Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Çağımızın Seddi Zülkarneyn ve yecüc mecücü kimler olabilir?-1
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
"Yecüc ve Mecüc (Arapça: يَأْجُوج وَ مَأْجُوج ; İbranice: גּוֹג וּמָגוֹג Ye'cûc ve Me'cûc) dini anlamlı varlıklar; (topluluk, insanlar ya da cüceler). Bu varlıklar, çeşitli dinlerde, mitolojilerde ve kültürlerde cüceler veya dev, şeytan, kavimler veya ülkeler olarak anılır." (Vikipedi.)
حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ ﴿٩٦﴾
Enbiya 96: "Nihayet Ye’cûc ve Me’cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman."
"Yaygın dini yoruma göre Ye’cûc ve Me’cûc'ün önündeki setlerin açılması ve bunların her taraftan akın edip dünyada fesat çıkarmaları, kıyamet alâmetlerindendir/ kıyamete yakın gerçekleşir.
Buna göre âyet; Ye’cûc ve Me’cûc’ün soyunun veya onların karakterine sahip toplulukların kıyamete kadar devam edeceğini ifade eder.
Yecüc ve Mecüc zaman zaman fitne çıkarmakta ve dünyayı kana bulamaktadırlar.
Son defasında bütün engelleri, dağları ve tepeleri aşıp insanlığa saldıracaklardır.
Enbiya 96. âyet, temsilî/ teşbihli bir anlatım olup; kıyametin gelip çatmasından önce insanlığı kuşatacak olan toplumsal ve kültürel karışıklığı veya felâketin karşı durulmaz mahiyetini dile getirmektedir.” (Muhammed Esed, II, 663) (Diyanet Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 699-700).
Kehf Suresi 83: (Ey peygamber) Sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size onunla ilgili bir parça okuyacağım.”
Sûrenin başında da anlatıldığı üzere, Yahudilerin teklifiyle Mekkeli müşrikler Hz. Peygamber’i (asm) imtihan etmek için ona üç konuda soru sormuşlardı.
Bunlardan biri yeryüzünün hem doğusuna hem de batısına sefer yapmış olan şahıs/ Zülkarneyn hakkında idi.
Sûrenin bu kısmı, o soruya cevap olarak nâzil olmuştur.
قَالُوا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ اِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجاً عَلٰٓى اَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَداًّ ﴿٩٤﴾ Kehf Suresi 94
94- Dediler ki: “Ey Zülkarneyn!
Bu memlekette Ye’cûc ve Me’cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir bedel ödesek kabul eder misin?”
95- Zülkarneyn şöyle cevap verdi:
“Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret sizinkinden üstündür. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım.
96- "Bana, demir kütleleri getirin."
Nihayet (vadiyi demirle doldurup) iki dağın arasını aynı seviyeye getirince, “Ateşi körükleyin!” dedi. Artık onu kor haline getirdiği vakit, “Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim” dedi.
97- Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler. (Diyanet Meali/ Kur' an Yolu)
Risale-i Nur’da Zülkarneyn meselesine dair hükümler iki grupta incelenmiştir.
1- “Bir kaziye/ tartışılmaz hüküm; çok ahkamı tazammun eder. O ahkamın bazısı zaruri ve bazısı dahi nazari ve muhtelefü’n-fihadır/tartışmalıdır" sözünde ifade edildiği gibi, bir kısım hükümler, değişmez ve inkar edilmez. (Muhakemat)
2- Bazı hükümler ise nazaridir, üzerinde ittifak olmayabilir (müteşabih/ temsili), müfessirlere göre değişik şekillerde yorumlanabilir. (Muhakemat, 68)
Zülkarneyn konusundaki ahkamın da “zaruri” ve “nazari” yönleri vardır.
Kur’an-ı Hakim, bütün insanlara hitap ettiği için, görünüşte bir küçük olayı zikrederek, benzer durumlarda geçerli olacak bilgiler veriyor. (Lem’alar, 105)
Bundan dolayı bu konudaki kavramların simge/ sembolik anlamları öne çıkar.
Her dönemde bir Zülkarneyn, bir sedd-i Zülkarneyn, bir Ye’cüc-Me’cüc kavmi/ toplulukları bulunacaktır.
Bu kavram ve kelimeler de belli kodlarla ifade edilebilecek anlamlara sahiptirler.
Mesela, “Sedd-i Zülkarneyn’in külliyetinden bir ferdi olan Sedd-i Çin” (Lem’alar, 105) denilirken, Sedd-i Zülkarneyn’in oluşturduğu şahs-ı manevinin/ manevi temsilin bir örneği gösteriliyor."
Kısaca; kıyamet kopana kadar sedd-i Zülkarneyn ve Yecüc Mecüc hakikatı devam eder; temsilcileri ve görevli toplulukları değişir.
Mesela; Yecüc Mecüc eskiden; tevil ve yorum olarak 8.9. yüzyıllarda Moğol Mançur ve Hunlar (orduları) olarak değerlendirilirken, 13. yüzyılda Cengiz-Hülagu ve orduları olarak tevil edilir.
1877/78'de ise Osmanlı'ya yapılan Rus akınları sebebiyle alimler tarafından Rus orduları olarak değerlendirilmiştir.
Üstad, 1977/78'de Nur talebelerinin Yecüc Mecüce yakın manadaki Deccal ve askerlerine karşı koyacağını vurgulamıştır. (Birinci Şua)
2. Dünya Savaşında; Nazilere-Hitler'e benzer yorum ve benzetmeler yapılmıştır.
Günümüzde ağrlıklı yorum ve teviller ise; Çin devleti ve Çin ordusu ile Netanyahu ve İsrail ordusu üzerinde yoğunlaşmıştır. (bknz Prof. Cevat Akşit, 2017)
Şu anda başta ABD olmak üzere tüm insanlığı korkudan susturan iki devlet hangisidir?
İlk aklınıza gelenleri söyleyin desem kimleri söylersiniz?
***
Zülkarneyn’in “irşat ve tertibiyle, iki dağ arasında bir sed bina edilmiştir: Zalimlerin ve bedevilerin def-i fesatları için…”
"Müfsitlerin def-i şerleri için bir redm-i azim (büyük set) ve cesim/ çok büyük bir duvardır.” (Muhakemat)
***
2019 Aralık ayında Vuhan'dan dünyaya yayılan kovid-19 virüsü şu ana kadar tüm dünyada 5 milyona yakın insanın ölümüne sebep olmuştur.
Bu insanlık kıranı; insanlık tarihinin gördüğü en büyük salgın ve toplu ölümler arasındadır.
Üstelik bilim, fen ve tıp ilimlerinin zirve yapıp putlaştırıldığı bir çağda hergün onbinlerce insan ölüp durmaktadır.
Özellikle kovidin laboratuvarda üretildiği şeklinde çok yönlü ve güçlü iddialara da ikna edici cevaplar verilememektedir.
Ayrıca bu salgın bu veba en çok yaşlı, garip ve yoksulları öldürmektedir.
İstatistikler bu gerçeği ispatlamıştır.
Zülkarneynin her asırda değişik temsilci ve teşbihleri olduğunu hatırlarsak; çağın teknolojisiyle kovid-19'u üretilmiş silah iddalarını doğru varsaydığımızda virüsle insanlığı öldürtenlerin çağımız "bedevi ve zalimleri" olduğu apaçık ortadadır.
İnsanlığa karşı yapılan bu kovid saldırısı virüs aşılarıyla bile halen tam olarak durdurulamamaktadır.
Aşı üretim çabaları tıpkı Zülkarneyn'in iki dağ arasına eritilmiş bakırdan inşaa ettiği set kadar zor, uzun ve zahmetlidir.
Mesela; olağanüstü çabalarına rağmen Türkiye hala kendi aşısını üretipte kullanamıyor.
Virüs aşıları, bugün tüm insanlığı Yecüc Mecüc'ün eski zamanda kılıçla yaptığı toplu katliamlara benzer şekilde, teknolojik kılıç virüsle gerçekleşen ölümlerini azaltan; Zülkarneyn seddi/ surları gibi bir işlev görmektedir.
Bu seddin oluşmasında Biyontek aşısını bulan iki Türk'ün de olması, Seddi Zülkarneyn'de Türklerin tarihi fonksiyonunu ortaya koymaktadır.
Biyontek aşısı dünyada, toplamda en güvenilir, en etkin ve yaygın aşıların başında gelmektedir.
Biyontek aşısı, Yecüc Mecüc virüsüne karşı Alman/Türk dayanışmasının en engelleyici bir set oluşturduklarını da gösterir.
***
Zülkarneyn’in “irşat ve tertibiyle iki dağ arasında bir sed bina edilmiştir: Zalimlerin ve bedevilerin def-i fesatları için.." (Muhakemat)
Yecüc-Me’cüc ise “iki müfsid kabiledirler.” (Muhakemat, 68)
Çin metamorfoz kamplarından sadece biri.
“Ehl-i garet ve fesat ve ehl-i hadaret ve medeniyete, ecel-i kaza/ öldürme sebebi hükmünde iki taife-i mahlukullahtır.” (Muhakemat, 70)
İsrail ablukası ve saldırısı
Açıklamaya göre ölen sivillerin 288'i çocuk, 121'i ise kadın. Yaralı sayısı ise, Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre 1.606'sı çocuk 828'i kadın olmak üzere 5.303 kişi.
Gazze'de Yahudi "eceli kaza'sıyla/ eliyle" öldürülen 64 çocuk!
Bu gibi teşbihli gerçekler dünya imtihanı gereği kesinlik ve kesin iman gerektirmez.
Ancak sembolik, nazari fakat tarihi hakikatlardır.
Dinler açısından perdeli örtülü gerçeklerdir.
Bu gerçeklerin örtüsü ancak tefsir, tevil ve tabirlerlerle/ yorumlarla kaldırılır.
Mehdi, mesih, deccal, süfyan gibi ahir zaman kavram ve terimlerinde olduğu gibi.
Bu vahşi kabilelerden Hunlar, Avrupa’yı herc ü merc ettiği gibi, Moğollar da Asya’yı zir ü zeber etmiştir. (Muhakemat, 70)
Ancak hepsi bundan ibaret değildir.
Tarih boyunca birçok yerde saldırgan, yıkıcı toplumların zararlarından korunabilmek için bir çok sed yapılmıştır.
Eskiden Çin ve Dağıstan sedleri yorumlanırken şimdi pekçok setler vardır.
Berlin Duvarı ve Amerika/Meksika setti/duvarı da günümüzün meşhur setlerindendir.
Muhakemat'ta "Yecüc Mecüc iki müfsit kabiledir" der.
Kabile; soy, sülale, toplum, ırk hatta millet anlamına da gelebilen yelpaze bir kavramdır.
Anlamlandırmak için bu ifadeler yeterli olmaz.
Ama "ehli garet/yakıp yıkan terimleriyle ehli fesat/bozguncu yakıp yıkan" kavramlarının kimler olduğunu şu anda ortalama dünya insanına sorsak çoğunluk kimi gösterir?
Asya'dan ve Ortadoğu'dan!
Muhakemat'ta, "Eceli kaza hükmünde" ölüm ve öldürme sebebi hükmünde, Allah'ın halk ettiği iki mahlukudur yazılı.
Vuhan/ Çin'den çıkan virüsün ve işgalci İsrail'in yakıp yıkarak öldürmesinden daha göze batan daha acıtan, bir insanlık trajedesi var mı dünyada şimdi?!
Muhakemat'ta geçen, "ehli hadaret ve medeniyete" ifadeleri bu saldırı ve yakıp yıkmaların yerleşik ve medenilere karşı olacağını gösterir.
Bu ifade yukarda işaret ve ima edilen iki devlet olarak düşünülürse açıkça bir tezat ve çelişki gibi görülür.
Yani bu iki millet şu anda dünyanın "en medeni en yerleşik toplumu" olarak tanınır.
***
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِۙ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ ﴿١١
Amma; Bakara 11- Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde; “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler. (Diyanet Meali)
İsra Suresi 4. ayet: Kitap'ta İsrailoğulları'na şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yeryüzünde iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirlenişle kibirlenmede sınır tanımayacaksınız!"
Bu meseleyi; Sözler'de geçen iki temsil ve hakikat vecizeleriyle kavrayabiliriz.
1- “Eğer istersen hayâlinle Nurşin karyesindeki Seyda’nın meclisine git, bak. Orada fukarâ kıyâfetinde melikler, padişahlar ve insan elbisesinde melâikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin. Sonra Paris’e git ve en büyük localarına gir. Göreceksin ki, akrepler insan libâsı giymişler ve ifritler adam sûretini almışlar, ilâ âhir...” diyerek daha başka cihetteki farklarını “Lemeât” ve “Sünûhât”a havâle eder. (Mesnevî-i Nuriye, s. 221)
2- "Bâzan Zıd, Zıddını Tazammun Eder"
"Zaman olur ki zıd, zıddını saklarmış.
Lisan-ı siyasette lâfz mânânın zıddıdır.
Adalet külâhını zulüm başına geçirmiş.
Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş.
Cihad ve hem gazâya, bağy/ isyan ismi takılmış.
Esaret-i hayvanî, istibdad-ı şeytanî, hürriyet nam verilmiş.
Zıdlarda emsal olmuş, suretlerde tebâdül, isimlerde tekabül, makamlarda becâyiş-i mekânî." (Sözler/ Lemeat)
***
Kur’an’ın mesajı, bütün zamanlara hitap ettiği için her asırda, o dönemlerin mücedditlerinin açmış olduğu pencereden hakikatlere nüfuz edilir.
Bu zamanda da Kur’an’ı asrın idrakine sunan eserler Risale-i Nur’dur. Bu bakımdan, bütün konularla ilgili görüşleri büyük önem arz etmektedir.
Risale-i Nur’un bu misyonu, her meselede olduğu gibi Zülkarneyn meselesinde de özgün yorumlar içermesine imkan sağlamıştır.
Bu meselede kavramların sembolik anlamları, her asırda o vazifeleri gören bir şahs-ı manevi niteliğindedir. Bu özellik, bahsedilen kavramlarla ilgili somut yorumların yapılmasına mani değildir. (Risale-i Nur Enstitüsü)
Mesela, bir kavmin eski bir zamanda Ye’cüc-Me’cüc fonksiyonunu üstlenmesi, ahir zamanda yecüc mecücün yer değiştirmesine; saldırıya uğrayanın saldıran konumu üstlenmesine (çin/ mançur- moğol örneği gibi) mani değildir.
Mesela; Çin kamplarındaki karanlık ve sınırsız zulümlere karşı dünyanın bir set/duvar oluşturma çabalarına karşı Çin, sınırsız kibir ve gururundan kulak tıkamakta ve gözlemcileri kurgulanmış Uygur cennetletinde (!) gezdirmektedir.
Yine Nazi saldırılarında hayatını kaybeden Yahudi torunlarının; çok daha acımasızca Filistinlileri katletmesi tarihin korkunç gerçeklerindendir.
Zira Kur'an'da vurgulandığı gibi insanoğlu zalim, cahil ve kan dökücüdür.
Zaman ve gücünün değişmesiyle mazlum zalime, mağdur gaddara dönüşüp durmaktadır.
İnsan tabiatının tezat gerçeği budur.
Zulüm bulaşıcıdır, insanlığın sınavı ve ezeli sorumluluk ve cezasıdır.
Atalarımız bu yüzden "alimden zalim, zalimden alim doğar" demişler.
Rabbimiz de, "zamanı insanlar üzerinde döndürür dururuz" derken bu hakikate işaret etmiştir.
Her zaman, Zülkarneyn gibi bir kurtarıcı, iman ve küfür/zalim mazlum arasına setler yapan kişiler bulunur.
Risale-i Nur’da bu zamanda, bir Sedd-i Zülkarneyn gibi Kur’an ve İmana gelen saldırıların önüne bir sedd-i Kur’anîdir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.