramını 1985 yılından sonra gündemine aldığını ve 1990'lı yıllarda dikkate aldığını belirterek "Yani insani gelişimi 2 doğu kültürüne sahip üyesinin çabasıyla kabul etmiştir. Şuan insani gelişme endeksinde birinci sırada Norveç görünüyor. Said Nursi yıllar önce İskandinav ülkelerini model olarak sunar. Dikkat edin bu ülkeler Müslüman değil. Onların insani gelişmişliğine vurgu yapar" diye konuştu.
Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ise unutulan insan merkezinde nasıl bir kalkınmanın gerektiğinin uzun uzun tartışılacağını kaydederek sempozyum katılımcılarına başarılar diledi.
VALİ KIRAÇ: DİNDARLIKLA ÜMİDİ KORUMANIN SIKI BAĞI VAR
Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç dünyanın bir bölümünün benzeri görülmemiş bir zenginliği yaşadığını diğer bir bölümünün ise fakirlik ve doğal afetlerin yaşandığını kaydetti.
Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanın çevre üzerindeki baskısı ise gün geçtikçe artıyor. Bu sorunun temelinde ise sürdürülebilir olmayan tüketim ve yaşam tarzı neden oluyor. Günümüzde 7 milyar insan var. Sadece ekonomik büyümeyi göz önünde bulundurmak sosyal adaletsizliğe yol açacaktır. Manevi değerlerin korunması ve yaşatılması ve yeni nesillere aktarılması, toplumuyla barışık nesillerin yetiştirilmesidir. Bu insan odaklı bir kalkınma anlayışıyla mevcuttur. Dünya bize ataların mirası değil, biz dünyayı çocuklarımızın mirasçıları olarak, onlardan ödünç olarak almış durumdayız. Biz dindarlıkta ümidi korumanın çok sıkı bağ olduğunu biliyoruz. Son bir yıldır eser bahar havası ittifakımıza güç katmaktadır. Bu sempozyumla yeni çözüm önerilerinin sunmasını umut ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Cehalet, yoksulluk ve ihtilafla mücadele etmek için hükümet ve bizlerin çalışma içinde olduğumuzu belirtmek isterim. Barış havası ittifakımız güç katmaktadır."
Kıraç, konuşmasını Bediüzzaman Hazretlerinin "Marîz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba'-ı Kur'andır" sözleri ile bitirdi.