Dr. Cemil ŞAHİNÖZ
Modern Çağda Krizler ve İnsan psikolojisi
Modern çağ, insanlığın yaşadığı en büyük değişim ve dönüşüm dönemlerinden biridir. Bu dönemde, bilim ve teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte, insan yaşamının her alanında köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişiklikler, beraberinde yeni kriz ve sorunları da getirmiştir.
Modern çağın en önemli krizlerinden biri, strestir. Modern yaşamın hızlı ve artan temposu, insanları sürekli bir stres altında tutmaktadır. Bu stres, fiziksel ve psikolojik olarak insan sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Bu çağın bir diğer krizi ise, kapitalizmdir. Kapitalizm, esas olarak maddiyata ve kazanca dayalı bir ekonomik sistemdir. Bu sistem, insanlar arasında bir rekabet ortamı oluşturmakta ve bu rekabet, insanları sürekli bir huzursuzluk ve tedirginlik içinde tutmaktadır.
Materyalizm de modern çağın önemli krizlerinden biridir. Materyalizm, maddi varlıkların en önemli değer olduğuna inanan bir felsefedir. Bu felsefe, insanları maddiyata bağımlı hale getirmekte ve bu bağımlılık, insanları ruhsal olarak tatminsizlik ve mutsuzluk içinde bırakmaktadır.
İnsanın fıtratına aykırı hal ve davranışlar ise, insanın hem psikolojisini bozuyor hem de kimlik krizleri meydana getiriyor. Sosyal medya sayesinde toplu cinnet geçirmeler, doyumsuzlar, kendini pazarlamalar, sahte hayatlar, meşhur olma hastalığı, beğeni toplama isteği insanı mutsuz, huzursuz ve depresif bir varlık haline getiriyor.
Bu krizler ve durumlar, insan psikolojisini olumsuz etkilemekte ve insanda bir buhran oluşturmaktadır. Bu buhranda, depresyon, güvensizlik, huzursuzluk, mutsuzluk, maddi sıkıntılar, hastalıklar, savaşlar ve ekonomik krizler gibi sorunlar artmaktadır.
Dayanak noktası iman
Bu krizleri aşmak için, insanoğlunun dayanak noktalarına ihtiyacı vardır. Bu dayanak noktalarından en önemlisi, imandır. İman, insanoğluna bir anlam ve amaç vererek, onu bu krizlerle başa çıkmaya hazırlamaktadır.
İman sayesinde, insanoğlu hayatın bir anlamı olduğunu, bir amaç için yaratıldığını, iyilik ve kötülüğün varlığını, iyilik yapanların ödüllendirileceğini, kötülük yapanların ise cezalandırılacağını anlar. Bu gerçekler, insanoğluna bir umut ve güç verir. Onu, bu krizlerle başa çıkmaya hazırlar.
Dolayısıyla iman insana gerçek huzur, mutluluk, sevinç, umut ve güven verir. Bu duygular, insanoğlunun yaşam kalitesini artırmaktadır. Onu, daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeye teşvik etmektedir.
Evet, insan, yaratılış gayesini unutmamalı ve dünyevileşememelidir. Olayların içine dalmak yerine, pencereden seyretmek ve her şeyin geçici olduğunu bilmelidir. Allah'a güvenmeli ve her şeyin O'nun elinde olduğunu unutmamalıdır. Yani Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi “Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler” diyebilmeli.
Sahiplenmemek
Sonuçta her şey, tüm mülk Allah´ındır. Biz ise, onun mülkünde çalışanlarız. Kendimizi mülk sahibi zannedersek, her şeyi kafaya takmaya başlarsak, o yükün altında eziliriz. Bu sebeple krizlerden dolayı boşu boşuna ızdıraba düşüp azap çekmeye gerek yok. Mülkü, sahibine teslim etmemiz gerekir. Her şeyin sahibi olan Allah rahman ve rahim olduğuna göre, onun kudretine ve rahmetine itimat etmemiz gerekir.
Huzursuzluğun ve mutsuzluğun formülü biraz da burada gizli, yani sahiplenme duygusunda. Kurduğumuz cümlelerin arkasındaki M harfi bize hakikati yanlış gösteriyor: “Benim arabam, benim evim, benim vücudum, benim malım, benim varlığım, benim çocuğum.” Halbuki hiçbir şey bizim değil. Biz kendi vücudumuzu dahi idare edemiyoruz, ki bizim olsun. Dolayısıyla hiçbir şeyin hakiki sahibi zaten biz değiliz. Her şey bizde sadece emanet. Madem sahibi biz değiliz, sadece kullanıcısıyız, o zaman her şeyin peşinden koşmaya da değmez ve her şeyi bir emanet olarak görmek lazım.
Kaldı ki “Benim” dediğimiz her şeyden sorgulanacağız, hem dünyada hem ahirette. Ömer bin Abdülaziz gördüğü sadık bir rüyada ahirette nasıl sorguya çekildiğini anlatıyor: “Bir çekirdeğin çukurcuğu, incecik bir iplik ve ufak taneler için dahi sorguya çekildim, kurtulamayacağım zannettim.” Kur´an-ı Kerim´de her şeye sahip olma duygusunun oyalanmaktan başka bir şey olmadığıyla ilgili net bir ayet var: “Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.“ (Kur´an, 102:1-2). Peygamberimiz de Cenab-ı Allah´ın bizim biriktirdiğimiz mallara bakmayacağını belirtiyor: “Allah kılığınıza ve malınıza bakmaz, kalplerinize ve amellerinize bakar.”
İnsanoğlu, modern çağın krizlerini aşarak, daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilir. Bunun için, imandan ve Allah´a güvenmekten vazgeçmemelidir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.