Bir kötülük istese veya bir rahmet dilese, sizi Allah’tan koruyacak kim olabilir?
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Ahzab Suresi 13-17. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
13 . Yine o vakit onlardan (o münâfıklardan) bir tâife: “Ey Yesrib (Medîne) halkı! (Burada) sizin için duracak yer yok, hemen dönün!” demişti. Onlardan bir fırka da: “Gerçekten evlerimiz açık (korunmaya muhtaç)tır” diyerek peygamberden izin istiyordu. Hâlbuki o (evleri) açık değildi. Sâdece kaçmak istiyorlardı.
14 . Hem (Medîne’nin) etrâfından üzerlerine girilseydi de sonra kendilerinden(o münâfıklardan) fitne (çıkarmaları, dinden çıkmaları) istenseydi, mutlakā bunu yaparlardı ve bunda fazla gecikmezlerdi.
15 . Hâlbuki daha önce onlar, arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dâir Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise mes’ûliyetlidir.
16 . (Ey Resûlüm!) De ki: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size aslâ fayda vermez. Şâyet (kaçarsanız), o takdirde (dünyada) ancak pek az faydalandırılırsınız!” (*)
17 . De ki: “Eğer size bir kötülük istese veya size bir rahmet dilese, sizi Allah’dan koruyacak kim olabilir?” Hâlbuki (onlar) kendilerine Allah’dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilirler.
(*) “Mâdem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette dâimâ gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mes’ele karşısında bîçâre insan; o i‘dâm-ı ebedî (hiç dirilmemek üzere yok olmak zannettiği), o dipsiz, nihâyetsiz haps-i münferidden (yalnız başına hapsolmaktan) kurtulmak çâresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye (ölümsüz bir âleme), bir saâdet-i ebediyeye ve âlem-i nûra açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes’elesidir.” (Gençlik Rehberi, 13. Söz, 4)