Bir okuma programının ardından

Ezeli kelam Kur’an-ı Kerimle gelen ilk emir ‘İkra’ Oku! ‘Rabbinin adı ile oku’ olması itibariyle biz de oku emrine uymayı kendimize rehber ittihaz ederek, ‘Bismillah’ deyip ilme ve okumaya sarıldık. Geçen hafta dernek merkezimizde yıl boyunca haftada bir ders yapmakta olduğumuz lise öğrencilerimiz ile ara tatilini fırsat bilerek okuma programı düzenledik. Dört gün yatılı olarak süren okuma programı, rahmeti ile bizleri sevinç ve sürura sevk eden karlı bir havada başladı. 13 genç kardeşimiz ve iki müdebbir, üç etüt hocası ile birlikte programa başlamış olduk. Programın yatılı olması noktasında gençler arasında samimi diyalog ve dayanışma ve kaynaşma imkânı olmuştu. Biz gönüllü müdebbir ve etüt hocaları da bir hayli zamandan beri böyle bir programı icra etmemiştik, bir bakıma bizim için de zihin tozunu silme noktasında verimli oldu.

İlk önce gençler ile bir toplantı ve istişare yaparak güne başladık. Dört gün boyunca uygulayacağımız mutat günlük programın algoritmasını birlikte hazırladık. Her gün mutat olarak saat 06.30’da güne sabah namazı ve dersi ile başlayarak, iki saatlik bir dinlenme molasından sonra kahvaltı ve akabinde iki saat şahsi okuma, arkasından öğle namazı ve yemeği, bilahare müzakereli bir ders, Kur’an ve ezber saati, ikindi vaktinin girmesi ile namaz ve çay saati, şahsi okuma zamanı, akşam namazı ve yemeği sonrasında müzakereli ders ve günün son namazı olan yatsı ile beraber ilmihal saati ve çay molasından sonra 22:00 saatlerinde dinlenme moduna geçerek gençlerin biraz da kendi aralarında kaynaşmalarına vesile olacak sohbet ve oyun saati ile birlikte yat borusu çalmış oluyordu. Etüt hocaları ve müdebbirler için günlük koşuşturma içerisinde geçen tam dört gün bize de yaradı. Boş kaldığımız vakitlerde okuma fırsatı yakalayarak kendimizi resetleme imkânı bulmuş olduk.

Gençlerimiz dört gün boyunca belki de ilk defa ailelerinden uzun süreli ayrı kalarak yatılı bir okuma programına katılmış olmanın sevinci içerisinde olmakla beraber aynı zamanda bir arada evden uzak, içtimai hayatta birlikte yaşama ve okuma talimi yapıyorlardı. Dört gün boyunca düzenli bir algoritma ve disiplin ile hijyen kurallarına uymak kaydıyla gençlerimiz hem uzun süreli okuma alışkanlığı kazanıyor, hem bir arada yaşama disiplini kazanıyor, hem de düzenli rutin bir programa uyma konusunda nefsi terbiye, sabır, sükûnet, itidal, uyum becerilerini geliştirme fırsatı yakalamış oluyorlardı.

Gençlerimiz bu okuma programı kapsamında hocaları ile birlikte düzenli okumanın yanı sıra cemaatle, vaktinde namaz kılmayı ve arkasından namaz tesbihatı ve ders yapmayı ihmal etmiyorlardı. Gün içerisinde sıra ile her bir öğrencimiz namaz tesbihatını sırasıyla kendisi okuyor ve yapıyordu. Sabahın verimli saatlerinde, her sabah namazından sonra dönerli derslerimiz mütalaa tarzında yapılarak birlikte okunuyordu. Gençlerimiz bununla beraber bir arada kalmanın vermiş olduğu disipliner bir yaklaşım ile adab-ı muaşeret derslerini de uygulamalı bir şekilde aynel yakin görmüş oluyorlardı. Gençlerimize her gün saat 22.00’dan sonra iki saat oyun oynama imkanı vererek bir arada paylaşma ve fikir alışverişi yapmalarını sağlamış olduk. Akıllı digital oyun konsolu, projeksiyon ve tripot perde vasıtasıyla aynı mekanda onların müspet manada eğlenmelerini de sağlamış olduk. Okuma programı bu şekilde günlük devam ederken tabii ki arka planda mutfak tarafında da gençlere hizmet etmenin gururunu yaşıyorduk. Gün içerisinde gençlerimizin ağız tadına uygun yöresel kahvaltı, öğle yemeği ardından hafif atıştırmalık, gün sonlarında meyve, çiğ köfte ve helva ikramlarımız olmaktaydı.

Gençlerimizin yaş profilleri birbirlerine yakın olması, umumiyetle birbirlerini Pazar öğrenci derslerinde tanımış olmaları bir avantaj sayılırdı. Bununla birlikte üç öğrencimiz de komşu ilçeden misafirimiz olmuşlar, onlar da yeni yeni Risale-i Nur’lar ile tanışmanın ve okumanın sevincini yaşıyorlardı. Öğrencilerimizi bir cümle ile teker teker özetleyecek olursam; okuma grubunda en küçüğümüz Eyyüb Nebi. Gerçekten onda adını aldığı Eyüp Nebi (a.s) sabrı vardı, sakin ve sessiz duruşu ile programın adeta guguklu saati ve termometresi idi. Evden ilk defa ayrı kalmanın vermiş olduğu tatlı bir hüzün ile kendisinden biraz büyük ağabeylerinin akranı olmaması itibariyle Efe kardeşimiz sadece iki gün programa katılmış oldu. Muhammed kardeşimiz programın en büyüğü ve abisi olması bakımından kardeşlerine her konuda yol gösteren birisiydi. İhsan kardeşimiz, programa birçok arkadaşı ile yaşıt olmanın avantajı ile uyum içerinde kalarak program içerisinde boş kaldığı zamanlarda okul derslerini de tekrar etmeyi ihmal etmiyordu. Safa Kerem; o da babasını mahcup etmekten sakınan bir tavır ile sessiz ve kibar bir şekilde iyi bir dinleyici ve okuyucu olarak programı takip ediyordu. Arda kardeşimiz, programa bir gün geç katılmasına rağmen beraberinde üç misafir de getirerek onların da bu programdan istifade etmesini sağlamış oldu. Ahmet Eymen kardeşimiz, iyi bir dinleyici, uyum içerisinde arkadaşlarına yol gösterici bir rol üstelenmişti.

Muhammed Can kardeşimiz kendi tabiri ile kanka ve can kardeşleri ile buluşmanın vermiş olduğu sevinç ile programa tam uyum sağlamış ve hakkını vermişti. Kerem kardeşimiz ağabeylerinden bir iki yaş küçük olmasına rağmen kendinden küçüklere göre ortada olmanın avantajı ile programa uyum sağlamayı başardı. Muhammed Yusuf kardeşimiz da akranlarından bir iki yaş büyük olmanın avantajı ile uyum içerisinde programa adapte olmuş ancak, biraz da program öncesinde mevsimsel soğuk algınlığı nedeniyle üzülerek bir gün erken ayrılmak zorunda kalmıştı. Ömer Faruk, Mehmet Baran ve Emircan kardeşlerimiz Suruç’tan programımıza bir gün geç katılsalar da her üçü de birbiriyle amcaoğulları olmanın vermiş olduğu avantaj ile böyle bir programa ilk defa katılmaları ve Risale-i Nur’ları yakından tanıma fırsatı bulduklarından ayrıldıklarında programdan memnun kaldıkları sevinçlerinden belli oluyordu. Özellikle Emircan kardeşimiz, Allah sahibine bağışlasın, maşallah, atılgan, becerikli, bir o kadar yardımsever, gelecek yarınlarda ümit vadeden bir yapısı vardı.

Programın sonunda gençlerimizi hediyesiz bırakmak olmazdı, bir ağabeyimizin temin ettiği Risale-i Nur fihrist kitabı ile yaptırmış olduğu isim baskılı hatıra kupa bardaklarından programa katılan herkese takdim etmiş olduk, Allah ondan razı olsun. Ayrıca program sonunda hava şartlarının elverdiği ölçüde yakın bir zamanda programa katılan öğrencilerimizi günü birlik en yakın bir kayak merkezine götürmeyi söz vererek programımıza şimdilik bir virgül atarak nihayetlendirmiş olduk.

Başta okuma programına öğrencilerimizin katılımlarına izin veren, bizlere ve derneğimize güvenerek çocuklarını teslim eden değerli ağabey ve velilerimize, programa bıkmadan usanmadan, öf bile demeden, hiç ara vermeden yatılı olarak katılan müdebbir hocalarımız Habip ve Hasan kardeşlerimize, okuma ve etüt esnasında programa destek veren, Nezir, Mikail ve Mustafa hocalarımıza ve desteklerini esirgemeyen Ekrem ve iki adaş İbrahim kardeşlerimize teşekkür ederiz. Ayrıca öğrencilerimize kalacak yer, iaşe ve barınma hizmetlerinde imkân sağlayan Gap Kültür, Kalkınma ve Araştırma Derneği (GAPDER) ve yöneticilerine şükranlarımızı arz ederiz. Yakın zamanda idrak edeceğimiz, Ramazan ayının habercisi olan üç aylarınızı ve Regaip kandilinizi en içten dileklerimle tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim. Bir başka okuma programında yeniden buluşmak ve görüşmek üzere Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum