Taha AKYOL
Cemaat raporu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Sencer Ayata, partisinin “Sivil Toplum Raporu”nu açıklamak için pazartesi günü düzenlediği toplantıya telefonla beni de davet etmişti. Saygın bir sosyolog olan Prof. Ayata rapor hakkında kısa bilgi vermiş, “cemaat” sosyolojisi üzerine de konuşmuştuk.
Fakat pazartesi sabahı benim için uygun değildi. “Köşemde yazarak destek vereceğim” demiştim.
Evet, CHP’yi genelde eleştiren bir yazar olarak peşinen belirteyim, CHP’nin “Sivil Toplum” açılımını destekliyorum, hatta biraz ‘çekingen’ bile buluyorum.
Ecevit’in açılımı
Arkadaşımız Fikret Bila dünkü köşesinde Rapor’u ayrıntılarıyla yazdı, merhum Ecevit’in “inançlara saygılı laiklik” formülünü ve cemaatlere açılımını hatırlattı yazısında.
Gerçekten Ecevit 1970’lerde Tek Parti mirasıyla hesaplaşarak, “devletin değil, halkın partisi” mesajı vererek CHP’nin oylarını yüzde 33’ten yüzde 42’ye çıkarmıştı.
Merhum Ecevit, 1990’larda da “Eskiden devletçi idim artık piyasa ekonomisine inanıyorum? Tarikatlar serbest kalmalıdır” diye konuşmalar yaparak CHP’den çok daha fazla oy almıştı. (Milliyet, 8 Eylül 1991)
1930’larda devlet sopasıyla uygulanan proje madem ki artık devam ettirilemezdi, toplumla barışık bir tarz geliştirmek gerekiyordu.
Ecevit daha 1970’lerde bunu görmüştü.
Kılıçdaroğlu da görüyor, “CHP ile varoşlar arasında kültürel bir duvar olduğunu, bunu aşmak gerektiğini” söylüyor.
Bir bakıma, CHP’nin “balo” kavramında simgelenen eski elitist modeli ile ‘Anadolu’ arasındaki duvar...
Anahtar cümle
CHP’nin Sivil Toplum Raporu’ndaki anahtar cümle şudur:
“CHP... İnanç temelli cemaatleri bireyin yalnızlaşmasını önleyen ve manevi doyuma ulaşmasını sağlayan önemli kuruluşlar olarak görüyor.”
Sosyolojinin “cemaat” (community) tanımı aynen böyledir; dini topluluklar için de kültürel topluluklar için de...
Halbuki CHP geleneğinde, aslında bütün devrimci-jakoben geleneklerde, bir ‘ilerici’ “devlet” vardır, bir de resmi ideolojiye göre tanımlanmış “yurttaş” tipi vardır. Arada serbest alanlara, sivil toplumsal yapılara izin verilmez.
Teoride de Cumhuriyetçiliğin “vatandaş” tanımı ile liberalizmin “birey” tanımı çelişmektedir.
Nitekim 1930’larda laik kadın dernekleri, Türk Ocakları bile yasaklanmıştı.
Yasaklar yüzünden CHP’nin toplumla ilişkisi “vali, kaymakam, jandarma, parti müfettişi, memur, öğretmen, eşraf” ve “devletçilik zenginleri”yle sınırlı kalmıştır.
‘Kenar’daki geniş kitlelerin Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, bugün de Erdoğan’a yönelmesinde sosyologları şaşırtan hiçbir anormallik yoktur. Çünkü bu çizgi “bireyi yalnızlıktan kurtaran” toplumsal yapılara saygılı davrandığı gibi, “yol, okul, hastane, üretim, ticaret” vurgusuyla halkın ekonomik beklentilerine de seslenmektedir.
CHP’den etkili mesaj?
Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, şimdi kitlelerle arasındaki “kültürel duvarı” yıkarak tabanını genişletmek istiyor. Çok güzel... Her demokrat bunu desteklemeli.
Fakat, bugünkü CHP Ecevit’in 1971’de yazdığı “Atatürk ve Devrimcilik” kitabındaki Tek Parti eleştirisi kadar bile net konuşmuyor. Hem açılım yapıyor, hem “cemaat ama ticaret yapmayan, siyasetle uğraşmayan” falan gibi sosyolojik anlamı olmayan bir ‘retorik’le konuşuyor.
Merhum Ecevit’in mesajları daha netti ve o sayede etkili olabiliyordu.
Parti ile halk arasındaki “kültürel duvar”ı yıkacak etkili bir ‘çıkış’ için ben CHP’ye bir öneride bulunuyorum: Başörtülü, türbanlı CHP’li hanımlar var, bunlardan birkaçını kazanacakları yerlerden aday yapın!
Bu “duvar” da yıkılsın.
Çok etkili bir dönüşüm mesajı olur.
Türkiye’de demokrasinin dengeye kavuşmasının şartı, CHP’nin gerçekten sosyal demokrat bir kitle partisi haline gelmesidir.
Milliyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.