Bilim, 'türü belirsiz' canlıya şaştı kaldı!

Bilim, 'türü belirsiz' canlıya şaştı kaldı!

Evet, Kadîr-i Zülcelâlin iki tarzda icadı var...

Avustralya sahillerinde "mantar" şeklinde yeni bir deniz canlısı keşfedildi. Ancak canlının hayvanlar alemindeki yeri belirlenemiyor.
 
İlk olarak 1986'da denizden çıkarılan canlıyı inceleyen Kopenhag Üniversitesi'nden bir grup bilim insanının yazdığı makale, "Plos One" adlı dergide yayımlandı.
 
Bilim insanları, minik organizmanın yaklaşık 600 milyon yıl önce Ediakara Çağı'ndaki organizmalarla benzerlikler taşıdığını belirtti.
 
O dönemdeki canlıların da gizemli, tuhaf ve yumuşak dokulu organizmalar olduğu biliniyor.
 
İki ayrı türü keşfedildi
 
İncelemeler sonucunda canlının iki ayrı türü keşfedildi. Bunlardan birinin adı "Dendrogramma enigmatica", diğerinin adının ise "Dendrogramma discoides".
 
Yalnızca birkaç milimetre büyüklükte olan canlının bir ucu yatay bir disk şeklinde, diğer ucu ise ağız işlevi görüyor.
 
Canlı, çok hücreli olmakla birlikte, simetrik bir vücut yapısına sahip değil.
 
Avustralya'nın Tazmanya bölgesine yakın güneydoğu açıklarında bulunan deniz canlısı, 400 metre ile 1000 metre arası derinlikten toplamıştı.
 
'Çok nadir rastlanan bir keşif'
 
Araştırmayı yürüten ekipten Doktor Jorgen Olesen BBC'ye yaptığı açıklamada "Bu tür bir keşfe çok nadir rastlanır. Böylesi bir durum herhalde son 100 yılda yalnızca dört kez yaşanmıştır" dedi.
 
Biyoloji uzmanları, geleneksel olarak 5 ya da 6 canlı sınıflandırması yapıyor. Bu grupların içinde hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve bakteriler de bulunuyor.
 
Söz konusu gruplar kendi içlerinde farklı gruplara ayrılıyor. Genellikle bu ayrım, vücut yapılarındaki benzerlikler esas alınarak yapılıyor. (BBC Türkçe)
 
RİSALE-İ NURDAN:
 
Evet, Kadîr-i Zülcelâlin iki tarzda icadı var:
 
Biri ihtirâ’ ve ibdâ’ iledir. Yani hiçten, yoktan vücut veriyor ve ona lâzım herşeyi de hiçten icad edip eline veriyor.
 
Diğeri inşa ile, san’at iledir. Yani, kemâl-i hikmetini ve çok esmâsının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anâsırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor; her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır.
 
Evet, Kadîr-i Mutlakın iki tarzda, hem ibdâ’, hem inşa suretinde icadı var. Varı yok etmek ve yoğu var etmek en kolay, en suhuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur. Bir baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı “Yoğu var edemez” diyen adam, yok olmalı!

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.