Böyle hutbe olmaz dedim ve ağladım!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İslam alemine öyle bir çağrıda bulundu ki...
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Pendik Belediyesince, Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Literatüre Mütevazı Bir Katkı, Mehmet Savaş" konulu programa katıldı. İstiklal Marşı'nın söylenmesiyle başlayan programda Mehmet Savaş'ı anlatan bir video gösterildi. Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından konuşan Görmez, İslam dini ve medeniyetinin, bir ilim medeniyeti olduğunu, 7. asra kadar ilim ile alimin hayatın önünde gittiğini belirterek, şöyle konuştu:
"İmam Ebu Hanife'nin, 32 kişilik meclisinde konuşulanların bir nebzesini dahi muhtelif kitapların dip notlarından okuduğumuzda, orada konuşulanlar, o dönemin alimlerinin hayatın çok önünde olduklarını gösteriyor. Artık kendi asırlarının meselelerini bitirmişler ve 'farazi fıkıh' diye bir fıkıh ortaya çıkarmışlardır. 'Bir gün böyle olursa nasıl yanıt verilir?' diye... Bir asır, iki asır sonra İmam Şafii'nin El-Ümm adlı eserinde tüp bebeğe işaret edecek faraziyelere rastlıyoruz. Sonraki asırlarda ortaya çıkması muhtemel konulara cevaplar bulabiliyoruz. Ancak son 2 asırdır, hayat, ilmin ve alimin çok önünde gidiyor. Hepimizin, bütün ilim adamlarının, bir araya gelerek 'Tekrar ilimle hayatı nasıl buluşturabiliriz, ilmi, bilgiyi nasıl hayatın önüne geçirebiliriz?' diye düşünmemiz lazım. Alimler bizim medeniyet kubbemizin direkleridir. Bizim medeniyetimizi yeniden ağaya kaldırmak için alimlere ihtiyacımız var, İslam alimlerine ihtiyaç var. Alim, aynı zamanda ilimle hayatı buluşturmuş, vahyi asrın idrakine sunabilmiş kişidir."
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bütün İslam dünyasının hem Kur'an ve sünnet bilgisine hem de çağın bilgisine sahip, gelecek kuşaklar için dahi ilim dolu bir dünyayı kurmak için mücadele eden alimler heyetine ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birkaç günlük bir toplantıya katıldım, Medine'den geliyorum. Hakikaten İslam dünyasının bu tür uluslararası toplantılarına ne zaman katılsam, yüreğim buruk ayrılıyorum. Neden? Çünkü İslam aleminin yüzlerce, binlerce meselesi var ama alimlerimiz bu meselelerin hakkını verecek güçte ve kuvvette değil deme haddim var mı bilmiyorum, ama değil. Şu anda İslam dünyasının binlerce sorunu var. Dün Suriye minberlerinden okunan hutbeleri duyduğumda oturdum ağladım. Böyle şey olmaz. Bizim medeniyetimizde, tarihimizde ilim daima adalete öncülük yapmıştır. Bilgi hiçbir zaman zulmün emrine verilmemiştir. Ebu Hanife'yi Ebu Hanife yapan neydi? 4 mezhep imamlarımızdan evinde, döşeğinde ölen var mıdır? Hiç araştırdınız mı? Her biri aynı zamanda kendi hayatında ilmini, bilgisini herhangi bir zulme aracı yapmamak için mücadele vermiştir."
"Sistem gözden geçirilmeli"
Görmez, İslam dünyasının pek çok sorunu olduğunu ama alimlerin bu sorunları çözme konusunda henüz iradelerini ortaya koymadığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Pek çok ilmi müessese var. Türkiye'de, İslam dünyasında ilim müesseselerinin, İslam dünyasının içinden geçtiği süreçleri dikkate alarak, din ve İslam'ın geçtiği süreçleri dikkate alarak, derslerini, müfredatlarını, sistemlerini, programlarını yeniden gözden geçirme mecburiyeti var. Türkiye'de öyle dönemler oldu ki, maalesef ilahiyat eğitiminin, yüksek din eğitiminin önünü kapatmak için mücadele verildi ve boşluklar oluştu. Öyle zamanlar oldu ki, 2 öğrenciye bir hoca düşen fakülteler oldu. O açığı kapatmak için çalışma başladı, 45 ilahiyat fakültemiz oldu. Ancak bir taraftan o açığı kapatmak için bir çalışma yapılıyor, bunu takdirle karşılıyoruz, bir yandan da acaba bu fakülteler ve yetişecek ilim adamlarımız, milletimizin, toplumumuzun, İslam toplumlarının gerçekten sorunlarına karşılık verebilecek, problemlerini halledebilecek, o medeniyet kubbemizi ayakta tutacak alimler yetiştirebilecek mi diye endişe taşıyorum.
"Hepimizin, hep birlikte, özellikle Diyanet'te çalışan arkadaşlarımızın mihrap görevi, kürsü görevi, aynı zamanda bir ilim görevidir. İlimsiz mihrap olmaz, ilimsiz kürsü olmaz, ilimsiz ifta (fetva) hiç olmaz. Bu müessesede görev yapan herkesin kendisini hayat boyu ilim talebesi olma yolunda yetiştirme çabası içinde olması gerekiyor ve İslam dünyasının medeniyet kubbemizi ayakta tutacak alimler yetiştirmek için kurduğu müesseseleri, programlarını, müfredatlarını, sistemlerini yeniden gözden geçirmek mecburiyetinde, yeni kurulacak müesseseleri de bu anlayış ve ruh ile kurmaları gerekiyor."
Haberler