Sergi; hat, tezhip, minyatür, ebru, kat'ı, cilt kitap sanatlarıyla uğraşan 94 sanatçının 2010 yılı içinde yaptığı 100'ün üzerinde eserini bir araya getiriyor.

'Marifet iltifata tabidir/ Müşterisiz meta zayidir.' Hezarfen Üsküdarlı Necmettin Hoca'nın talik hatlı meşhur levhasından bilirler bu beyti geleneksel sanatlarla haşır neşir olanlar. Necmettin Hoca'nın kâğıda taşıdığı bu ifadeler az bir müddet sonra gerçek oldu ve geleneksel kitap sanatları birkaç gayretli sanatkârın himmetine emanet edildi. Ancak iltifatsız dönem pek uzun sürmedi. Bugünün hattatları, mücellitleri, kattaanları, ebruzenleri, müsavvirleri, müzehhipleri marifetleri hasebiyle yeniden iltifata mazhar oldular. Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'nde açılan 'Geleneksel Türk Kitap Sanatları-Bugünün Ustaları' sergisi bunun kanıtı.

Geçtiğimiz cuma günü açılan sergi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın projelerinden olan aynı adlı sergi dizisinin üçüncüsü. Türk kitap sanatlarından cilt, ebru, hat, kat'ı, minyatür ve tezhip alanlarında bugünün ustalarının eserlerini sergilemeyi ve İstanbul'daki sanatçıları bir çatı altında toplamayı hedefliyor. Her yıl bu sanatların hayattaki ustalarından bir seçki yapılıp sergileniyor ve sergi bir kitapla kalıcı kılınıyor. Beşir Ayvazoğlu, Prof. M. Uğur Derman, Prof. Dr. Çiçek Derman danışmanlığında hazırlanan Ali Emiri'deki sergi ise 94 sanatçının 2010 yılı içinde yaptığı 100'ün üzerinde eserini kapsıyor.

EVVEL GEÇEN Üstatlara SELAM

Bu yılın kataloğunda dünün ustalarını da selamlamak amacıyla, kitap sanatlarının her biri için birer makaleye yer verilmiş. Makaleler Cahide Keskiner, Gülbün Mesara, M. Sadreddin Özçimi, Fatih Özkafa, Serra Güney Özkan ve Prof. Dr. Faruk Taşkale'nin imzasını taşıyor. Sergi açılışına ev sahipliği yapan İstanbul 2010 AKB Ajansı Geleneksel Sanatlar Yönetmeni Ömer Faruk Şerifoğlu, üç yıldır düzenli olarak açtıkları sergilerin önümüzdeki yıllarda da ilgili kuruluşlar tarafından sürdürülmesini temenni ediyor.

Bir sergiyi gezerken gözler salonu dolduran tek sanata yoğunlaşır ekseri. Örneğin bir hüsn-ü hattın kıvrımlarına dalmışken akla bile gelmez etrafını kaplayan ebru, kat'ı ya da tezhip. Öyle ki alır götürür sizi inceliklerine, düşünmenize fırsat tanımaz. Fakat Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'ndeki sergide ebrudan kat'ıya, tezhipten hatta, ciltten minyatüre kadar geleneksel Türk kitap sanatlarının tümünün seçkin örnekleri bir arada temaşa edilmeyi bekliyor. Fatih Özkafa'nın kaleminden 'Selâtîn-i Âl-i Osman'ın isimlerinin nakşedildiği bir İstanbul Boğazı manzarası sülüs karalama ve çini tekniğiyle ortaya çıkmış. Hemen yakınında Nedim'in meşhur "Bu şehr-i Sitanbul ki bîmisl ü behâdır/ Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır/ Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında/ Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır" mısraları yer alıyor. Salonun başka bir köşesinde Esra Alkan'ın tesbih tanelerine dizdiği 99 esma ile zikre dalmış buluyorsunuz kendinizi. Sonra birden Fuzuli beliriyor karşınızda, vefa diyor vurgulaya vurgulaya: "Vefa her kimseden kim istedim andan cefa gördüm/ Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm". Müsenna vavlar ise kimine cananını anımsatıyor, kimine ayinedeki yansımasını. Kimine de 'Bir yer daha var elbet, bu dünya tek değil' dedirtiyor. Bakışlardan belli...

Ömer Faruk Dere'nin fırçasından ebrulanmış 'Işk-ı Aşk'ı, nefti battal ebrular, damlalar, çiçek bahçeleri , yürekli hatipler takip ediyor. Karanfilin zikri, çiçek bezemeli şemse, beyaz tavuskuşu ince işçilikle tek tek kesilmiş kağıtlardan. Hasılı, bahar ağacından tutun da Kanuni'nin tuğrasına, Ayasofya'dan Hilye-i Şerif'e, Beylerbeyi Camii'nden Bursa'ya hatta Karagöz'le Hacivat'a geniş bir yelpazede koca bir tarihin içinde seyran edebilirsiniz bu sergide, biline. Bugünün ustalarının kitap sanatlarında verdikleri eserleri, 31 Aralık tarihine bir kitap âşığı olan Ali Emirî Efendi'nin adını taşıyan kültür merkezinde ücretsiz olarak görebilirsiniz.
Zaman