Dünyanın ihtiyacı var: Hz. Muhammed'in (asm) eğitim metodu

Dünyanın ihtiyacı var: Hz. Muhammed'in (asm) eğitim metodu

Allah Resulü (s.a.v.) kendini görevine adamıştır. Bir eğitimcide bulunması gereken nitelikler O'nda fazlasıyla vardır.

Psikologlar, sözün söyleniş biçiminin sözün özünden önemli olduğunu ifade ediyorlar. Yapılan araştırmalara göre, insanlar arası iletişimde; yüzde 7 oranında kelimeler, yüzde 38 oranında ses tonu ve yüzde 55 oranında jest, mimik ve vücut dili rol oynuyor. (1)

Dilimizi, vücut dili yalanlarsa sözün etkisi kalmaz. Bu sebeple uygun vücut dilini kullanmak, sözlerimizin karşımızdakinde istenilen etkiyi meydana getirebilmesi için uygun ve etkili metotları seçmek zorundayız. Kalpten çıkan söz kalbe gider. Dudaktan dökülen söz kulağı aşamaz. Göze bakıp kalbe hitap etmek zorundayız.

Hazreti Peygamber (s.a.v.) bütün zamanların en güzel ve en etkili hatibidir. O gönüllere giden yolu biliyordu. Bu sebeple kalplerin Sevgilisi oldu. Önce kendini sevdirdi, sonra da konuşmalarında insanları etkileyen, düşündüren bir üslup kullandı.

Allah Resulü'nün (s.a.v.) farklı ve etkili metotlar kullandığını biliyoruz. Bunların belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz.

1. İNANDIRDI, ÜMİT VE MÜJDE VERDİ

İslamiyet, iman ve ümit dinidir. İnsan, yapmayı düşündüğü şeyin iyi, güzel ve yapılabilir olduğuna inanmazsa teşebbüse geçmez. İnsanı harekete geçiren en önemli güç, inançtır. Zaten İslam'da en önemli husus, imandır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), insanlara devamlı ümit ve müjde vermiştir. İslam'ın müminlere cenneti kazandıracağını, onları cehennemden kurtaracağını ve daha önemlisi Allah'ın rahmetine kavuşturacağını anlatmıştır. En çetin dönemlerde müminlere ümit ve müjde vermiştir.

“İran, Şam ve Yemen Fethedilecek”

Hendek Savaşı sırasında, şehir 10 bin düşman askeri tarafından kuşatılmıştı, müminler az idiler ve varlık yokluk mücadelesi veriyorlardı. Sahabeler hendek kazarken kırılması zor bir kaya ile karşılaştılar ve Peygamberimiz (s.a.v.)'den yardım istediler. Allah Resulü (s.a.v.), elindeki balyozu kayaya vurdu, bir parçasını kırdı ve şu müjdeyi verdi:

- Bana Şam'ın anahtarları verildi!
Bir daha vurdu ve bir parça daha kopardı, şöyle bir müjde verdi:
- Bana İran'ın anahtarları verildi!
Tekrar vurdu ve büyük bir parça daha kopardı ve şöyle müjdeledi:
- Bana Yemen'in anahtarları verildi! (2)

2. OLUMLU DAVRANIŞLARI ÖDÜLLENDİRDİ VE TAKDİR ETTİ

“Beğenilmek ve takdir edilmek” insanların çok önemsediği bir davranıştır. Sosyal bir varlık olan insan, başkalarına kendini beğendirmek, saygın olmak ve saygı görmek ister. Bu duygu, çocuklarda daha önemlidir. Çocuklar, büyükler tarafından beğenildiklerinde memnun olurlar. Neyi doğru, neyi yanlış yaptıklarını büyüklerin beğenisine bakarak tayin ederler.

İbn Abbas (r.a.) anlatıyor:

“Bir gün Nebi (s.a.v.) tuvalete gitti. Ben de abdest alması için bir kaba su hazırladım. Daha sonra Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) su dolu kabı görünce kimin hazırlayıp koyduğunu sordu. Benim hazırladığımı öğrenince: 'Allah'ım, onun dindeki anlayışını artır.' diyerek bana dua etti.”

Peygamberimiz (s.a.v.), İbn Abbas'a dua ederek onu duayla ödüllendirmiştir.

3. SORU SORARAK İLGİ UYANDIRDI

Anlatacağı konuya dikkat çekmek, merak ve ilgi uyandırmak için soru sorardı.

Bir gün ashabına: “Müslüman kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu.

Onlar da: “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler.

Yeterince dikkat uyandırdıktan sonra: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” buyurdu.

Sonra: “Mümin kimdir?” diye sordu. Ashap yine:

"Allah ve Resulü daha iyi bilir." dediler. Bunun üzerine şunları söyledi:

"Müminlerin canları ve malları hususunda kendisinden emin olduğu kimsedir."(3)

Allah Resulü (s.a.v.) soru sorarak ilgi ve merak uyandırıyor, dinleyenleri motive ediyor, ondan sonra anlatacaklarını anlatıyor.

İnsan ilgisizce dinlediği şeyi öğrenmez, hele uzun zaman aklında hiç tutmaz. Onun için eğiticilerin sorular sorarak, dinleyenleri motive etmesi çok önemlidir.

4. ANLATACAKLARINI ZAMANA YAYDI, TEDRİÇ KANUNUNA RİAYET ETTİ

Kainatta tedricîlik kuralı vardır. Her şey zaman içinde olgunlaşır. Bir fidan zaman içinde büyür, ağaç olur, meyve verir.

Dış dünyadaki bu gelişmeler, insanın iç dünyası ve karakter oluşumu için de geçerlidir. Zihin ve ruh eğitiminde de zamana ihtiyacımız vardır.

Mesela İslam'ın ilk yıllarında namaz, sabah ve akşam olmak üzere iki vakit olarak emredildi. (4)

Cenab-ı Hak, Müslümanları buna alıştırdıktan ve ruhen onları hazırladıktan sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. (5)

İçki yasaklanırken de zamana yayma metodu kullanılmıştır. Önce içkinin zararının faydasından çok olduğu anlatılmış, sarhoşken namaz kılınmaması istenmiştir. Böylece namaz vakitlerinde içki içilmemesi emredilmiş, daha sonra da içki bütünüyle yasaklanmıştır.

5. ÖRNEKLER VEREREK ANLATTI

Örnekleme, en iyi eğitim metotlarından biridir. Hikâyeler ve örnekler, çocukların aklında daha iyi kalır. Bu sebeple Aziz Nebi (s.a.v.), mesela namazın önemini güzel bir örnekle anlatmıştır:

"Ne dersiniz, birinizin kapısı önünde bir akarsu olsa sahibi orada günde beş defa yıkansa kirinden bir şey bırakır mı?"

Orada bulunanlar: “Hayır, kir diye bir şey bırakmaz.” dediler.

Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), "Beş vakit namaz da işte böyledir. Onlarla Allah Teâlâ günahları siler” buyurdu.(6)

6. ÖĞRETMEK İÇİN HİKÂYELERDEN FAYDALANDI

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), geçmiş dönemlerde olan hadiseleri de hikaye etmiş ve bu suretle sahabe-i kirama ders vermiştir.

Ebû Hüreyre (r.a.) şu hadisi nakleder:

“Bir köpek, susuzluktan neredeyse ölecek durumda, bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyormuş. İsrailoğullarından bir fahişe onu görünce hemen mestini çıkarıp başörtüsüne bağlamış ve bununla su çekip hayvanı sulamış. Bu sebeple günahları affedilmiştir.” (Müslim, Tevbe 155/2245)

“Bir kadın, bağlayarak ölüme terk ettiği bir hayvan sebebiyle cehenneme girmiştir. Onu hapsettiğinde ne bir şey yedirmiş, ne su vermiş, ne de yerlerdeki haşerelerden yemesine izin vermiş.” (7)

Hikaye ederek anlatılan bilgi, akılda daha kolay kalır ve geç unutulur. Çocuklarımıza dinî hikayeleri okumalı, tarihî olayları anlatmalı ve anlatmak istediğimiz birçok konuyu hikaye yoluyla vermeyi tercih etmeliyiz.

7. ÇOCUKLARI CAMİYE VE İLİM MECLİSLERİNE GÖTÜRDÜ

Yaparak ve yaşayarak öğrenme, en etkili öğrenme biçimidir. İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar, ama yaptığını öğrenir...

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocukları sık sık camiye götürürdü. Orada gördüğü başka çocuklarla da ilgilenirdi. Küçük torunu Ümame'yi omzuna alır, camiye gelirdi. Camideki cemaate namaz kıldırır, Ümame orada beklerdi. (8)

Namaz vakitlerinin yanı sıra cuma ve bayram namazlarında dahi Hz. Hasan ve Hüseyin camiye gelir, Peygamberimizi (asv) arar bulurlardı. Allah Resulü (s.a.v.) onlara hoşgörülü davranırdı.

Kimi zaman da Peygamberimiz (s.a.v.) torunlarını bizzat camiye getirirdi.

İbn Abbas (r.a.), Peygamberimizle birlikte bayram namazına gittiğini, orada namaz kıldığını ve Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) okuduğu hutbeyi dinlediğini anlatır. (9)

Peygamberimizin (s.a.v.), Abdullah bin Ömer, Ebû Said el-Hudrî gibi çocukları zamanın okulu olan Suffa'ya götürdüğü ve onların eğitim almasını sağladığı bilinmektedir. Suffa çocuk eğitimine cevap vermeyince Medine'nin çeşitli mahallerinde hazırlık okulu diyebileceğimiz okullar yaptırdı.

8. ÇOCUKLARA SABIRLI OLMAYI ÖĞRETTİ

Hayatta hepimiz başarılı ve mutlu olmak isteriz. Ancak zaferler, sabır neticesi elde edilir. Çalışmadan başarıya ulaşmak mümkün değildir. Üstelik dünya, imtihan dünyasıdır, rahat ve mutluluk yeri değildir. İmtihan sırasında insan mutluluk aramaz, ancak sınavı kazanırsa sevinir.

Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak bize sabrı tavsiye eder ve sabır karşılığı cennete girileceğini müjdeler. “Sabırlarına karşılık cennet ve (giyecek olarak) ipek ihsan eder.” (İnsan, 76/12)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Sabreden zafere ulaşır.” buyurur.

9. ÇOCUKLARI İŞE ALIŞTIRDI

Çocukları hayata hazırlamalı, onlara para kazanabilecekleri bir meslek ve bir sanat öğretmeliyiz.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde aşağı yukarı on yaşlarında olan Hz. Enes'i yanına aldı. Onunla on yıl boyunca ilgilendi. Bu zaman içerisinde yapabileceği birtakım işleri ona gördürdü. Bunu yaparken de onu hiç azarlamadı. Hep güler yüzle işleri yapmasını sağladı. (10)

Peygamberimiz (s.a.v.) çocuklara göre iş verirdi. Onlara yapabilecekleri şeyler söyler, ağır işleri onlara yaptırmazdı. Hayber Kalesi'nin fethi sırasında yol boyunca Enes (r.a.), Peygamberimize yardımcı oldu. Yolda konakladıkları vakit ufak tefek işlerde Enes (r.a.), Peygamberimize yardım etti. (11)

Bu şekilde iş yapmayı öğrenen çocuklar, hem kendi becerilerini geliştirir, hem başkalarına yardım etmeye alışır. Çocuklara fırsat vermek, yeteneklerini geliştirmelerine imkan tanımak gerekir. Yetenekleri gelişmiş olarak hayata hazırlanan çocuklar, ileride kendi başlarına hayatlarını sürdürebilirler. Önemli olan, bu beceriyi kazanmalarıdır.

10. YUMUŞAK VE HOŞGÖRÜLÜ DAVRANDI

Çocuk terbiyesinin temeli sevgi, şefkat ve hoşgörüdür. Çocukların yanlış yapması gayet doğaldır. Büyükler bile hata yapmaktadır.

Peygamberimiz (s.a.v.) hiçbir çocuğu dövmediği gibi, dayak ve şiddeti hiçbir şekilde eğitim metodu olarak tavsiye etmemiştir.

Dayak ve şiddet, başarıyı artırmadığı gibi, aksine çocuğun şiddet uygulayan öğretmen, anne ve babadan uzaklaşmasına yol açmaktadır. Şiddet uygulayan eğitimci sevilmemekte ve çocuklar üzerindeki etkisi azalmaktadır. Öğrenciler, dayak atan öğretmenden nefret etmektedirler.

Eğitimci sevdirmek, nefret ettirmemek, kolaylaştırmak zorundadır. Peygamberimiz (s.a.v.), bize sevdirmeyi ve kolaylaştırmayı tavsiye etmektedir.

Camiyi Kirleten Bedeviye Hoşgörü

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

Bedevînin biri, Peygamberimiz (asv)'in mescidinin içinde küçük abdestini bozdu. Mescitte bulunanlar kızdılar, bağrıştılar, yerlerinden kalkıp adamın üzerine yürümeye başladılar. Nerdeyse adamı döveceklerdi... Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara şu emri verdi:

"Onu bırakın. İdrarını yaptığı yere bir kova su dökün ve temizleyin. Sizler kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak değil…"(12)

Hz. Aişe (r.a.), Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle dediğini nakleder:

“Şüphesiz ki Allah çok hoşgörülü ve yumuşaktır, her işte yumuşaklığı sever.”

11. ANLATTIKLARININ ZİHİNLERE YERLEŞMESİ İÇİN SÖZLERİNİ TEKRARLADI

Eğitimde önemli konuların altını çizmek ve tekrarlamak, önemli bir öğretim metodudur. Çocuk, tekrarlanan şeylerin önemli olduğunu sezer. Bilgileri zihne yerleştirmek için sıkça tekrar ederiz. Tekrar sayesinde bilgiler kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya aktarılır ve zihne iyice yerleşir.

Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) ashaba yeni bilgiler öğretirken üç defa tekrarlamış ve önemli hususların zihinlere yerleşmesi için çalışmıştır. Ayrıca dinleyicilerin anlama kapasitesine göre de zaman zaman tekrar yapmak gerekir. Bazı dinleyici, anlatılanı bir kere dinleyince anlar, bazıları için, tekrarlamak gerekir

Enes (r.a.) der ki: “Allah'ın Elçisi (s.a.v.) bir cümle söylediği zaman, anlaşılıncaya kadar onu bazen üç defa tekrarlardı. Bir topluluğa uğradığı zaman onlara selâm verirdi. Konuştuğu zaman ne az ne de çok konuşurdu. Konuşurken ara yere lüzumsuz kelime koyarak sözü uzatmaz, daha iyi konuşma külfetine girmekten hoşlanmazdı. (13)

12. İNSANLARIN ANLAYABİLECEĞİ ŞEKİLDE KONUŞTU

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), peygamberlerin konuşma tarzını şöyle anlatmıştır:

“Biz peygamberler, insanlara akıllarına göre konuşmakla emir olunduk.” (14)

Başka bir hadis-i şerifte şöyle bir tavsiyede bulunur:

“İnsanlara anlayabilecekleri şekilde konuşunuz.”

Hz. Ali (r.a.), “Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) çabuk konuşmazdı; her işitenin anlayacağı şekilde teker teker konuşurdu.” der. (Tirmizî, Menakıb 19/3642).

13. ÇOCUKLARA ÖNCELİK VERDİ

Zaman zaman Peygamberimizi (s.a.v.) ziyaret etmek isteyen gruplar çoğalır, kalabalıklaşırdı. Allah Resulü'ne (s.a.v.) ulaşmak ve onunla görüşmek için sıraya girmek gerekirdi. Böyle durumlarda Aziz Nebi (s.a.v.) çocuklara öncelik verirdi. Görüşmeyi düzenleyenlere şöyle emir verirdi:

“Çocuklar gelirse sakın onları bekletmeyin, hemen içeri alın!”(15)

Çocukluk döneminde hafıza, beyin, kişilik ve kimlik gelişimi hızlı cereyan etmektedir. Bu sürede çocuklarla ilgilenmek ve bu gelişime yardımcı olmak gerekir. Çocukların yetenekleri engellenmemeli, daha sen çocuksun, aklın ermez, otur, dinle gibi, pedagojik olmayan sözler ve davranışlarla çocukların zihinsel ve ruhî gelişimi durdurulmamalıdır.

Peygamberimiz (s.a.v.) çocuklarla ilgilendi, onları sevdi, onlara öncelik verdi ve onları geleceğe hazırladı. Çocuklarla ilgilenmek, onlara öncelik vermek, ruhî ve zihinsel gelişimlerine yardımcı olmak gerekir. İyi eğitimci, çocukları sınırlamak yerine onların gelişimine yardımcı olur.

14. İNSANI DEĞİL, DAVRANIŞI ELEŞTİRİRDİ

Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmişti; hep güzel sözler söyler, güzel işler yapardı. Çirkin ve kötü kelimelerin gönülleri çirkinleştirdiğini, bulandırdığını bilirdi. Bu sebeple ömrü boyunca dost veya düşman kimseye çirkin bir söz söylememiştir.

Allah Resulü (s.a.v.) kırıcı konuşmazdı. Kendisine kötü davranıldığı zaman bunu kişiselleştirmez, genelleme yapar ve düzeltirdi. Kendisine bir şikayet ulaşsa veya hatalı bir davranış görse yapanın yüzüne vurmazdı.

“İnsanlara ne oluyor, niçin şöyle söylerler veya böyle yaparlar!” diye konuşur, davranışın kötü olduğunu hissettirir, insanı kötülemez ve insana ağır gelecek söz söylemezdi. (16)

15. ÇOCUKLARA YALAN VAATLERDE BULUNMAYI YASAKLADI

Aldatılmak ve kandırılmak hiç kimsenin hoşuna gitmez. Peygamberimiz (s.a.v.), “Aldatan bizden değildir” buyurur. Peygamberimiz (s.a.v.), çocukların aldatılmasını istemez, onlara doğruyu söylerdi.

Medine'de bir caddede yürürken bir kadının çocuğunu çağırdığını, fakat çocuğun annesini dinlemediğini gördü. Kadın, çocuğun eve gelmesini temin etmek için, “Eğer gelirsen sana şunları alacağım, bunları alacağım.” diyordu.

Peygamberimiz (s.a.v.), kadına yaklaştı:

“Gerçekten çocuğa vaat ettiklerini alabilecek misin?”

"Hayır, alamam." dedi kadıncağız.

Efendimiz (s.a.v.), kadını uyardı:

“Bilesin ki bu, yalan olarak yazılır!”

16. ÇOCUKLARLA BİRLİKTE OYNADI

Efendimiz (s.a.v.), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile ilgilenir ve onlarla oyun oynardı. Bir gün melek torunlar, dedelerinden kendilerine deve almasını istediler. Efendimizin deve alacak imkanı yoktu. Kendisi eğildi ve onlara şöyle dedi: “Haydi binin! Bundan iyi deve mi olur?” (17)

Oyun, çocuğun en tabiî ihtiyacıdır. Oyun sayesinde çocuk, arkadaş edinmeyi, onlarla geçinmeyi öğrenir. Oyun oynarken birçok yeteneğini geliştirir. Kelime hazinesi zenginleşir. Birçok şeyi arkadaşlarından öğrenir, onlara öğrendiklerini öğretir.

17. ÇOCUKLARIN HAKKINA RİAYET ETTİ

Kur'an, adaletli olmayı emreder. Peygamberimiz (s.a.v.) insanlara adaletli davrandı. Çocukların hakkına riayet etti. Çocuktur, anlamaz, demedi.

Ashaptan Numan b. Beşir anlatıyor: Babam beni alıp Allah'ın Elçisi'ne (s.a.v.) getirdi ve şöyle dedi:

- "Ya Resulallah, ben bu oğluma bir bağışta bulundum. Bana ait bir köleyi ona verdim."
- "Bundan başka çocuğun var mı?"
- "Evet."
- "Hepsine buna bağışladığının bir benzerini bağışladın mı?"
- "Hayır."
- "O hâlde beni şahit tutma, çünkü ben haksızlığa şahitlik yapamam."

Sonra da şunu sordu:

- "Ya Beşir, çocukların hepsinin sana iyilikte bulunması, saygı göstermesi, eşit seviyede olmaları seni sevindirir mi?"
"Evet, sevindirir!"
- "O takdirde birine verip diğerini neden mahrum bırakıyorsun?"

Efendimiz, "Geri çevir" buyurdu. (18) Ayrıca Aziz Nebi (s.a.v.), Beşir'e: "Allah'tan korkunuz ve çocuklarınız arasında adalet ediniz." buyurdu. (19)

Böylece Peygamberimiz (s.a.v.), çocukları arasında adaletsiz davranan babayı uyardı ve onu evlatları arasında eşit davranması için ikna etti.

Hatta çocuklar arasında sevgiyi paylaşmada eşitliğe bile önem verdi.

Bir adam, Peygamberimizle (s.a.v.) beraber oturuyordu. Derken adamın küçük oğlu geldi, adam onu öptü ve kucağına oturttu. Sonra adamın küçük kızı geldi, onu da alarak yanına oturttu.

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) adamı uyardı: “Sen kız çocuğu ile oğlan arasında adaleti gözetmedin!” (20)

18. ÇOCUKLARA TEMİZLİĞİ ÖĞRETTİ

İslam dini, temizliğe önem verir. Peygamberimiz (s.a.v.), “Temizlik imandandır.” buyurur.

Bir başka hadislerinde ise “Temizlik, imanın yarısıdır” buyurur. (21) “Namazın anahtarı temizliktir.” (22)

Güzel şeyler çocuklara küçük yaşlarda öğretilirse, onlarda davranışa dönüşür ve alışkanlık hâline gelir. Bu sebeple Aziz Nebi (s.a.v.), çocuklara küçük yaşta temizliği öğretti ve alışkanlık hâline getirmelerini sağladı.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Sizden cumaya gelen yıkansın.” buyurmuş, büyüklere de yıkanmayı tavsiye etmiştir. Tırnak kesmeyi, koltuk altı ve etek kıllarını temizlemeyi tavsiye etmiştir. Çocuklarının saçlarını tıraş etmiş ve tıraş etmeyi tavsiye buyurmuştur.

Ağız ve diş temizliğine önem vermiş ve şöyle demiştir: “Misvak kullanın; çünkü o, ağzı temizler, Âlemlerin Rabbi'nin rızasını kazandırır. Cebrail her gelişinde bana misvak kullanmayı tavsiye etti, o kadar ki bana ümmetime farz kılınacak diye korktum!” (23)

19. ÖĞRETTİKLERİNİ YAZDIRDI

Hz. Peygamber (s.a.v.), öğrettiklerini yazdırdı. Hem nazil olan Kur'an ayetlerini yazdırdı -ki on beş tane vahiy katibi vardı- hem de söylediği hadislerin yazılmasını teşvik etti.

Abdullah bin Amr b. El-As, konuyla ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:

Resulullah'tan (s.a.v.) duyduğum her şeyi ezberlemek için yazıyordum. Kureyş, beni bundan menetti. Resulullah (s.a.v.), kızgınlık ve sükûnet hâlinde konuşan birisi. Sen ondan işittiğin her şeyi yazıyor musun, dediler. Bunun üzerine yazmayı bıraktım. Daha sonra durumu Resulullah'a (s.a.v.) arz ettim. Eliyle ağzını işaret ederek şöyle buyurdu:

"Yaz, nefsim kudret elinde olan Allah'a ant olsun ki buradan haktan başka bir şey çıkmaz." (24)

Yazarak öğrenme, en iyi öğrenme şekillerinden biridir. Yazarken hem konuya dikkat toplanır, hem de daha sonra tekrarlanmak istenince elde metin bulunur.

20. YABANCI DİL ÖĞRENMEYİ TAVSİYE ETTİ

Beyin, karşılaştırarak öğrenir. Bir dili bilen, ikinci dili daha kolay öğrenir. Yabancı dil bilmek insanlar arası iletişimi kolaylaştırır. Yabancılarla anlaşmamızı, onlara kendi din, dil ve kültürümüzü anlatmamızı kolaylaştırır. Onlardan yeni şeyler öğrenmemizi sağlar. Peygamberimiz (s.a.v.) tebliğ yapmak için yabancı dili kullanmıştır.

Şefkat Peygamberi (s.a.v.) bir gün Zeyd b. Sabit'e (r.a.), Yahudilere güvenmediğini, yazışmalar için onların dilini öğrenmeyi tavsiye etti. O da kısa sürede İbranice öğrendi ve yazışmalarda Peygamberimizin (s.a.v.) hizmetinde bulundu. (25)

21. ŞEKİL ÇİZEREK, BENZETMELER YAPARAK VE BEDEN DİLİYLE ANLATTI

Şekil ve resimlerle anlatılan bilgiler akılda daha iyi kalır. Sağ beyin yarım küresi, resim ve şekilleri fotografik hafızaya kaydeder ve kolay kolay unutmaz. Bu sebeple resim ve şekillerle, göstererek anlatmak, konuların daha iyi anlaşılmasını ve öğrenilmesini sağlar.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Cabir ile birlikte otururken toprağa şekil çizerek ona Allah'ın ve şeytanın yolunu anlattı. Cabir (r.a.), olayı şöyle anlatır:

Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yanında otururken önüne bir çizgi çizdi ve "İşte böyle; bu, Yüce Allah'ın yoludur." buyurdu. Sonra bu çizginin sağına iki çizgi, soluna iki çizgi çizdi ve "Bunlar da şeytanın yollarıdır." buyurdu. Ardından elini ortadaki çizginin üzerine koydu ve şu ayeti okudu:

"Dosdoğru yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara sapmayın. Allah, size bunları, sakınasınız diye tavsiye etmektedir." (Enam, 6/153)

22. ANLATTIKLARINI UYGULADI, YAŞAYARAK ÖĞRETTİ

En verimli öğretme metotlarından biri de “uygulamalı anlatım”dır. Yaparak ve yaşayarak öğrenileni insan kolay kolay unutmaz. Uygulamalı eğitim, en verimli öğretme biçimidir.

Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), koyun yüzen bir delikanlıya rastladı. Ona:

- "Bak, sana öğreteyim." dedi. Elini deri ile et arasına sokup koltuk altına kadar vardırdı. Sonra da şöyle dedi:

– "Delikanlı, işte böyle yüz!" (26)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), abdestin nasıl alınacağını soran bir kimseye, bizzat abdest alarak gösterdi. Hatta bazı rivayetler, bunu üç defa yaptığını nakleder.(27)

Yaparak öğretme, hem göze hem de kulağa hitap eder; bu sebeple, öğretilenin akılda kalıcı olmasını sağlar. Hz. Peygamber (s.a.v.), bu metodu sıkça kullanmıştır.

DİPNOTLAR:
1. Hafıza Gücünüzü Keşfedin, s. 191.
2. Peygamberimizin Hayatı, c. 2, s. 103.
3. Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metotları, s. 81.
4. Hud, 114; Taha, 12.
5. Bakara 238; Kurtûbî, el-Camiü'l-Ahkami'l-Kur'an, 3. cilt, s. 210.
6. Buharî, Mevakit, 6; Tirmizî, Edep, 80.
7. Müslim, Birr, 151/2242.
8. Buharî, Salât, 156.
9. Buharî, İdeyn, 16; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 122.
10. Buharî, Nikah, 17; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 129.
11. Buharî, Cihat, 74; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 130.
12. Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi, 1/165; Müslim, Taharet, 100; Buharî, Vudü 58.
13. İslam'da Aile Eğitimi, s. 482-483.
14. İslam'da Aile Eğitimi, s. 482-483.
15. Model İnsan Peygamber, s. 30.
16. Ebû Davud, Edep, 6; Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, s. 277.
17. Model İnsan Peygamber, s. 50.
18. Buharî, Hibe 2/11, Şehâdât 9; Müslim, Hibât 9/1623.
19. Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi, 8/1133; Müslim, Hibat, 18.
20. Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Terbiyesi, s. 333.
21. Müslim, Taharet, 3.
22. Tirmizî, Taharet, 3.
23 İbn Mâce, Taharet, 7.
24. Ebû Davud, İlim 3/3646.
25. A.g.e., s. 166.
26. Davud, Taharet, 73; İbn Mâce, Zabaih, 6.
27. İbn Mâce, Taharet, 48.

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum