Devlet, vatandaşını faize bulaştırmadan ev sahibi yapabilir
Ahmet Akgündüz: Diyanet'in faiz fetvasına alternatif önerdi
RİSALEHABER
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun TOKİ'nin sosyal konutlarını almak için verdiği faiz fetvasına alternatif önerildi.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, faize bulaşmadan devletin vatandaşları ev sahip yapabileceğini söyledi. Akgündüz, "Devlet milletine destek olmak istiyorsa, milleti dininin hükümleriyle karşı karşıya getirmekten ise, hem mazlum ve fakirlere yardım etmek ve hem de dinlerine saygılı olmak yolu tercih edilmelidir" dedi.
İslam ticaret hukukunda diğer hukukî mu’amelelerde olduğu gibi faiz yasağının bulunduğunu belirten Akgündüz, "İslâm hukuku ribâ adı altında az çok her çeşit faizi yasaklamıştır. Kur'an, konu ile ilgili bir-iki sayfa hüküm sevkinde bulunduğundan, bütün Müslümanlar faizli mu’amelelerden mümkün olduğu kadar uzak dururlar" dedi.
ENFLASYON VE FAİZ
Enflasyonla faiz arasında bir ilişki kurularak enflasyonun faize gerekçe gösterilmesinin doğru olmadığına dikkat çeken Akgündüz, İsmail Özsoy'un konu ile ilgili şu sözlerini paylaştı:
"Faiz haddinin enflasyonun üstünde, altında veya ona eşit olması, faizin sebebiyet verdiği haksızlığı ortadan kaldırmamaktadır. Ayrıca enflasyon gerekçesiyle faize izin verilmesi, sermaye sahibinin enflasyondan doğan kaybının telâfi edilmesi gibi cüzi bir fayda için faiz sisteminin sebep olduğu sayısız zararlara kapı açılması demektir.
"Enflasyondan dolayı paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın telâfi edilmesi, özellikle vadeli borç ilişkisinde paranın enflasyona karşı değerinin korunması ve bunu sağlayacak birtakım yöntemlerin geliştirilmesi İslâm’ın hukukî işlemlerde gözettiği denge, açıklık ve hakkaniyet ilkesinin de gereğidir. Çağımızda birçok Müslüman araştırmacı, enflasyonun yol açtığı değer kaybını önleyici ve paranın reel değerini koruyucu tedbirleri faiz yasağının dışında mütalaa etmektedir. Ancak paranın enflasyona karşı değerinin korunması gibi bir kaygı faizin kural olarak câiz görülmesinin gerekçesi olmamalı ve enflasyon karşısında alınacak tedbirlerde paranın değerini koruma amacı hâkim kılınıp değişmez bir oran söz konusu edilmemelidir. Bununla birlikte enflasyonun önemli sebeplerinden birini faizin teşkil ettiği, bu yüzden vadeli para borçlarında enflasyon oranına endeksli bir arttırımın en azından faiz şüphesi taşıyacağı da belirtilmelidir.”
TÜRKİYE DÂRÜLHARP DEĞİLDİR!
Başta Bedîüzzaman Said Nursi olmak üzere, âlimlerin kahir ekseriyetine göre Türkiye'nin Dâr-ı İslam olduğunu vurgulayan Akgündüz, "Türkiye'de ibadet ve ameller İslam hukukuna göre olur, dârülharp hukukuna göre değil. Böyle olunca da cuma namazı kılmak farzdır ve Türkiye şartlarında sahihtir" şeklinde konuştu.
TOKİ'NİN FAİZ UYGULAMASI VE VERİLEN FETVA
Din İşleri Yüksek Kurulunun yüzde 0.49’luk faize verdiği cevazı değerlendiren Akgündüz, bunun yerine alternatif öneriler sundu:
Evvela şunu açıklamak istiyorum. Devletin muhtaç vatandaşa ev alması için kredi vererek destek vermesi gayr-i Müslim bir ülke olan Hollanda’da da mevcuttur. Ancak orada faizler iki kısımdır:
Birincisi, Ticârî kredilere uygulanan yüzde 10-14 arasındaki faizdir ki, bütün İslam âlimleri tarafından haram görülmektedir. Tartışma yoktur. Türkiye’de bu oran 10-12 arasındadır.
İkincisi ise, ev almak için verilen kredi ki, yüzde 1 ila 1.5 arasında faize tabidir. Eğer vergi ödeyen bir memur yahut vergi mükellefi iseniz, yüzde 30 ila yüzde 45’e kadar ulaşan vergi indirimi yapılmaktadır.
İşte Avrupa’daki bu faiz, âlimler tarafından tartışılmakta; bazıları “enflasyonun altında olduğu için caiz olabilir” demekte; bazıları sosyal zaruret var diyerek caiz görmekte; doğru olan ise, “faiz denildiği için haramdır; ancak haram olduğunu kabul edip alanlar, ticarî faiz gibi mesul olmayabilir” demektedirler.
TOKİ faizi ise, yüzde 6’yı bulmaktadır ki, Avrupa’daki sınırların da üstündedir. Yani ticârî faizin yarısıdır. Avrupa’daki hypothec kredisi kıyaslamak bile zordur. En azından faiz dendiği için haram olduğu kesindir.
FAİZE ALTERNATİF VAR
1-Devletin elinde imkanlar vardır. Devlet bankaları yerine Zirâat ve Vakıf Katılım Bankaları tarafından, Osmanlı Devletinde olduğu gibi, mu’âmele-i şer’iye ile ve va‛de farkı tarzında takdir edilirse, şer’î problem kalmaz.
2-İmam Ebû Yusuf’un görüşüne uyularak, borcun altın yahut gümüşe bağlanması da meşru yollardan olabilir. Müzâkere edilmesi gerekir.
3-Her ne kadar mevzuata aykırı da olsa, gerekli ve istisnâî düzeltmeler yaparak, döviz cinsinden satış yapmak da meşru yol gibi gözükmektedir.
Bu milletin imanına ve dinine saygı göstererek bunlardan birini tercih etmek mümkündür. Devlet milletine destek olmak istiyorsa, milleti dininin hükümleriyle karşı karşıya getirmekten ise, hem mazlum ve fakirlere yardım etmek ve hem de dinlerine saygılı olmak yolu tercih edilmelidir.
BEDİÜZZAMAN: KUR'AN FAİZ YASAKTIR DİYE FERMAN EDER
“Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Ferâ’iz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise: Yalnız bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli. Yâ Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn demeli ve ona yalvarmalı...” (Sözler, sh. 29)
“Evet, âyet-i Kur'aniye âlem kapısında durup ribaya (faiz) yasaktır der. "Kavga kapısını kapamak için banka kapısını kapayınız" diyerek insanlara ferman eder. Şakirdlerine "Girmeyiniz" emreder.” (Sözler, sh. 409)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.