Dünyaca ünlü sosyolog Prof. Şerif Mardin: Said Nursi hakkında neden kitap yazdım?

Dünyaca ünlü sosyolog Prof. Şerif Mardin: Said Nursi hakkında neden kitap yazdım?

Ulusalcı ve laikçi kesimlerin Said Nursi hakkında kitap yazdığı için afaroz ettiği dünyaca ünlü sosyolog Prof. Dr. Şerif Mardin'i vefat yıldönümünde anıyoruz

Ahmet Bilgi-RİSALEHABER

Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili araştırması ile de bilinen dünyaca ünlü sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin'i vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Mardin, 6 Eylül 2017 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştu.

Çok önemli çalışmaları ile bilim dünyasında mümtaz bir yere sahip olan Mardin, Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili araştırmasıyla büyük yankı uyandırmıştı. Bu yüzden Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından afaroz ilan edilen Mardin'in üyeliğe alınması üç kez reddedilmişti.

ÇAKIR: SAİD NURSİ NEDENİYLE REDDETTİLER

Mardin'i en iyi tanıyan gazetecilerden olan Ruşen Çakır, "TÜBA Genel Kurulu, tam üç kez Prof. Mardin’in üyeliğe alınmasını çoğunlukla reddetti. Gerekçe, Prof. Mardin’in genel olarak din sosyolojisi, özel olarak da Bediüzzaman Said Nursi üzerine yaptığı çalışmalardı" demişti.

Aradan yıllar geçtikten sonra bir nevi özür anlamına gelen ödül verilmişti. İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin, Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde, Türkiye’de din ve modernleşme, sivil toplum, ideoloji, merkez-çevre ve mektep-mahalle üzerine yaptığı öncü ve çığır açıcı bilimsel çalışmaları nedeniyle TÜBA Uluslararası Akademi Ödülü'ne layık görülmüştü.

NURCU OLMAKLA BİLE SUÇLANMIŞTI

Ulusalcı ve laik çevreler tarafından afaroz edilen Prof. Dr. Şerif Mardin, Nurcu olmakla suçlanmış, bu ve benzeri nedenlerle Türkiye Bilimler Akademisi’ne alınmamıştı.

Şerif Mardin de konuyla ilgili şunları söylemişti: "…bizim memlekette kimin kimi neyle itham edeceğini bilemezsiniz. Benim düşünceme göre, Türkiye’yi anlamak ve algılamak açısından din çok önemli bir sosyolojik olgu. Ama bunu kavramak istemeyenlere izah etmeniz mümkün değil. Benim yaptığım çalışmayı, ‘Dincileri koruyan bir tavır sergiliyor’ diye eleştirenler oldu. Hâlbuki Said Nursi sosyolojik bir çalışmadır. Akademi dünyasında bile bilimsel bir çalışma böyle algılanıyorsa, şaşırmanın gereği yok.’

ŞERİF MARDİN: SAİD NURSİ'Yİ NEDEN SEÇTİM?

Prof. Dr. Şerif Mardin, Bediüzzaman Said Nursi hakkında neden çalıştığını ise şöyle açıklamıştı:

"Bildiğiniz üzere, Bediüzzaman Said Nursî'nin düşüncelerini, İslâmî düşünürler kesiminde en önde gelen fikir birikimlerinden biri sayıyorum. Öncelikle, Bediüzzaman'ın fikirleriyle birlikte gelen derin insan hürmetini görmemek mümkün değildir. Bazı kişilerin İslâma bağlılıklarını silâha sarılmakla gösterdikleri bir anda, özellikle bu niteliğin altını devamlı olarak çizmemiz yerinde olacaktır."

Bediüzzaman ciddî konular üzerine eğilen, ciddî bir insandır. Fakat bunun yanında sosyal değişimin beraberinde getirdiği sorunları derinlemesine, "balon"ların cazibesine kapılmadan ve sorunların özüne giderek inceleyen bir kişiydi. Bunu, üzerinde durduğu konuların çeşitliliğinde de görebiliriz.

SAİD NURSİ MÜSLÜMANIN "HARİTA"YA MUHTAÇ OLDUĞUNU ANLADI

"Bediüzzaman hakkında yazdığım kitabımda Bediüzzaman'ın, Gazzali'nin aksine İslâmın muamelat, ibadat kısmı üzerinde fazla durmamış olduğu, daha çok Müslümanların kendi dinini anlamalarını sağlayacak kısımları irdelemiş olduğunu ifade etmiştim. Meselenin toplandığı ve son derece önemli saydığım bir nokta, artık çağdaş dünyada Müslümanın kendi günlük hayatında istikamet temin edecek bir "harita"ya muhtaç olması ve bunun Said Nursî tarafından anlaşılmış olmasıdır.

Said Nursî bir bakımdan toplum araştırmacılarının "mikro yapılar" başlığı altında inceledikleri hadiseler üzerinde durmuş, diğer taraftan da, daha geniş kapsamlı toplumsal süreçlerin etkilerini araştırmıştır.

Özelliği, İslâmın her iki alanda ayrı işlevlerini, fonksiyonlarını anlaması olmuştur. Bu iki katlı yaklaşımı da Osmanlı İmparatorluğundan beri Türkiye'nin geçirdiği değişim açısından incelemiştir.

"Bediüzzaman'ın toplumla ilgili görüşlerinin bir kısmını gözlerimizin önüne böylece sermiş olabileceğimizi ümit ediyorum. Fakat bunun dışında İslâmî bir konumda Bediüzzaman'ın katkıları imanın niteliği ile de ilgilidir. Yüzyılımızda yapılması gereken çalışmalardan biri, Said Nursî'ye göre, şimdiye kadar İslâmın aslî mânâsında, "kendini teslim etme" şeklinde anlayanların, ilâveten İslâmı, "anlama"ları zenginliklerinden istifade etmeleridir.

Bunu Bediüzzaman yazılarının bir çok yerinde ifade etmektedir. Bu görüş de zamanımız insanının dünyasını "izah"la anlamak isteyişinin bir ifadesidir. İslâmın özelliklerinden biri bu "izah"ın katı bir biçim almaması, her dindar insanın vereceği izahın, birçok yaklaşım arasında yaklaşımlardan biri olduğunu kabul etmesidir. Bu da müminler arasında konuşma, tartışma ve bir ortak görüşe varmak üzere "cehd" etmelerine bağlıdır. Birçok Batılının, bugünlerde "Cihad"ı silahlı bir mücadele olarak gördüğü bir ortamda, sanırım ki, Bediüzzaman'ın "cihad" anlayışını bu şekilde aktarmam yanlış olmayacaktır.

CEMİL MERİÇ, SAİD NURSİ KONUSUNDA YANILMADI

Bediüzzaman'ın bütün bu katkılarından, İslâmî ilimleri, gerçek bir insanî yükselme ilmi olarak gördüğü ve bize bu birikimi sunduğu sonucuna varıyorum. Beni baştan itibaren, Bediüzzaman'ın fikirlerini toplumsal ve insanî açıdan yeni, kendine has ve üzerinde mutlaka durulması gereken bir küme olarak takdim eden Cemil Meriç'in yanılmadığını, kendisine olan mânevî borcumu burada bir daha ifade etmek isterim."Kendisini bir biyografi konusu olarak seçmiş olmam, İslâmî düşüncesinin geniş boyutları için olduğu kadar bu dünya problemini başkalarından önce anlamış olmasıdır.

ŞERİF MARDİN RESMİ GÖRÜŞÜ SAİD NURSİ İLE DEĞİŞTİRDİ

Ünlü sosyolog Şerif Mardin ile ilgili Doğu-Batı yayınları arasında çıkan “Şerif Mardin Okumaları” kitabının yazarlarından Taşkın Takış, resmi çevrelerin Türkiye’de dini bilimsel ve sosyolojik bir olay olarak almadığını, Mardin’in bunu ilk defa Said Nursi kitabıyla bozduğunu söylemişti.

Mardin’in, Türkiye’de Bediüzzaman üzerinde bir batılı sosyolog gibi durduğuna dikkat çeken Takış, resmi çevrelerin Türkiye’de dini, bilimsel bir olgu, sosyolojik bir olay olarak almadığını, bunu ilk defa bozanın Şerif Mardin olduğunu belirtmişti.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum