Niyazi BEKİ
Bir ateistin iddialarına cevaplar-2
Üçüncü İddia:
Dinlerin (özellikle İslam'ın) dünyaya indiriliş hikayesi güvenilir değil. Tanrı'nın milyonlarca insan içinden rastgele birini seçerek, tüm insanlığın kaderini, seçilen bu kişinin ikna yeteneğine bağlama senaryosunu inandırıcı bulmuyorum. Peygamber ve (gerçek olduğunu iddia ettiği) tanrısı arasındaki bu ittifaka, başka hiç bir üçüncü şahısın şahit olmaması, inandırıcılık dozajını daha da düşürüyor. İnananlar bu noktada peygamberlerin gösterdiği mucizelerden bahsedecekler. Eğer bir kaynak olarak alacaklarsa, Kur'an'da hiç mucize gönderilmediği de açıkça yazıyor. (Bkz: İsra; 59) Anlaşılan o ki, Muhammed bir mucize sergileyememiş ve tanrının bu duruma dair bir açıklama sunduğunu iddia etmiş. (Mucize konusuna yazı içinde tekrar değineceğim.)
Cevabımız:
Allah bir imtihan açmıştır. Bu imtihanı açarken elbette ateistlerle istişare etmemiştir. Sonsuz ilim, hikmet, rahmet ve adaletinin tezahür etmesi için açtığı bu imtihanda elbette her zamanda bir peygamber göndermesi ve diğerlerinin buna inanıp inanmamasını test etmeyi hedeflemiştir. İslam'ın bildirdiğine göre, insanlık tarihi boyunca 124 bin peygamber gönderilmiştir. Her peygamber de peygamberlik nişanesi olarak bazı mucizelerle donatılmıştır. Hz. Muhammed'in (asm) en büyük mucizesi ise Kur'an'dır.
Sahih hadislerden gelen bilgiye göre Hz. Muhammed'in (asm) Kur'an dışında da binden fazla mucize gösterdiği siyer, tarih, hadis ve tefsir kaynaklarında mevcuttur. Ancak kıyamete kadar daimi canlı bir mucize Kur'an'dır. Bu konuda Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu: "Her peygambere insanların onun bir benzeriyle imana gedikleri bir mucize verilmiştir. Bana verilen (en büyük mucize) ise, Allah'ın bana vahiy ettiği bir vahiydir/Kur'andır. Bu sebeple Kıyamet günü, diğer peygamberlere karşı, tabileri/ümmeti en çok olan peygamberin ben olacağımı ümit ediyorum." (Buharî, Fezâilu'l-Kur'ân 1, Î'tisâm 1;Müslim, İman 239).
Bugünkü ateistler gibi, eski müşrikler de Allah tarafından peygamber olarak tayin edilen elçilere tabi olmayı nefislerine yediremiyorlar. Her biri birer peygamber olmak istiyor. Bu beyler, "bu öğütle/Kur'an'la yetinmeyip, üstelik her biri kendisine mahsus özel kitap, özel ferman ister!" (Müddesir, 74/52) mealindeki ayette bu kendini bilmez adamların şımarık tavırlarına işaret edilmiştir. Halbuki, bir padişah, bir devlet başkanı, bir başbakan, bir vali, bir müdür binlerce milyonlarca insanı yönetiyor ve -her zaman yanlış yapma ihtimalleri olduğu halde- bu ateistler itaatte kusur etmezler. Oysa, Allah'ın elçisinin hata etme ihtimali yoktur.
Kur'an'da Kamer suresinde Hz. Peygamber (asm) tarafından AY'ın ikiye bölündüğü açıkça ifade edilmiş ve alimlerin büyük çoğunluğu bunu böyle anlamıştır.
Ay'ın ikiye bölünmesi mucizesi, hem sahih hadislerde, hem tarih kaynaklarında geçmektedir. El-Kettani, Ay'ın yarılması mucizesini mütevatir hadislerle ilgili yazdığı eserine almıştır. (bk. Nazmu'l-Mütenasir Mine'l-Hadisi'Mütevatir, 1/211).
"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Kâfirler bir mucize görünce yüz çevirirler ve 'Bu devam ede gelen bir büyüdür' derler" (Kamer, 54/1-2) mealindeki ayetlerde Ay'ın yarıldığı ve kâfirlerin bunu inkâr edemedikleri, yalnız bunun bir büyü olarak değerlendirdiklerine açıkça vurgu yapılmaktadır.
İlgili ayetin meali şöyledir: "Kâfirlerin keyfî olarak istedikleri mucizeleri göndermeyişimizin tek sebebi, daha önceki kâfirlerin bu gibi mucizeleri yalanlamış olmalarıdır. Nitekim Semud halkına açık bir mucize olarak o dişi deveyi verdik de, onu öldürdüler ve bu yüzden kendilerine zulmettiler. Biz o ayetleri sadece korkutmak için göndeririz." (İsra, 17/59)
Görebildiğimiz bütün kaynaklarda, bu ayetin nüzul sebebi, müşriklerin Hz. Peygamberden (asm) daha önceki peygamberlerin gösterdiği türden bir mucize olarak, örneğin Safa tepesini altından bir külçeye çevirmesini, dağları giderip yerine ziraat ekmeye uygun verimli tarlalara döndürmesini istemişlerdir. Ancak, iman etmemeleri durumunda bunların da daha önceki ümmetler gibi helak edileceğini öğrenen Hz. Peygamber, bunu istememiştir. Çünkü o, müşriklerin bir kısmının mümin olacaklarını ve onların nesillerinden iman edecek olanların geleceğini -Allah'ın izniyle- düşünmüş ve onların hatırı için bunların helak olmalarını istememiştir. Bundan daha önemlisi, Allah bu müşriklerin bir kısmının imana geleceklerini ve o müşriklerin soyundan gelen bir çok insanın mümin olacağını bildiği için, onları toptan yok edecek bir sünnetullaha maruz kalmalarına fırsat vermemiştir. (bk. Taberi, Razî, Beydavî, Nesefî, Kurtubî, İbn Kesir, Şevkânî, el-Merağî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).
Demek ki bu ayette Hz. Muhammed'de (asm) mucize verilmediği/verilmeyeceği değil, önerdikleri tarzda bir mucizenin verilmeyeceği bildirilmiştir. Bunun hikmetini de yukarıda açıkladık.
Yoksa, yukarıda da bir kısmı ifade edildi gibi, örneğin; Kur'an'da "bir kaç yıl içinde Rumlar İranlılarla savaşacak ve onları yenecekler" (Rum, 30/1-4) diye ifade edilmiş ve bu haber aynen vuku bulmuştur. Keza, iki sene önce Mekke'nin kesin olarak fethedileceği bildirilmiş (Fetih suresi, 48/27) ve aynı tarihte fetih tahakkuk etmiştir. Böyle gelecekten haber veren bir kitabın göz önündeki bu mucizeleri görüldükten sonra, akıl gözüyle bu kitabın Allah'ın sözü olduğuna kesin olarak iman etmek akl-ı selimin gereğidir.
Kur'an'ın açık ifadesiyle, "ay'ı iki parçaya bölen" (Kamer, 54/1-3), "Bedir savaşında düşmana attığı bir avuç toprağın/çakıl taşının, bütün düşmanların gözüne girip onları hezimete uğratması" (Enfal, 8/17) gibi mucizelerle insanüstü olayları gerçekleştiren Hz. Muhammed'in (asm) hak peygamber olduğunda tereddüt edilebilir mi?
Kesin bilgi edinme yollarından biri sağlam haber denilen "haber-i sadık"tır.
Hz. Peygamber (asm) gibi Muhammedu'l-Emin unvanıyla meşhur olmuş, okuma-yazması olmadığı halde, Kur'an gibi ilim ve mucizeler dolu bir kitabı elinde tutmuş, yüzlerce mucizeler göstermek suretiyle hak peygamber olduğunu ispat etmiş bir zatın söylediklerinin doğruluğunda tereddüt etmenin akılla izahı mümkün değildir. Her şeyden önce Kur'an-ı Kerim, bir çok yönden mucize olduğunu ispat etmiştir. Onun insan sözü olamayacağına milyonlarca ilim adamı sahasında uzman olanlar şahitlik etmiştir.
Devam edecek
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.