Metin KARABAŞOĞLU
Benden iyisi yok...
Sahabiler, Peygamber aleyhissalâtu vesselam ile geçirdikleri güzel günleri anlatırken, onun zaman zaman kendilerine Benî İsrail'den ibretli hadiseleri anlatıp ders verdiğini bildirirler. Öyle ki, kimi gün seher vakti gerçekleşen; sabaha, sabah namazının farzına kadar süren sohbetlerdir bunlar.
Bu sohbetlerin birinde, Hâtemü'l-Enbiya aleyhissalâtu vesselam 'kardeşi' Musa aleyhisselamdan bir hatıra anlatır.
Günlerden bir gün, Musa aleyhisselam bulunduğu bir beldedeki Benî İsrail'i toplar ve onlara içlerinde en hayırlı insanı bulup getirmelerini söyler. Bir adam bulup getirirler.
Benî İsrail'in en hayırlı kişisi diye tarif olunan kişi geldiğinde, Musa aleyhisselam, Sen Benî İsrail'in en hayırlı kişisi misin? diye sorar kendisine. Evet demez karşısındaki kişi. Öyle iddia ediyorlar demekle yetinir. Sonra, Musa aleyhisselamın ondan bir talebi olur: İsrail oğullarının en şerlilerini bulup bana getir.
Adam gider, saatler boyu, belki akşama kadar o beldenin sokaklarında dolaşır, sonra yalnız başına Musa aleyhisselamın yanına döner.
"En şerlileri bana getirmedin mi?" diye sorar Musa aleyhisselam. Adam şu cevabı verir: "Ben onlardan hiçbirini, kendi nefsimi bildiğim kadar bilmiyorum."
Bu cevap, Musa aleyhisselamın aradığı cevaptır. "Onların en hayırlısı" der, "hakikaten sensin."
Bu kıssa, okuduğum ilk günden bugüne, her hatırlayışımda beni tekrar düşündürür ve yeniden bir vicdan ve nefis muhasebesine çağırır. Hele ki, 'Bizden iyisi yok' görünümlerin altına gizlenmiş 'benden iyisi yok' söyleminin ortalıkta kol gezdiği bir çağda, bu kıssa ne kadar da uyarıcı ve öğreticidir!
Bu kıssayı her hatırlayışımda, 'İsrail' ünvanıyla anılan, Benî İsrail'in onun soyundan geldiği Yakub aleyhisselamın en sevgili oğlu olarak Yusuf aleyhisselamın söylediği o güzelim söz de gelir hatırıma. Yusuf ki, zamanının eşsizidir, güzellikçe, ahlâkça, ilimce, hikmetçe benzersizdir. Lâkin o güzeller güzeli, bilgililer bilgesi Yusuf, Kur'ân'da da övüldüğü üzere, "Ben nefsimi tebrie etmem, nefis her kötülüğü emreder" demiş ve nefs-i emmarenin şerrinden Rabb-ı Rahîm'e iltica edebildiği için de, çok ağır bir imtihandan alnının akıyla çıkabilmiştir.
"Benden iyisi yok" diyen biri değil, "Ben nefsimi temize çıkarmam, muhakkak ki nefis her kötülüğü emreder" deyip nefs-i emarenin şerrinden Allah'a sığınan kişidir âlemler Rabbinin peygamberi.
Yusuf aleyhisselam için geçerli olan bu durum, Yunus aleyhisselam için de geçerlidir.
Yunus aleyhisselam da, 'kusursuzluk' iddia eden biri olarak değil; "Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim. Muhakkak ki ben zalimlerden oldum" diyerek Rabbine yönelip nefis muhasebesi yapan bir kul olarak peygamberdir.
Bir tarafta üç peygamber ile verilen bu nefis muhasebesi dersine bakıyorum; öte yanda ehl-i din olarak bizim de yakamızı bırakmayan, "Bizden iyisi yok" görüntüsü altına saklanmış "Benden iyisi yok" söylemlerine...
Hz. Musa'nın meselini hatırlayalım.
"Bizden iyisi yok"sa dikkat edelim, bu söylem belki de bizi en geriye düşürebilir.
Hele 'benden iyisi yok'sa, tehlike çanları tamamen bizim için çalıyor olsa gerektir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.