Dinî kimlikler bir çatışma unsuru değil
Dinî liderlerden ortak mesaj
Ayten Çiftçi'nin haberi:
İstanbul'da toplanan Ortadoğu'nun en önemli dinî liderleri ve kanaat önderleri, sancılı bir geçiş süreci yaşayan bölgede dini kimliklerin çatışma unsuru olarak kullanılmaması gerektiğini belirtti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez, din adamlarını, bölgenin yeniden barış yurdu olması için savaşın stratejisini değil, barışın kelamını yapmaya çağırdı.
Ortadoğu'daki dini liderleri ve kanaat önderlerini buluşturan uluslararası konferansta, yeniden inşa edilen bölgede geçiş sürecinde dini kimliklerin bir çatışma unsuru olarak kullanılmaması gerektiğine dikkat çekildi. Mısır Başmüftüsü Şeyh Ali Cuma, yeni dönemde, geçmişin kötü senaryolarından, toplumları parçalayıcı her şeyden uzaklaşılması ve dayanışma içinde sinerji oluşturulması gerektiğini belirtti. Kudüs Rum Ortodoks Patriği III. Theofilos da İslamiyet ve Hıristiyanlık arasında, Hz. Ömer'in, Kudüs Patriği Safranbos'a verdiği fermana dayanan karşılıklı hoşgörü ve anlayışın olduğunu ve bu kültürün yeniden canlandırılabileceğini söyledi. Patrik Theofilos, Ortadoğu'da üç dinin yüzyıllardır huzur içinde bir arada yaşadığını hatırlattı. Bölgede cereyan eden siyasi çekişmelerin dini kutuplaşmayı körüklendiğine dikkat çeken Theofilos, "Kutsal dinleri temsil eden liderler, bu ihtilafları karşılıklı hoşgörü ve adaletin tesisine dönüştürebilir." dedi. Eski Lübnan Cumhurbaşkanı ve Kataib Partisi lideri Emin Cemayel ise Arap dünyasındaki diktatörlerin çöktüklerini ifade ederken, bölgenin barışa demokrasi, özgürlük ve çoğulculukla ulaşılabileceğini vurguladı.
İlahi dinlerin bütün mensuplarına seslenerek bir özeleştiri yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de siyasetin, dini kurumları güç kavgasının bir aracı olarak görmekten geri durmadığını, ancak din adamlarının, dinlerinin gücünü siyasetin yanlış emellerine vermemesi gerektiğini ifade etti. Görmez, "Bugün şiddeti ve terörü enstrüman olarak kullanan hiçbir yapının İslam'dan referansını alması asla söz konusu olamaz. Mirasçısı olduğumuz peygamberler geleneği, geldikleri her şiddet toplumunu merhamete dönüştürmüşken, bizler modern zamanlarda hangi öğretinin etkisinde kalarak merhamet medeniyetinin yurdu olan beldelerimizi şiddetle anılır hale getirdik? Şiddetin dili, hiçbir dinin dili olamaz." diye konuştu. Dinlerin, insanlığı şiddete değil, barışa ve esenliğe davet ettiğini anlatarak, "Peygamberler her zaman şiddetten, sulh; fitne ve kaostan selamet; kinden af ve merhamet; düşmanlıklardan rahmet çıkardılar. Bizlere düşen o kutlu önderleri izlemek olmalıdır." dedi. Din adamlarını, yeniden bölgenin barış yurdu olması için savaşın stratejisini değil, barışın kelamını yapmaya ve barışın hukukunu oluşturmaya çağıran Görmez, "Hiçbir siyasi mühendislik çalışmaları tarih boyunca yaşadığımız beraberliğimize halel getiremez. Bu birlikteliğimizi bozma çabası üzerine yapılacak her türlü girişimler ve oluşumların bizlerden destek alması mümkün olmayacağı gibi, bütün bunlar kadim dini geleneklerimiz tarafından etkisiz hale getirilecektir. Korkularımızı yenelim, duanın ve sözün gücüne inanarak ümitvar olalım. Geleceğin inşa edilecek dünyası, bizim bu umudumuza ve niyazımıza bağlıdır." diye konuştu.
Zaman