Mehmet PAKSU
Cinler var mıdır, nasıl varlıklardır?
Kur'an çeşitli ayetlerde cinlerden söz eder.
Meselâ, Hicr Suresi'nin 26. ve 27. ayetlerinde, insanın kuru bir çamurdan, cinlerin de "çok zehirli" dumansız bir ateşten yaratıldığı anlatılır.
Bu âyetlerin tefsirlerinde yer aldığına göre, cinler yaratılırken, dünya alevler içindeydi. Öyle ki, dünyanın güneşten kopmasından sonraki ilk zamanlarda, radyoaktif maddelerin bozulması sebebiyle çok sıcak bir dönem geçmişti.
Yine insan yaratılmadan önce dünyada, güneşte şu an olduğu gibi, devamlı olarak çalkalanıp duran hareketli bir ateş tabakası vardı. Böyle bir ateşten, Yüce Allah bizim göremediğimiz "gizli canlılar olarak" bilinen ve cin olarak adlandırılan bir varlık türü yarattı.1
***
Bediüzzaman, cinlerin varlığı hakkında ilgi çekici açıklamalarda bulunur. Uzayı dolduran sayısız gök cisimleri arasında, küçücük bir zerre olan dünyanın, hatta en basit unsurların ve çürümüş maddelerin bile hayatla şenlenmesi, bize bir şeyi çok açık olarak gösterir. O da, şu uçsuz/bucaksız uzay ve gökler, burçları ve yıldızlarıyla hayat sahibi, ruh sahibi ve akıl sahibi varlıklarla doludur.
Cenab-ı Hak ateşten başka nurdan, ışıktan, zulmetten, havadan, sesten, güzel kokudan, kelimelerden, esirden ve hatta elektrikten ve diğer latif maddelerden ruh ve akıl sahibi varlıkları yaratmıştır. Bu varlıklara melek, cin ve ruhânî adını veriliyor.2
***
Cinlerin varlığı tarihin her döneminde, çeşitli şekillerde kabul edilmiştir. Felsefenin değişik akımları, meleklerin ve cinlerin varlığını hissetmişler, ama farklı isim şekilde isim vermişler.
Bütün dinler, tarihi süreci içinde, Hz. Âdem'den şimdiye kadar, meleklerin ve ruhani varlıkların olduğunu kabul etmişler.
Özellikle peygamberler ve maneviyat büyükleri, iman esaslarının en önemlilerinden olan "meleklere iman" konusunda aynı görüşleri ifade etmişler, cinlerin varlığını da meleklerle birlikte kabul etmişler.
Cinler, Batı kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Cin'in Fransızca karşılığı "genie", Lâtince karşılığı da "genius"tur. Gerek Doğu, gerekse Batı masal ve efsanelerinde görülen dev ve peri figürleri bir gerçeğe dayanır. O da cin inancıdır.
***
Genel anlamda ruhani varlıklar üç kısımdır: Melekler, şeytanlar ve cinler.
Meleklerin Allah'ın iradesi dışına hiçbir şekilde çıkmamalarına karşılık, şeytanlar daima Allah'a isyan halindeler.
Cinler ise, bu iki kısmın ortasındadır. Cin Suresi'nin 14. ayetinde anlatıldığı gibi, cinlerin bazıları Müslüman, bazıları da "zulmedenlerdendir."
Demek ki, cinler de insanlar gibi imtihana tâbidir. Zâriyat Suresi'nin 56. ayetinde, insanlarla birlikte cinlerin de Allah'a kulluk etsinler diye yaratıldıkları haber verilir.
En'am Suresi'nin 130. ayetinde ise, insanlara ve cinlere azap gününü haber verecek peygamber gönderildiğine işaret edilir.
***
Birçok ayette insanların yanı sıra cinler de hakka davet edilir ve azaptan korkutulur.
Ahkaf Suresi'nin 29, 30 ve 31. ayetlerinde geçen ve ayrıca Cin Suresi'nin inmesine de sebep olan olay buna kuvvet verir.
Şöyle ki: Peygamberimiz, Taif Seferi dönüşü Mekke'de Nahl Vâdisinde namaz kıldırırken, cinlerden bir grup gelerek onunla görüşmüşler, Peygamberimizden dinledikleri Kur'ân'a hayran kalarak Müslüman olmuşlar.
Cinler de insanlar gibi dünyadaki hayatları sona erdikten sonra hesaba çekilecekler, imtihanı kazananlar ödüllendirilecekler, kaybedenler cezalandırılacaklar.
1. Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, 4:3059; 8:5385.
2. Sözler, s. 163.
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.