Diktatörlerin batılı efendileri

Petrol denince ilk akla gelen ülkeler Ortadoğu ülkeleri. Kanıtlanmış ham petrol rezervinin yüzde 61,4'ü Ortadoğu'da bulunuyor.

Bu ülkelerinden Suudi Arabistan hem en büyük petrol rezervlerine sahip hem de en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı.

Suudi Arabistan'ın yaklaşık 37 milyar ton kanıtlanmış rezervi bulunuyor.

Bu ülkeyi 19 milyar ton ile İran, 15,5 milyar ton ile Irak, 14 milyar ton ile Kuveyt ve 13 milyar ton ile Birleşik Arap Emirlikleri takip ediyor.

*

Dünyanın en büyük petrol üreticisi de günlük 10,5 milyon varil petrol üreten Suudi Arabistan.

Rusya günlük 10 milyon varil, ABD 7 milyon varil, İran 4,5 milyon varil ve Çin 3,8 milyon varil petrol üretiyor.

Dünya petrol rezervleri açısından 5. sıradaki Birleşik Arap Emirlikleri üretim sıralamasında günlük yaklaşık 3 milyon varille 8'inci sırada yer alıyor.

Kuveyt de 14 milyar tonluk rezervine karşılık günde sadece 2,7 milyon varil petrol üretebiliyor.

Verilere göre, dünyanın en büyük petrol tüketicisi günlük 20,7 milyon varille ABD.

ABD'yi, 7,8 milyon varille Çin, 5 milyon varille Japonya, 2,8 milyon varille Hindistan ve 2 milyon 699 bin varille Rusya takip ediyor.

En fazla petrolü ABD, Çin ve Japonya tüketiyor ve ithal ediyor.

Türkiye ise dünyanın en çok petrol ithal eden 13. ülkesi konumunda yer alıyor.

*

2003'teki Amerikan işgalinden sonra en az 115 milyar varille dünyanın en büyük üçüncü kanıtlanmış petrol rezervine sahip Irak'ta petrolün rantını kimler yedi bakalım:

17,8 milyar varil kapasiteli Rumeyle petrol sahasının işletme hakkını İngiliz BP ve Çin CNPC ortaklığı aldı.

12,6 milyar varil rezerve sahip Mecnun Petrol yatağı Shell ve Malezyalı Petronas konsorsiyumunun oldu.

12,8 milyar varillik rezerve sahip Batı Kurna petrol sahasını Rus Lukoil ve Norveçli Statoil konsorsiyumu aldı.

*

İslam ülkelerinin başlarına konan diktatörler, batılı efendilerinden aldıkları komisyonlarla servetlerini gizli banka hesaplarında, altın, mevduat, menkul ve gayrimenkul olarak biriktirerek saltanatlarını devam ettirirken, batılı efendilerinin çıkarlarını korumayı da sürdürdüler.

*

Ortadoğu'da özellikle İslam ülkelerinde 30-40 yıl süren diktatörlüklerin bu kadar uzun sürmesinin sebebi batılıların menfaatlerine uygun olduğu içindi. Petrol yatağı olan bu ülkeleri bir kişi ya da ailenin elinde tutarak sömürmek daha çok işlerine geliyordu ve daha kolaydı.

*

Afganistan, Irak, Mısır, Libya gibi ülkeler 50-100 yıl önce demokratik bir rejime geçseydi, muhtemelen bugün BP, Shell gibi uluslar arası petrol devlerinin yerine her ülkenin kendi milli petrol şirketleri olacaktı.

*

Batı ülkeleri, bugüne kadar Ortadoğu ülkelerindeki diktatörler sayesinde hem hammadde kaynağını ucuz olarak elde etti hem de o ülkelerdeki Müslüman nüfusu kontrol altında tutarak siyasi ve ekonomik gücünü muhafaza etti.

Müslüman nüfusun ekonomik ve siyasal güç olarak sahneye çıkmasının dünyadaki istatistikleri nasıl değiştireceğini yakında göreceğiz.

*

Asıl küresel rekabet, Avrupa kuşe kağıdından yapılan kaplanların birer birer devrilmesiyle potansiyel olarak sıkıştırılan ve güçsüzleştirilen Müslüman nüfusun (özellikler genç) toplumun her alanında yeniden sahne alması ile başlayacak.

Çokluğuyla övündüğümüz Müslüman nüfus yeni yeni sahneye çıkıyor. Bundan sonra Ortadoğu'nun kaymağını yiyen batılı şirketler, sömürgeci Avrupa ülkeleri için zor dönem başlıyor.

Yeni Şafak
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.