Ben gidersem ardımda kitabım kalsın!

Ben gidersem ardımda kitabım kalsın!

Yirmi dört yaşında okuma yazma öğrenen, hayatının her anını şiire döken Raşit Dede'nin kitap hayali gerçek oldu.

Aslıhan Köşşekoğlu'nun haberi;

Yirmi dört yaşında okuma yazma öğrenen, hayatının her anını şiire döken Raşit Dede'nin kitap hayali gerçek oldu. İstanbul'da olduğunu duyunca hikâyesini bir de kendisinden dinlemek istedik. İçinde seksen şiirin yer aldığı 'Hayat Ağacı'ndan ne maddi bir beklentisi var ne de şan şöhret gibi bir derdi. Eşe dosta dağıttığı kitabı, onun yalnızca hayalleri. Bir de insanın her şeyi başarabileceğinin göstergesi...
Ömrünü Kastamonu Azda-vay'da geçiren Raşit Tekşen, her insan gibi 85 yıllık yaşantısına acı tatlı pek çok hatıra sığdırmış. Anıları biriktikçe sözcükler dile gelmiş, koca bir defter de onunla birlikte yaşlanmış. Yaşadığı her şeyi şiire dökmüş Raşit Dede. Hayat gelip geçerken yalnızca bir şey istemiş: Ardından kalacak bir kitap... Hayaline sunucu Nur Viral'in desteğiyle kavuştu.

Raşit Dede'nin umut, sabır, emekle örülü asıl hikâyesiyse anne-babasının küçük yaşta ayrılığıyla başlıyor. "Annem yoktu. Belki yirmi tane annem oldu! Bana acıyan alıp götürüp bakıyordu." diye anlatıyor zor günlerini. Çocukluğu böylece geçip gidiyor. Nihayet çok istediği askerlik zamanı geliyor. O da yaşıtları gibi anlı şanlı bir asker olmanın hayalini kurarken tahmin etmediği bir engel çıkıyor karşısına. Askerlik için kilo sınırı en düşük 49 iken, 41 kilo geliyor Raşit Dede. Tabii askere gidebilmek için epey dil dökmesi, uğraşması gerekiyor. Zar zor kabul ettirip birliğine teslim oluyor.

Döndüğünde ise artık çok şey değişmiştir. Artık 70 kilodur mesela! Yalnız bu kadar değildir yaşadığı değişim. Cümleler vardır zihninde dolanıp duran. Sanki "Beni bir köşeye yaz da unutulmayayım, sonra hayallerin olayım!" diye bağırıyordur içinde sözler. Yazacaktır ama nasıl? Okuma yazması olmadığı gibi, köyde kendisine öğretecek biri de yoktur. Eski zaman tabii, kâğıt kalem hak getire! Elinde bir tahta bulduğu her imkânda toprağa heceleri yazmaya başlar. Böylece kendi çabalarıyla 24 yaşında öğrenir yazmayı. Burada bir anda susuyor ve tecrübeyle sabit şu ibretlik cümleler dökülüyor dudaklarından: "Şu bir gerçek ki, Allah gerçekten isteyene dilediğini veriyor."

Durum bu olunca askerlik dönüşü maişet kaygısına bir de şiir sevdası eklenir. Artık bir yuva kurmuş, iş güç sahibi olmuştur Allah'tan. Zaman geçtikçe Kastamonu'ya her gidişinde bir de internet kafeye uğrar mutlaka. Yazdığı şiirleri gençlere yazdırır, çıkardığı kâğıtları tek tek biriktirir.

Meçhul yabancıyı ararken kendini stüdyoda bulur

Raşit Tekşen'in kitap çıkarma hikâyesi ise Yeşilçam filmlerini aratmayacak türden. Köy konağına gelen bir misafire şiirlerini okumasıyla başlar her şey. Şimdi adını bile hatırlamadığı, yalnızca uzun sarı saçları aklında kalan yabancı, başka şiirleri olup olmadığını sorar Raşit Dede'ye. "Var" cevabını alınca "Kitap çıkarmak istemez misiniz?" der ve kartını bırakıp gider. İstanbul'a geldiğinde Raşit Dede'nin ilk işi, karttaki adrese gitmek olur. Ancak aradığını bulamaz. Meçhul yabancı işten ayrılalı bir yıl olmuştur ve nereye gittiğini kimse bilmiyordur. Kader bu ya, gittiği yer Nur Viral'in Hayat Ağacı programının çekildiği stüdyodur. Reklam arasında Viral'i görür Raşit Dede ve derdini ona anlatır. Ekip şiirlerine bakar, kendini bir anda canlı yayında bulur Raşit Dede. Bir süre sonra da kitabı 'Hayat Ağacı'na kavuşur. Yalnızca yüz adet basılan kitabını eşe, dosta, yakınlarına dağıtmış Raşit Dede. Gözlerinden ameliyat olduğundan artık şiir yazamıyor. Son bir hayali daha var: "Şiirlerim bir gazetede küçük bir köşede haftalık yayınlansın, ölmeden bir de bunu göreyim."

Zaman