Kıvanç TIĞLI
Ders çalışmayı kim ister ki?
Değerli okuyucularım son zamanlarda bize ve diğer uzmanlara sıklıkla söylenen klasikleşmiş bir laf var; “Çocuğum ders çalışmayı sevmiyor, dersin başına zorla oturuyor ve benim zorlamamla ders yapıyor. Bu konuda ne yapmalıyım veya bu konuda yardım almak için size geldik.” Ben de hep böyle şeyler duyduğumda aklıma şu düşünceler gelir; “Acaba ders çalışma isteksizliği günümüzde moda mı oldu? Bundan bir yaklaşık on-on beş yıl önce böyle bir sorun bu kadar sıklıkla yaşanıyor muydu?” Benim cevabım bu soruya tabii ki de hayır... Ders çalışma isteksizliği sanki biraz moda olmuş gibi geliyor bana...
Zaten ders çalışmak istenen bir davranış değil ki... Hangi öğrenci sorarım size, ders çalışmanın TV seyretmekten, gezmekten veya bilgisayarda vakit geçirmekten daha zevkli olduğunu söyleyebilir? Öğrencilerin çoğunluğu ders çalışmaktan hoşlanmaz. Bunu sadece yapılması zorunlu bir davranış olarak görür.
Davranışların ortaya çıkması iki yolla olur; Kişi önce bir eylemi yapmak ister, onu zihninde tasarlar, sonra düşündüğünü harekete geçirerek eylemi gerçekleştirir. Bu süreç daha çok isteyerek yapılan davranışlar içindir. İstenmeyen davranışlarda ise; örneğin ders çalışmak.. önce harekete geçilir, sonra eylemi yapma isteği uyanır. Bu durumda ders çalışma davranışı da iki yolla gerçekleşmiş olur;
Önce ders çalışmaya başlarız, sonra onu sevmeye ve devam ettirmeye çalışırız. Ders çalışma isteğinin ortaya çıkmasını şöyle açıklarız; Ders çalışmaya başlamak ve sürdürme isteğinin uyanması- BAŞARI
Yani buradan hareketle şöyle diyebiliriz; öğrenciler çalışma isteğini uyandırmak için öncelikle çalışmaya başlamalı sonra bunu sürdürmeye çalışmalılar. Bir süre sonra görürler ki ders çalışmayı severek yapar hale gelirler. Ancak sevme konusunda aceleci davranmalılar. Önce bir gün düzenli çalışmayı başarmak için uğraşılmalı. Sonra bu durum, bir haftaya yayılmaya çalışılmalıdır. En önemlisi de; ders çalışmayı istenmeyen bir davranış olarak algılamaktansa, onu gelecekteki hedeflere ulaşmak için yapılması gereken şartlardan birisi olarak görmek lazımdır.
Sürekli “ders çalış” baskısı çocuğu dersten soğutabilir. Anne-baba bu konuda çocuğu anlamaya çalışmalıdır. Ailesinden ilgi gören ve sevildiğini hisseden çocuklar, daha başarılı ve mutlu olur. Ayrı bir husus da; eğer anne-baba evde gazete kitap okumuyorsa, TV başında saatlerce kalıyorsa, çocuğun okul yaşantıları ile ilişkisi, “Ödevin var mı ?-Ödevini bitirdin mi?-Sınavlar ne zaman başlıyor?” gibi sorulardan ibaretse böyle bir anne-baba, çocuğunun sadece akademik başarısına önem veriyordur. Oysa anne-baba zaman zaman çocuğu ile birlikte ödev yapmalı, ona “Ödevine yardım edebilir miyim? “Yeni şeyler öğrendiğini hissediyor musun ?” “Yeni ve farklı şeyler öğrenmek nasıl bir duygu, öğrendiklerini hayatında uygulayabilir misin acaba?” gibi sorular sormalıdır.
Şimdi de çocuklardaki ders çalışma isteksizliğinin nedenlerine bakalım; bunlar, güven duygusu eksikliği, olumsuz arkadaşlık ilişkileri, bireysel ve ailesel sorunlar, öğrenme yetersizliği, derslere önyargılı yaklaşım, derslere giren öğretmenlere duyulan olumsuz tavırlar düşünceler, mükemmelliyetçilik, ulaşılamayacak hedefler belirlenmesi, erteleme alışkanlığı, hayalcilik, olumsuz düşünme, ders dışı faaliyetlere fazla zaman ayrılması(Örneğin, bilgisayar da fazla kalmak, cep telefonuyla aşırı uğraşmak, gezmeye fazla zaman ayırmak... gibi) gibi nedenler olabilir.
Bu konuda Simge örneğini vereyim. Simge; ilkokul birinci sınıfta okuyordu. Yedi yaşındaydı ve üç çocuklu bir ailenin son çocuğuydu. Anne aşırı koruyucu, baba ise işleri dışında başka bir şey düşünmeyen ilgisiz bir babaydı. Sevgi anlamında değil ama, Simge’nin dersleri konusunda çok ilgisizdi. Çocuğunu bir kere bile ders çalıştırmamıştı. Simge anaokuluna gitmemiş, dolayısıyla okula duygusal yönden hazırlıklı değildi. Simge okula başladığından bu yana öğretmeni ile Simge“nin annesi arasında sürtüşmeler başlamıştı. Öğretmen son derece hırslıydı ve öğrencilerinden bir an önce okuma yazma öğrenmelerini bekliyordu. Çok ödev veriyordu. Simge’den de böyle bir beklentisi olmuştu. Oysa Simge okul olgunluğuna ulaşmış bir çocuk değildi. Zekası ve dikkatinde bir sorun yoktu, ancak ders çalışmaktan hoşlanmıyordu. Öğretmenle anne arasında bu yüzden sık sık sorunlar yaşanıyordu. Simge ve annesi bu sorunlarla bana geldiler ve annenin aşırı koruyuculuğunu düzeltmesi konusunda çalışmalara başladık.
Değerli okuyucularım çocuğunuzda ders çalışma isteksizliği varsa öncelikle bunun nedenlerine bakmak lazımdır. Bu nedenleri ortaya çıkarırsanız çözüme daha çabuk ulaşırsınız. Siz değerli öğrencilere bu konuda birkaç önerim olacak;
*Çalışmak için şevk gelmesini beklemeyin, kendinizi zorlayarak harekete geçin.
*Ulaşmak istediğiniz hedefe inanın ve ona göre ders planı yapın.
*Arkadaş grubunuzu çalışan öğrencilerden oluşturun. Çevrenizdeki arkadaşlarınız, çalışan çalışmayı seven kişiler olsun.
*Başarıda kendinizi ödüllendirin, başarısızlık durumunda ceza uygulayın. Önünüze koyduğunuz günlük, haftalık hedeflere, almak istediğiniz puanlara ulaştığınızda kendinize ödüller verin. Bu ödüller sizin için cazip olmalı. Bunu ailenizle veya siz kendiniz yapabilirsiniz. Hedefinizi gerçekleştiremediğinizde, ufak cezalar uygulayın. Örneğin, günlük hedeflerini yapamadığında o gün seyredeceğin TV programını seyretmeyebilirsiniz veya arkadaşlarınızla gideceğiniz sinemadan vazgeçebilirsiniz.
Çocuklarımızın gençlerimizin severek, isteyerek ders çalışması duasıyla Allah’a emanet olunuz.
Yeni Akit
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.