Böcekler korunmak için güneşleniyor
Tahtakuruları, güneş enerjisini kimyasal maddeye çevirerek üzerlerindeki mikropları öldürüyor.
Bilim insanları, böceklerin mikroplardan korunmak için güneşlendiğini ortaya çıkardı.
Kuzey Amerika'da yaygın olarak görülen Rhopalidae familyasından bir tür tahtakurusunu inceleyen bilim insanları, bu böceklerin güneşlenirken üzerlerindeki mikropları öldürmelerini sağlayan keskin kokulu kimyasal maddeler salgıladığını buldu.
Araştırmacılar, güneş ışığında biyosenteze uğrayan kimyasal maddelerin daha sonra böceğin vücudunun üzerindeki mantar sporları kapatarak böceği mikroplardan koruyan bir sistem oluşturduğunu açıkladı.
Simon Fraser Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden Prof. Gerhard Gries, böceklerin yuvalarında bulunan patojenlere karşı korunmak için güneş ışığından yararlandığını belirtti.
Daha önce böceklerin söz konusu kimyasalları çiftleşmek için ya da savunma amaçlı olarak salgıladığını düşündüklerini ifade eden Prof. Gries; böceklerin, mikrobik ortakyaşarların yardımı olmadan güneş enerjisini kimyasal maddeye çevirebilmesini hayvanlar alemindeki en büyük mucizelerden biri olarak tanımladı.
Araştırmacılar, aynı durumun diğer böcekler için de geçerli olabileceğini ancak bunun için çalışmalar yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Keşif, "Entomologia Experimentalis it Applicata" dergisinde yayımlandı.
Ntvmsnbc
Risale-i Nurdan:
Mecmu-u kâinatın yüzüne, envâın birbirine karşı gösterdikleri teavün, tesanüd, teşabüh, tedahülden mürekkep geniş bir sikke-i vahdet konulduğu gibi, zeminin yüzüne de, dört yüz bin hayvanî ve nebatî taifelerden mürekkep bir ordu-yu Sübhânînin ayrı ayrı erzak, esliha, elbise, talimat, terhisat cihetinde gayet intizamla, hiçbirini şaşırmayarak, vakti vaktine verilmesiyle koyduğu o sikke-i tevhid misillü, insanın yüzüne de, herbir yüzün umum yüzlere karşı birer alâmet i fârika bulunmasıyla koyduğu sikke-i vahdâniyet gibi, herbir masnuun yüzünde, cüz’î olsun küllî olsun, birer sikke-i tevhid ve herbir mahlûkun başında, büyük olsun küçük olsun, az ve çok olsun, birer hâtem-i ehadiyet müşahede edilir. Ve bilhassa zîhayat mahlûkların sikkeleri çok parlaktırlar. Belki, herbir zîhayat kendisi dahi, birer sikke-i tevhid, birer hâtem-i vahdet, birer mühr-ü ehadiyet, birer turra-i samediyettirler. (Şualar, İkinci Şuâ, Üçüncü Makam)