Muhammed Numan ÖZEL
Daire içi mi yoksa daire harici mi ehemmiyetlidir?
Sayısal kemiyeti çokluk nazar-ı itibara alınamaz. Aslolan keyfiyettir. Daire Dışında Bir insanın Nur Talebesi olmasına uğraşana dek, Nur dairesine girmiş olan bir kardeşimizin hizmet elemanı olması için ulaşmak yani; o ferdin hizmette faal olabilmesi için say u ğayret u cehd etmek daha elzemdir. Sokaktaki sair efradın Nur Talebesi olması ihtimali var; ama olmamak ihtimali de var.
Dairemiz içine girmiş olan bir kardeşimizin Letaifinin inkişaf etmesi için Müzakere, Müteala, Okumalarla o ferdin letaifinin teyakkuz halinde olması için o kardeşimizle ciddi alakadar olmamız gerekir.
* Ve biz neden bu daire içine girdik Gayemiz nedir?
* Gayemize bizi vasıl edecek olan yollar ve anlayışlar nelerdir?
Bunları öğrenmesi için bu ğaye uğurunda zamanını teksif eden kardeşler o teyakkuz eden kardeşle alakadar olması gerekir.
Daire içine girmiş; ama pasif kalmış olan bir kardeşimizle alakadar olup onun terakki ve inkişaf etmesi için çaba sarfetmek yeni birisinin daire içine girmesi için sayetmekten daha elzemdir. Bilhassa ciddi manada beraber okumak, hizmete sahiplendirecek olan faaliyetlere dahil etmek o kardeşimizi hizmete sahiplenmeye sebebdir. Daire içine girmiş olan ferdin imanı inkişaf ederse etrafına da Nurun hakaikini tebliğ edecektir. Lakin bu efkarıma dair derseniz: “bir kişinin imana ermesi üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.” Amenna der şunu hatırlatırım Daire içine girmiş bir kardeşimiz eğer Kitab okumuyorsa, sadece haftada on beş günde, ayda bir derse geliyorsa, dava içinde bürhan olan hizmetin kıymetini bilmiyorsa, asrın imamının kim olduğunu bilmiyorsa, imanını taklidden tahkike vasıl olması için say u ğayret etmiyorsa zaten kardeş ve talebe dairesine girmemiştir Dostlar dairesinde kalmıştır.
“Risale-i Nur bir daire değil, mütedâhil daireler gibi tabakatı var. Erkânlar ve sahibler ve haslar ve naşirler ve talebeler ve tarafdarlar gibi tabakatı var.
Erkân dairesine liyakatı olmayan, Risale-i Nur’a muhalif cereyana tarafdar olmamak şartıyla daire haricine atılmaz. Hasların hasiyeti bulunmayan, zıd bir mesleğe girmemek şartıyla talebe olabilir. Bid’a ile amel eden, kalben tarafdar olmamak şartıyla dost olabilir. Onun için, az bir kusur ile düşman sınıfına iltihak etmemek için dışarıya atmayınız. Fakat Risale-i Nur’un erkânlarında ve sahiblerindeki esrar ve nazik tedbirlere, onları teşrik etmemek gerektir. Kastamonu Lahikası ( 248 )”
Bu mektubta üstadımız nur talebelerini ğaye sahibine olmasına göre mütedahil sınıflara ayırmaktadır. “Bu kapıdan girenleri, alerre’si vel’ayn kabul ediyorum. Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.
Dostun hâssası ve şartı budur ki: Kat’iyyen, Sözler’e ve envâr-ı Kur’aniyeye dair olan hizmetimize ciddî tarafdar olsun; ve haksızlığa ve bid’alara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendine de istifadeye çalışsın.
Kardeşin hâssası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözler’in neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını eda etmek, yedi kebairi işlememektir.
Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler’i kendi malı ve te’lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.
İşte şu üç tabaka benim üç şahsiyetimle alâkadardır.
- Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebetdar olur.
- Kardeş, abdiyetim ve ubudiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur.
- Talebe ise, Kur’an-ı Hakîm’in dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebetdardır. Mektubat ( 344 )”
Kardeş ve bilhassa Talebe dairesi bizim için ehemmiyetli olan mesele olup bizlerin girmek istediğimiz dairedir. “Risale-i Nur’un dairesine yakın bulunanlar, içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir. Tarihçe-i Hayat ( 296 ) “Bu mesele çok derindir ve ehemmiyetlidir.
Binaenaleyh daire içine giren bir ferdin inkişaf etmesi esas olan meseledir. Daire içindeki kimseler bir tohumdur neşvünemâsı ise muhabbetullah ve mârifetullahtan geçmektedir. Daire dışında olan kimseler ise meşkuktur neşvünemâsı da meşkuktur.
Ama daire içinde birisinin inkişafı “Bir tek adam seninle hidayete gelse, sahra dolusu kırmızı koyun, keçilerden daha hayırlıdır. Şualar ( 336 ) “Daire dahiline hariçten kimseleri idhal etmek de hoştur; ama nâehillerin girmesi de su-i istimâle sebebiyettir. Kemmiyetin tezayüdü artması ise Keyfiyeti azaltan esbabdandır. Keyfiyetin arması ise zaten kemiyeti de getirecektir; ama önce kemiyetin artmasını isterseniz ve o saik ile çalışırsanız Keyfiyetten mahrum kalırsız.
Sayısal kemiyeti çokluk nazar-ı itibara alınamaz. Aslolan keyfiyettir.
Selam ve Duayla
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.