Mehmet Ali KAYA

Mehmet Ali KAYA

Dinde tecdid

Tecdit, “yenilik, yenileme, yeniliğe açık olma” anlamına gelen bir kelimedir. Arapça “c-d-d” kökünden gelen bu kelime “cedid” kökünden gelen “içtihat” ise çalışıp çabalama demektir. (İbn-i Manzur, Lisanu’l-Arab, 3:133) Dinde ve hukuk dilinde ise tecdit zaman içinde dinden olmadığı halde dine sokuşturulan bid’aları temizlemek ve dini asliyetine irca etmek ve vahyi çağa uygun yeniden yorumlamak anlamına gelmektedir.

Tecdit, dini yenilemek ve vahye katkı yapmak değildir. Çünkü “din tamamlanmıştır.” (Mâide, 5:3) Dolayısıyla dine bir şeyi ilave etmek veya bir şeyi dinden çıkartmak bid’attır ve dalalettir. Dinin aslını yenileme, dinin değişmezlerini değiştirme değil, değişen ve gelişen şartlara göre uygulanabilirliğini ortaya koyma ve uygulamadaki zorlukları giderme ve zamanla dine karşı oluşan yanlış anlayışları ve düşüncelerin yanlışlığını ortaya koyarak dinin hükümlerinin doğruluğunu, hakkaniyetini ve daha adil olduğunu ortaya koymaktır.

Tecdit, dini ihya etmek ve dinden uzaklaşan insanı ve toplumda dini hayatı yeniden canlandırmak demektir. Din değişmeyeceğine göre, değişen insanların dine olan bakışı ve din anlayışıdır. Müceddit ise insanların dine karşı olan yanlış anlayışlarını düzeltebilen İslam bilginidir.

Tecdit Peygamberimizin (sav) hadislerinde “Allah bu ümmete, her yüz senenin başında, dinlerini yenileyecek bir müceddid gönderir” (Ebû Dâvûd, Sünen, “Kitâbu’l-Melâhîm”, H. No: 4291) şeklinde geçmektedir. Dini ihya ise, “Sünneti ihya etme” şeklinde geçmektedir. Kur’ân-ı Kerimde ise ihya “Ey iman edenler! Sizi hayata çağıracak olan resuller size geldiği zaman onlara icabet edin ve Allah'ın davetine, resulün sünnetine uyun. Biliniz ki Allah kişinin kendisi ile kalbi arasına girer. Bilin ki sonunda Allah'a kavuşacaksınız.” (Enfal, 8:24)

Bu ayette resullerin dini canlandırdığı ifade edilmekte ve onların çağrısına icabet etmek gerektiği anlatılmaktadır. Dini ihya etmek önce peygamberlerle, sonra da mücedditler eliyledir. Mücedditlerin dini ihya etmesi ise peygamberin sünnetini ihya etmeleri şeklindedir. Dolayısıyla tecdit ve ihya aynı anlamı ifade etmektedir. Her iki kavram da dini hayatlandırma, yeniden canlandırma ve hayata hâkim kılmayı ifade etmektedir.

Dini ihya imanı hayata hâkim kılmaktır. İmanın hayata hâkimiyeti ise amelin hayata hâkim olmasıdır. Amel ise sünnete uymak demektir. Zira Allah emrinin sünnete uygun olarak yapılmasından razı olur. Ameller imanın alametidir. Allah insandan imandan sonra Salih amel ister. Salih amel ise sünneti rehber edinmek ve her konuda uygulamaktır.

Din kemale erdiği ve tamamlandığı için “dini yenilemek” tabiri yanlıştır. Ancak “Sünneti ihya etmek” ifadesi dinde tecdidi daha sağlıklı ve doğru şekilde ifade eder. Çünkü din fıtrattır ve hayatın gerçeğidir. Prensipleri aklî, ilmî ve hakka uygundur. Selim akıllar ve bozulmamış fıtratlar ona aşıktır ve onu ararlar. Bulunca da sahiplenirler. Adalet, doğruluk, tevhit, ahret ve hayâ gibi dinin emrettiği şeyler hak ve hakikat, fıtratın sesi olduğu için değişmez. Ancak Allah'ın yapın diye emrettiği şeyler peygamberin sünneti ile uygulamaya geçer. Çünkü emredileni emredenin rızası doğrultusunda ancak peygamberler uygularlar. Bunun için yüce Allah “peygambere uyun” (Nisa, 4:59, 80) buyurmuştur. Müceddidler de unutulan ve ihmal edilen sünnetleri hayata geçirerek dini hayatı yeniden canlandırırlar. Dinde tecdit budur. Mücedditler “Sünneti ihya ederek” dinde tecdit yapmışlar ve dini hayatı yeniden canlandırmışlar ve dini ihya etmişlerdir.

“Her asır başında hadisçe geleceği tebşir edilen dinin yüksek hâdimleri, emr-i dinde mübtedî değil, müttebidirler. Yani, kendilerinden ve yeniden bir şey ihdas etmezler, yeni ahkâm getirmezler. Esasat ve ahkâm-ı diniyeye ve sünnet-i Muhammediye’ye (as) harfiyen ittiba yoluyla dini takvîm ve tahkim ve dinin hakikat ve asliyetini izhâr ve ona karıştırılmak istenen ebâtılı red ve imhâ ve evâmir-i Rabbaniyeyi ikâme ve ahkâm-ı ilâhiyenin şerâfet ve ulviyetini izhar ve ilan ederler. Ancak tavr-ı esâsiyi bozmadan ve ruh-i aslîyi rencide etmeden, yeni izah tarzlarıyla, zamanın fehmine uygun yeni iknâ usulleriyle ve yeni tevcihât ve tafsilat ile ifay-ı vazife ederler.” (Şualar, 2005 s.1033)

Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz. Dinde tecdid, dini yeniden ihya etmek ve hayata hakim kılmaktır. Bu husus ayet ve hadislerle sabittir. Dini ihya ise peygamberin sünnetini yeniden sosyal hayata ve şahsî hayatımıza hâkim kılmak, dinin ahlak ve faziletini ortaya koymak, imana hizmet etmektir. Bu ise dini nâzil olduğu asli şekilde anlamak ve peygamberin sünnetine uymak ve sünneti ihya etmek şeklinde olur. Mücedditlerin yaptıkları “tecdit” budur. Bunun dışında dinde tecdit yapıyorum diye “reform” yapmak dini tahrip ve dine ihtiyacı olmayan yeni bidaları karıştırmak demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.