Derin devlet PKK'yı hala kullanıyor
Miroğlu, ''Dağlıca'dan Reşadiye'ye Ergenekonla içice geçmiş bir yapı var.'' dedi...
Çetiner Çetin'in haberi
Derin devletin PKK ile kuruluş aşamasından bu yana ilişkisini devam ettirdiğini belirten Kürt siyasetçi ve yazar Orhan Miroğlu, "Dağlıca'dan Reşadiye'ye Ergenekonla içice geçmiş bir yapı var. Kendi ölümünün, kendi acısının hesabının sormayan bir Kürt toplumu oluşturuldu bana göre. Derin devlet PKK'yı hala kullanıyor. Ergenekonla bir iç içe girmişlik söz konusu" dedi.
PKK yönelik eleştirileri nedeniyle terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın tehdit ettiği Kürt siyasetçi ve yazar Orhan Miroğlu, Ergenekon - PKK ilişkileri ve Jitem davaları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ergenekon - PKK ilişkisinin bir sadece kuruluş sürecinde değil daha sonrada devam ettiğini belirten Miroğlu, "Dağlıca ve Reşadiye saldırılarında PKK'nın Ergenekon'la iç içe geçmiş yapısı görüldü. Kendi ölümünün kendi acısının hesabının sormayan bir Kürt toplumu oluşturuldu bana göre. Ergenekon'la bir içice girmişlikte söz konusu olabilir. Bunun da birçok belirtisi var. Kürt toplumu bir yüzleşme yaşamadan normalleşemez" dedi.
ÖCALAN'IN ERGENEKON KORKUSU
Miroğlu, Öcalan'ın Ergenekon davası ile ilgili açıklamaları hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Ergenekon soruşturması başladığında ilk açıklamanın Öcalan'dan geldiğini belirten Miroğlu, "Öcalan, Ergenekon sürecinin devlet içinde bir hesaplaşma olduğunu söyledi. Dolayısıyla bundan uzak durun dedi" şeklinde konuştu. Ergenekon PKK ilişkisinin bir gerçek olduğunu, bunun sadece kuruluş sürecinde değil daha sonrada devam ettiğini belirten Miroğlu, "Bu ilişkinin kuruluş sürecinden sonra da devam ettiğini düşünüyorum. Bunu Öcalan da söylüyor. Biz karşılıklı olarak birbirimizi besledik diye açıklamaları var" ifadelerini kullandı.
SADECE PKK 'SİLAH' DEDİ
PKK'nın kurulduğu 1980 öncesi şartlara dikkat çeken Orhan Miroğlu, "Diyarbakır da o dönemde öyle bir şey vardı ki o dönemde kim gelse 10 tane örgüt kurarlardı. Arz talep meselesi. Bu talebe PKK denk düştü. Ama bu delk düşme durumu devlet tarafından aktif bir biçimde desteklendi. Başka Kürt hareketleri vardı. Bunlar hiçbir şekilde silahlı mücadeleyi ön görmüyorlardı. Sadece PKK silah bu işin çözümüdür diyordu"
şeklinde konuştu.
JİTEM davasına neden ilgi göstermiyorlar
Orhan Miroğlu, Kürt avukatların Jitem davalarına ilgi göstermediğini söyledi. Eski Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak'ın faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak halka çağrı yaptığını hatırlatan Miroğlu, "Ancak bir şikayet gelmedi. Jitem davalarına duyarsız kalınıyor. Bu tabii Kürt sivil toplumunun da aslında biraz iyi bir yerde durmadığını gösteriyor. KCK davalarına 400-500 avukat müracaat ediyor ama neden bu JİTEM davalarına bir ilgi yok" dedi.
Küçük, Öcalan'ı etkisi altına aldı
Ergenekon sanıkları Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek'in Öcalan'ı etkilediğini ifade eden Miroğlu, "Ben Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek'in Bekaa'daki faaliyetlerinden bahsederken, bana yönelik yazılar yazılmaya başlandı. Ergenekoncular, İttihatçılar PKK'yı, Öcalan'ı ve Kürt hareketini fikirsel düzeyde etkilemeye çalıştılar. Ve bunu da başardılar" dedi. Miroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yalçın Küçük 'Ben olmasaydım PKK şimdi KDP çizgisinde bir harekete dönüşürdü' dedi. Bu sözlerden de anlıyoruz ki Yalçın hocaya böyle bir görev verilmiş. Yani Kürt hareketi ideolojik olarak etkilemekle görevli. Öcalan'ın yazdıklarına baktığımızda da bunu çok rahat hissedebiliyoruz. Bir Kürt aydını İsmet Şerif Vanlı, PKK'daki Kemalizm eleştirisi üzerine bir kitapta yazmıştı."
Kürtler gerçeklerle yüzleşmeli
Miroğlu, Kürt toplumunun kaçınılmaz olarak gerçeklerle yüzleşme yaşayacağını ifade etti. "Kürt toplumu böyle bir yüzleşme yaşamadan normalleşemez" diyen Miroğlu, şöyle konuştu: "Ama nasıl olur bu mahkemeler mi olur yoksa karşılıklı bağışlama mı olur, onu bilemiyoruz. Ama bunların üstleri örtülemez. Hem devlet hem PKK bu yüzleşmenin sağlıklı olmaması için bir resmi tarih koyuyor önlerine. Devlette bu işten nasıl sıyrılırım diye düşünüyor. Ellerini yıkamaya çalışıyorlar ve önlerine bir resmi tarih koyuyorlar. Türkiye de yaşadığımız son 30 yılı belirleyen aslında Öcalan ve arkadaşları oldu. Yani kontrolümüzden çıktı demeye getiriyorlar. Ben buna inanmıyorum. Kürt hareketinin de tamda demokratik bir mecrada geliştiği bir dönemde bu silahlı hareket başladı. Sadece Öcalan'ın, PKK'nın bir günahı gibi okumak bu yüzleşme meselesini baştan sakatlamak demektir."
Yeni Şafak