Cuma hutbesinde Ahiret vurgusu
Bu haftanın Türkiye Geneli Cuma Hutbesi yayınlandı
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hazırladığı, 6 Mayıs 2016 tarihli Cuma hutbesi...
O BÜYÜK GÜNE HAZIR MIYIZ?
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, şöyle buyuruyor: “Kim zerre miktarı hayır işlerse mutlaka karşılığını görecektir. Kim de zerre miktarı şer işlerse karşılığını görecektir.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Gaflete dalarak ölümü ve ölüm sonrası hayatı unutan kul ne bedbahttır!”2 Kardeşlerim! Bir gün Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’e sahabeden biri, “Ey Allah’ın Resûlü! Müminlerin en hayırlısı kimdir?” diye sordu. Efendimiz, “Ahlakı en güzel olandır.” karşılığını verdi. Aynı sahabi, “Peki müminlerin en şuurlusu kimdir?” diye sorunca Peygamberimiz, “Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonraki hayatı için en güzel şekilde hazırlanandır.” buyurdu.3
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimize hamdü senalar olsun ki, bizleri bir kez daha üç aylara; rahmet, bereket ve mağfiret mevsimine eriştirdi. Kısa bir süre önce hep birlikte üç aylara yeniden ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşadık. Regaip kandilini hep birlikte gönülden dualarla, yakarışlarla idrak ettik. Rabbimize olan rağbetimizi yeniledik. Miraç kandilinde hep birlikte Rabbimize imanımızı, Peygamberimiz (s.a.s)’e bağlılığımızı, namaza olan muhabbetimizi tazeledik. Ellerimizi, gönüllerimizi Rabbimize açtık, af ve bağışlanma diledik. Esfel-i sâfiline düşmekten O’na sığındık. Bizleri imanımızla, salih amellerimizle ahsen-i takvim üzere yaşatmasını O’ndan niyaz ettik. Rabbimiz, bu yakarışlarımızı, niyazlarımızı kabul buyursun. Hep birlikte bizleri günahlardan, kötülüklerden arınma ve kurtuluş beratımızı alabilme fırsatı olan Berat kandiline eriştirsin. Bizleri on bir ayın sultanı Ramazanla ebedi nimetlerine nail olan bahtiyar kullarından eylesin.
Kardeşlerim!
Rabbimizin bize bir emaneti olan ömür sermayemiz hızla tükeniyor. Her bir nefesimiz, her bir saniyemiz, bizi ölüm gerçeğine biraz daha yaklaştırıyor. Herkesin yapıp ettiklerinin karşılığını eksiksiz göreceği hesap gününe doğru ilerliyoruz. Peki müminler için esenlik, selam yurdu, inkârcılar içinse pişmanlık ve hüsran diyarı olan ahirete hazır mıyız? Hesap, mizan, hayatımızın akışı içerisinde ne kadar yer tutuyor? Günah-sevap, hayır-şer konusunda ne kadar nefis muhasebesi yapabiliyoruz? Yoksa akıp giden hayatın günlük meşgalesi, dünyanın türlü hengâmesi bizlere bütün bunları unutturuyor mu?
Kardeşlerim!
Dünyadaki hazlar, tutkular, hırslar, kinler, nefretler, kavgalar, hepsi son nefesi verdiğimizde bitiyor. Dünya imtihanımız, ölümle birlikte sona eriyor. Günahların, isyanların, itaatsizliklerin, kırılan gönüllerin hesabını vermek de iyiliklerin mükâfatına ulaşmak da âhirete kalıyor. Hakikat bu iken hayatın gündelik koşuşturmaları içinde ölüm bize bazen yabancı düşüyor. Zaman zaman âhiretle aramıza duvarlar örüyoruz adeta. Oysa dünya fani, geçici; âhiret ise bâkî, ebedi olandır. Ahiret, hesap, mizan, cehennem ve cennet safahâtıyla mutlak adaletin zuhur edeceği yerdir.
Kardeşlerim!
Kerim Kitabımız, boş yere yaratılmadığımızı, başıboş bırakılmadığımızı, öldükten sonra yeniden diriltilip huzur-i ilahiye çıkarılacağımızı bizlere haber veriyor. 4 Rabbimiz, dünyanın geçici zevklerine, aldatmacalarına kanmamamız, daha hayırlı ve kalıcı olan âhiret saadetine erişebilmemiz için bizleri şöyle uyarıyor: “Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın.”5
Aziz Müminler!
Elbette müminler olarak ahirete gönülden iman ediyoruz. Zira biliyoruz ki ahirete iman, iman esaslarından biridir. Ve bizler yine biliyoruz ki ahirete iman, sadece dilin ikrarından ibaret de değildir. Allah’a ve âhirete iman eden, Rabbine gönülden itaat eder. Allah’a ve âhirete iman eden, Efendimizin güzel ahlakını örnek alır. Onun sünnetini kendine rehber edinir. Allah’a ve âhirete iman eden, haramlardan uzak durur. Şirkten ve günahtan, ateşe düşmekten kaçarcasına kaçınır. Allah’a ve âhirete iman eden, haksızlık yapmaz, zulmetmez, şiddet uygulamaz. Allah’a ve âhirete iman eden, canı pahasına da olsa doğruluktan ayrılmaz. Hiçbir cana kıyamaz. Hiçbir canlıya bilerek, isteyerek zarar vermez, veremez. Diliyle dahi kardeşini incitemez. Allah’a ve âhirete iman eden, yetime, yoksula, dara düşene kol kanat gerer. Garibin, fakirin, dertlinin halini bilir. Kimsesize kimse, çaresize çare olur.
Kardeşlerim!
Unutmayalım ki; dünya, âhiretin tarlasıdır ve herkes ahiretteki konumunu, dünyada yapıp ettikleriyle belirleyecektir. Öyleyse geliniz, içerisinde bulunduğumuz mübarek üç ayları fırsat bilelim. Yaratılışımızdaki hikmet ve gayeye uygun bir hayat sürelim. Fâni olan dünya hayatımızı ebedi mutluluk ve huzura dönüştürebilmeye gayret edelim. Gönlümüzden hasedi, kini, nefreti atıp, oraya sevgiyi, merhameti, iyiliği hâkim kılalım. Allah’a iyi bir kul, Efendimiz (s.a.s)’e iyi bir ümmet, birbirimize iyi birer kardeş olalım. Rabbimizin huzuruna, âhiret yurduna hesabını verebileceğimiz bir hayat yaşayarak varalım.
1 Zilzâl, 7-8..
2 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17.
3.İbn Mâce, Zühd, 31.
4 Mü’minûn, 23/115; Kıyamet, 75/36, 40.
5 Fâtır, 35/5.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.