Mehmet Ali ERDEM

Mehmet Ali ERDEM

Ben-Biz-Sen

Ben, ben dedikçe nefsini putlaştırıp
Nefsine tapar olur insan

Sanmayalım ki biz deyince benliğinden kurtulur
Biz, biz dedikçe Yaradan gibi hâşâ!
Sonradan içine gireceği pramidin en tepesine çıkmış olur insan.

Ben, biz değil!
Hakkın huzurunda iken sensin Ya Rab!!!
Halkın içindeyken hepimiz diyebilmeli insan.

Kulluk
O’na kul olan O’na halife
Kem gözle bakar mı hiç
Destekleyen ile muhalife

Kutupların âbideleri
İhlal ettiler bütün ahlâkî kaideleri
Dini akideleri

Tecelli etti ilahi adalet
Ortaya çıktı tüm çıplaklığı ile dalâlet

Farklılık
Ne bir kimseye benzemeye
Ne de başkalarını kendine benzetmeye çalışmalı insan
Ne farklı olmaya gayret göstermeli, ne de taklit etmeli

Fıtratını aklı ile yoğurmalı
Sonra iman ateşinde pişirmeli

Zorlamamalı kimseyi
Kemâlatla takdim etmeli olanı

Taraf-Tavır

“Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir. (Fâtır 45).

Yaptıklarımıza güvenemeyiz, herkesi hatalı kendimizi hatasız göremeyiz. Allah’ın merhameti olmasaydı herkes, her şey, hepimiz helâk olurduk.

“Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin) “Fakat boyun eğdik” deyin (Bu cümle, “Fakat İslâm’a girdik, deyin” şeklinde de tercüme edilebilir.)  Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Hucurât 14), (Diyanet İşleri Başkanlığı, Yayın No:542).

İslam’a giriş okula kayıt, iman ise mezun olmak gibidir; mezun olan gerçek iz’âna da kavuşur ki belgesini/delilini göster(e)mez, biz onları tavırlarından bilebiliriz.

İslam’ı içselleştirerek davranışa dönüştürebilenler için ise mihenk noktası artık taraf değil tavır olmalıdır.

Nasıl ki iyi insan/kötü insandan ziyade önemli olan insanın davranışlarının/tercihlerinin doğruluğu/yanlışlığı, iyiliği/kötülüğü ise desteklenmesi ya da karşı çıkılması gereken de insanlar, partiler, cemaatler, tarikatlar değil takındıkları tutum ve davranışlardır.

Hayattaki iki renk sadece ak ve kara değildir, arada sayısız gri tonlar olabileceği gibi farklı renkler de olabilir. Bu sanatkârın yüceliğini ve muradını gösterir ki onları bizim dilediğimiz renge boyamaya çalışmak da murad-ı ilahiyeye aykırıdır.

“Hepimiz beşeriz, idrakli mahlûklarız; önce insan, sonra Müslüman, sonra Mümin, sonra da Âdem olmalıyız.”

Hepimizin şahsi tecrübeleri ve şahit olduğu birçok olay ile geleceğe ilişkin beklenti ve endişeleri; şahıslar, partiler ve gruplar üzerinde(n) birbirimizden farklı hükümler vermemize yeter de artar bile!

Ama bu noktada dahi soğukkanlı, duyguyu yitirmeden ve aklın hakemliğini bir kenara bırakmadan, acele etmeden sağlıklı karar almak, tercih belirlemek ve bazen de sunulan şıkların dışında herkesin kabul edebileceği makbul ve makul şıklar üretmek mümkündür.

Hem en zor hem de en kolay olan yol bu gibi sanki… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum