Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Bediüzzaman'ın Veziri Zübeyir Gündüzalp Ağabey-7

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Zübeyir Gündüzalp İstanbul' a Geliyor!

Halil Yürür Anlatıyor:

"Zübeyr Ağabey İstanbul'a 1962 yılı başında gelmişti. Abdurrahman Tan Abi'nin (Kirazlı Mescid Sokağı 46 numara) evinin 2. katında küçük bir odada kalmaya başladı.

2022071912261963287f5421ddfa04.jpg
Kirazlı Mescid Sokağı 46 numaralı İstanbul' un ilk Nur Dersanesi

Feyzi Allahverdi ile ikimiz Esikşehir/ Çifteler'e gittik. Bize orda bulunan kitaplarla ilgili talimat verdi. (Ankara Adliyesi'nden kamyonetle kaçırdıkları Risale- i Nurlar'la ilgili.)

'Ankara'nın kitaplarını, İstanbul'un kitaplarını hazırlayacaksınız, yemek yemeyeceksiniz!' dedi.
(Kitap işi bitene kadar yemek yok!)

Bir gün bir gece çalıştık, hava buz gibi. Feyzi Allahverdi 'Allah var gam yok' diyor, ben yorgan yok mu diyorum. Ertesi gün saat 12'de Abdulvahit Tabakçı Abi geldi. Feyzi'yi aldı götürdü.

2022071912212963287f5421ddfa04.jpg
Feyzi Allahverdi ile Abdulvahit Tabakçı rh

"Israr ettiyse de 'ben ölsem de gidemem!' dedim ve buğday yığınının içine girdim."
(Nur'un Büyük Kumandanı Z.Gündüzalp=NBK s, 246 250)

Merhum Fırıncı Abi anlatıyor:

"Birinci Ağabey'le Zübeyir Abi'yi Eskişehir'den İstanbul'a çokça davet ettik. Sonunda Birinci Abi ve Hakkı Bozkurt İstanbul'a getirdi." (Zübeyir Gündüzalp= ZG- İbrahim Kaygusuz s, 296)

*Eskişehir'de kalp delikliğinden doğan; yorgunluk ve halsizlik başta olarak başka rahatsızlıklar da görülmeye başladı. Yetersiz beslenme ilk sırada sayılır. Eskişehir ve İstanbul' da yanında ilaçları ve şifalı bitkileri bulunurdu.

Konya'dan beraber oldukları Mehdi Halıcı İstanbul Üniversitesi Hukuk'ta, Ziya Arun İ.Ü.Edebiyat'ta, Abdulmuhsin Alev/Alkonevi de İ.Ü.Felsefe'de okuyordu.

2022071914065563287f5421ddfa04.jpgZiya Arun rh - Muhsin Alev rh ( alkonevi)

M. Fırıncı Abi anlatıyor:

Zübeyir Abi geldiğinde çok hastaydı ve çok zayıflamıştı. Mesela; su dolu bir güğümü bir kat yukarı çıkaramaz ve bunu kimseye söylemezdi.

İlk geldiğinde 46 numaralı binanın 2. kat bahçeye bakan odada istirahat etmesi için tahsis ettik.

M. Emin Birinci ve Ahmed Aytimur ile birlikte Hakkı Yavuztürk'ün Yenikapı'daki evinin bodrum katında Risaleler'in baskı ve cilt işini yapıyorduk ve depomuzdu.

Bir de baktık ki; Zübeyr Abi yanımızda! O da hızla tarağını çıkardı ve bizimle beraber formaları kesmeye başladı. O gün Münazarat formalarını kesiyorduk. Zübeyir Abi geldiğinde 46 numaralı dersanenin müdavimleri: Hakkı Yavuztürk, Ahmed Aytimur, M.Emin Birinci, M. Fırıncı, Üzeyr Şenler, Galip Gigin, Servet Armağan, Yaşar Yayla...

2022071913500263287f5421ddfa04.jpg
Sağdan üstte: Eyüp Ekmekçi- Sabahaddin Aksakal rh
Sağdan altta: Prof. Servet Armağan- Galip Gigin rh ve Üzeyir Şenler rh

Kutlular Abi bu sıralar İstanbul' da çalışıyor, Eyüp'te eniştesinin yanında kalıyordu. Israrım üzerine bizimle kalmaya başladı ve Ahmed Aytimur'un havlu dokuma dükkanında çalışmaya başladı. Yıl 1962. Israrım üzerine çalışmayı bırakıp, tamamen hizmet kervanına katıldı. (ZG s, 297)

Mehmed Kutlular anlatıyor:

-1962/ 63 Cumartesi günü yılbaşı gecesiydi. Mehmed Akay 2 arkadaşıyla Haseki'de bir ev tutup dersane yapmıştı. Gece saat 11'de baskın yapıp 26 kişiden 15'imizi tutuklayıp Sultanahmed Hapishanesi'ne attılar. Mehmed Akay, ben, Servet Armağan, Sabahaddin Aksakal, İhsan Kelekçi, bir astsubay ve diğerleri. 33 gün sonra Sultanahmed Cezaevi'nden çıktık. (ZG s, 299 300)

2022071913232063287f5421ddfa04.jpg
Merhum Mehmed Akay; 12 Mart 1971 Darbesi'nden sonra Erzurum Asker Cezaevi'nde.

Hakkı Yavuztürk anlatıyor:

-Zübeyir Gündüzalp adını duyunca aklıma "Isparta Sistemi" geliyor. Ankara'da basılan Risaleler cilt için İstanbul'a getirilmişti. Her risaleden 5 bin tane vardı, hepsini 46 numarada bir odaya koyduk. Emniyet baskın yaptı bu odayı mühürledi. Ahmed Aytimur Abi mesuliyet altına girmek istemiyordu.

2022071912230763287f5421ddfa04.jpg
Hakkı Yavuztürk rh ve Ahmed Aytimur rh

Zübeyr Abi' ye, "Ağabey Risaleler aşağıda mühürlü ne yapalım?" dedik.

O da, bu kitapların zaten bizim olduğunu, baskının haksız olduğunu, kitaplarımızı almanın mahzuru olmadığını söyledi. Ben, Fırıncı Birinci Abi ve Şoför Hakkı Yüce, tüm Risaleleri arka pencereden çıkartıp Hakkı kardeşin arabasıyla, şafak sökmeden Adapazarı'na kaçırdık. (ZG s, 300 301 302)

***

ALLAH RESULÜ'NÜN AHLAKI/AHİRZAMANDA CİSİMLEŞİP TEZAHÜR EDİYOR!

"Allâh, sadâkat=(doğrulukta sebat) gösterenleri, sadâkatleri sebebiyle mükâfatlandıracaktır...” (Ahzâb suresi 24.ayeti kerime)

"Ey amca! Güneş'i sağ elime, Ay'ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm." (Hz. Muhammed Mustafa (asv)

ZÜBEYR GÜNDÜZALP' İN FAZİLET VE MEZİYET GÖKKUŞAĞI!

2022071912301163287f5421ddfa04.png

* İman Kur' an Davasında Sıddık ve Sadık Oluşu

* Üstadına ve Eserlerine Sadakatı!

Eyüp Ekmekçi anlatıyor:

-Zübeyir Abi derdi ki:

"Bizim muvaffakiyetimiz ancak, Üstadımıza sadakatla mümkündür."

"Kardeşim! Benimki kelle koltukta başlar!" (ZG s, 358)

Halil Yürür anlatıyor:

- Piyer Loti Oteli'nde üstadın huzurunda yanyana oturuyorduk. Bir ara üstad Zübeyir Abi'ye vuruyor yan yatıyor, tekrar vuruyordu.

"Bu ahmağı yanımda niçin taşıyorum biliyor musunuz? Bu ahiretini dahi feda etmiş de, onun için yanımda taşıyorum!" dedi. (ZG s, 250)

Hasan Coşkun anlatıyor:

- Zübeyir Abi ile ilk karşılaşmam 1970 başında 46 numarada oldu. İkinci gelişimde tanıştık elini başımın üstüne koydu. Sorusu üzerine Ereğli Demir Çelik'te çalıştığımı söyledim.

"Çok güzel, orada hizmetler şimdi daha iyi olacak hizmete devam et" dedi.

Üçüncü kez Cağaloğlu Y.Asya binasında gördüm. Bekir Abi'ye durmadan bir şeyler anlatıyor talimatlar veriyordu. Bekir Abi ise elleri önde hürmetle adeta nefes almadan dinliyordu.

Daha sonra mahkeme yolunda kendisine sordum:

- "Ağabey dikkatimi çekti gazetede Zübeyir Ağabey konuşurken, nefes almadan dinliyordunuz" dedim.

- "Keçeli dikkatinden birşey kaçmıyor" dedi. Arabada sanki onun huzurundaymış gibi hazırol vaziyette:

"O, Üstad Hazretleri'nin ruhunu dünyada temsil eden zattır" dedi.

Zübeyir Abi'min naaşını kabre koyma şerefini bir kardeşle bana bahşetti. (NBK, 262 263 264)

Doktor Macid Türkmenoğlu anlatıyor:

- Dr. Mehmed Akay ile bana sürekli şunu söylerdi.

"Kardeşim, Nur Hizmeti'ne zıt bir hareketim, sözüm olursa, bu benim aklımı kaybetmem demektir. O vakit bana bir iğne yapın ve öbür tarafa gönderin. Size hakkımı şimdiden helal ediyorum." (ZG, 307)

2022071913285663287f5421ddfa04.jpg
Selahaddin Akyıl anlatıyor:

-Zübeyir Abi'yi ilkin 1955'te üstadı ziyaret ettiğimde görmüştüm. Zübeyir Abi üstadın bütün hallerine aşinaydı. Üstadın sırlarını bilirdi, diğer abiler kısmen bilirdi.

"Kardeşim, benim Üstadım ve Risale-i Nur'a muhabbetim 100'den 99'a inerse büyük bir cinayettir" der ve boynunu gösterirdi." (ZG s, 392)

-Van'da yaşayan Sami Efendi adlı bir tarikat şeyhi vardı. Çok insan ona mehdi diyordu. Bu konu Zübeyir Abi'nin yanında açılınca, "peki onun Deccal'i kim?" diye sordu.. (ZG s, 392)

Devamı edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.