Dünya'nın farklı ülkelerinden genç akademisyenlerin Risale-i Nur hakkındaki yorumları

Dünya'nın farklı ülkelerinden genç akademisyenlerin Risale-i Nur hakkındaki yorumları

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen ve Risale-i Nur çalışmaları ile genç akademisyenlerin akademik gelişimlerine katkı sağlamayı hedefleyen 13. Arapça ve İngilizce Genç Akademisyenler Konferansı, kapanış programı ile sona erdi

Farklı ülkelerden gelen 15 katılımcı, bir haftalık yoğun eğitim programlarını başarıyla tamamlayarak sertifikalarını aldılar.

Konferansın kapanış törenine, Amerika Birleşik Devletleri, Cezayir, Fas, Kuzey Irak, Pakistan, Malezya ve Mısır gibi ülkelerden katılan 8 akademisyen ile Fas, İngiltere, Irak, Amerika, Endonezya, Kanada, Tunus, Fransa ve Hindistan’dan gelen 15 öğrenci katıldı. Programda katılımcılara sertifikaları takdim edildi ve eğitim sürecine dair duygu ve düşüncelerini paylaştılar.

“EĞİTİM MÜFREDATINDA KUR’AN HAKİKATLERİ OLMALI”

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Said Yüce, konuşmasında vakfın düzenlediği programların sadece teorik bilgi aktarmadığını, aynı zamanda katılımcıların hayatlarına da dokunduğunu vurguladı. Eğitim sistemlerinde Kur’an ve Sünnet-i Seniyye'nin insanlığa sunduğu hakikatlerin doğru bir şekilde aktarılmasının önemini belirtti. Ayrıca, Risale-i Nur'un bu asra bakan en mükemmel tefsirlerden biri olduğunu ve bu tefsirin, eğitim müfredatlarında nasıl kullanılabileceğine dair çalışmalara destek verdiklerini ifade etti.

“RİSALE-İ NUR GÜNÜMÜZ SORUNLARINA ÇÖZÜMLER SUNUYOR”

Prof. Dr. Mustafa Tuna, konuşmasında özellikle Peygamber Efendimizin (s.a.v.) insanlığı kurtarma gayretine vurgu yaptı. Risale-i Nur'un günümüz sorunlarına sunduğu çözümlerden bahsetti ve bu eserlerin, insanlığın ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte olduğunu belirtti. Ayrıca, Risale-i Nur'un insanın manevi ve akli yönlerine hitap eden bir yönü olduğunu ve bu yönleriyle kişisel gelişim ve toplumsal fayda sağladığını ifade etti. Tuna, Risale-i Nur'un, Müslümanların günümüz dünyasında karşılaştıkları zorluklara nasıl çözüm sunduğunu ve bu çözümlerin önemini vurguladı.

“BU HAKİKATLER TÜM İNSANLIĞA ULAŞTIRILMALI”

Cezayir'den katılan Prof. Dr. Ammar Jidal ise Risale-i Nur'un sadece teorik bir eser olmadığını, hayatın her alanında uygulanabilirliğini vurguladı ve bu hakikatlerin tüm insanlığa ulaştırılması gerektiğini belirtti.

“BEDİÜZZAMAN, ALLAH'IN İRADESİNİN TECELLİ ETTİĞİ BİR İLİM VE TEBLİĞ İNSANI”

Prof. Dr. Abdulcelil Hannuş, Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur eserlerini Türk milletine bir emanet olarak bıraktığını ve bu emaneti tüm dünyaya ulaştırmanın Türk milletinin önemli bir görevi olduğunu ifade etti. Zor şartlar altında Risale-i Nur'u koruyup muhafaza eden Bediüzzaman ve talebelerine övgüde bulundu. Ayrıca, Risale-i Nur'un insanı asli fıtratına döndürmeye yönelik olduğunu ve eserin insani boyutlarının, onu okuyan herkesin kendisiyle ilgili bir şeyler bulmasına vesile olduğunu belirtti. Vakfın, Risale-i Nur'un hakikatlerini neşretme gayretinin çok değerli olduğunu ve bu hizmetin dünya çapında yankı bulduğunu vurguladı. Bediüzzaman Said Nursi hakkında “Bediüzzaman'ın Allah'ın iradesinin tecelli ettiği bir ilim ve tebliğ insanı” olduğunu belirtti.

“SAİD NURSİ, İNSAN FITRATINI OKUMAYI ÖĞRETİYOR”

Dr. Ahmet Subaşı konuşmasında, Kur'an-ı Kerim'den alıntılar yaparak insan fıtratının hikmetle okunması gerektiğini vurguladı. Allah'ın insana bahşettiği hikmetin büyük bir hayır olduğunu belirtti ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin insan fıtratını doğru okumayı öğrettiğini hatırlatarak, programda yer alan tüm katılımcılara teşekkür etti.

“RİSALE-İ NUR UYGULAMALI BİR İMAN METODU”

Eşref Durfuli, Risale-i Nur'un bilgi kaynakları olan felsefe, ilmi kelam ve tasavvuf gibi alanlar arasındaki tartışmaları sonlandırarak, imana dayalı yeni bir bilgi ve marifet metodu kurduğunu vurguladı. Risale-i Nur’un sadece teorik değil, aynı zamanda uygulamalı bir iman metodunu ortaya koyduğunu belirten Durfuli, bu eserlerin insanları derinden etkilediğini ve onların kalplerini, akıllarını harekete geçirdiğini söyledi. Konuşmasını, Bediüzzaman Said Nursi’nin insanın en büyük gayesinin Cenabı Hakk’a ulaşmak olduğunu belirterek tamamladı.

“BÖYLE BİR PROGRAMA İLK DEFA KATILIYORUM”

Indiana Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Rachel Catherıne Tagoulla, Amerika’da İslami ilimler üzerine çalışırken yaşadığı zorlukları ve bu programın kendisi için ne kadar önemli olduğunu paylaştı Tagoulla, Amerika’da İslami ilimler çalışan bir öğrenci olarak, bu programın kendisi için bir ilk olduğunu ve programın Müslüman kimliğiyle akademik alanda da güçlü bir duruş sergileyebileceğini gösterdiğini belirtti. Özellikle Amerika’da metodolojik ateizm ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Tagoulla, İstanbul’daki bu programın entelektüel olarak güçlendirici bir deneyim olduğunu vurguladı. Müslüman kimliğine sahip öğretim üyelerinin derslerinden elde ettiği bilgileri kendi çalışmasına yansıtma fırsatı bulduğunu ve bu deneyimin onun için çok etkileyici olduğunu ifade etti.

“RİSALE-İ NUR RUHUMU AYDINLATAN BİR IŞIK”

Fas’tan katılan Muhammed Müfekkir, Risale-i Nur’un kendisi için sadece bir öğrenme aracı değil, aynı zamanda ruhunu aydınlatan bir ışık olduğunu ifade etti. Bu eserlerin hayatının her alanında ona rehberlik ettiğini belirtti. Müfekkir, Risale-i Nur’daki hakikatlerin hem manevi hem de entelektüel olarak kendisini derinlemesine etkilediğini ve bu ilmi ve manevi kazanımlarını memleketine döndüğünde yaymaya kararlı olduğunu söyledi.

“BUGÜN YENİ HAYATIMA "BİSMİLLAH" DİYORUM"

Medeniyet Çalışmaları üzerine master yapan Taiba Riaz, programın kendisi için aydınlatıcı ve öğretici olduğunu anlattı. Eyüp Sultan ziyaretinde Risale-i Nur'un "Sözler" kitabını yanında götürdüğünü ve Birinci Söz’de okuduğu ilk cümlenin "Bismillahirrahmanirrahim" olduğunu belirtti. Risale-i Nur’un besmele ile başladığını ifade eden Riyaz "Bu program, benim hayatımda da yeni bir başlangıcın işareti oldu. Yeni hayatıma, yeni başlangıcıma Bismillah diyorum" dedi.

“RİSALE-İ NUR SAYESİNDE YANLIŞLARA CEVAP VERECEK DONANIMA SAHİBİM”

Kanada'da doktora yapan Mohammed Al-Anı, Batı'da Müslümanların karşılaştığı zorlukları dile getirerek, "Bu program sayesinde artık karşılaştığımız saldırılara ve yanlış yönlendirmelere karşı bir cevap verebilecek donanıma sahibim. Risale-i Nur bana bu konuda büyük bir güç verdi" dedi. Özellikle "Fıtrat" ve "Mana-i Harfi" kavramlarının kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurguladı.

SERTİFİKA TÖRENİ VE KAPANIŞ

Kapanış programı hocalara ve katılımcılara plaket ve sertifikalarının verilmesi ile sona erdi.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.