Kadir AYTAR
Düşünüyorum o halde var mıyım?
Dekart, boyundan büyük oldukça da kart bir laf etmiş. Neresinden tutacağımı bilemedim.
Peki düşünemeyenler yok mudur sizce de?
Mesela; taşlar, ağaçlar, sular, akarsular, nehirler, okyanuslar, dağlar, küreler, galaksiler yoklar mı?
Bunların hepsini yokluğa mı atacağız?
Her şey insan için.
Bu düşünemeyen, cansız fakat çok süper donanımlarla hizmet gören varlıkların, düşünen insana hizmet için çırpındıkları ortada.
İnsanlık bugüne kadar bunların değerini bilmiş ve takdir etmiş mi?
Bana göre hayır.
Çünkü doğa ile savaş, doğaya üstün gelme, hayat mücadelesi gibi saçmalıklarla oyalanagelmiş. Hâlâ da oyalanmaya deva ediyor.
İnsanlar, tabiattan aldığı malzemeleri kullanıyor, işliyor ve ihtiyaçlarını karşılıyor. Buna da hayat mücadelesi, doğaya üstün gelme adını koyuyor.
Bu nasıl düşünmek?
Mesela; üzerine severek giydiğin güzel bir elbise gibi, güneşin ışığını, gecenin karanlığını sevdin mi hiç?
Midene gömdüğün leziz yiyeceklerle keyiflendiğin gibi, kabre girecek olmaktan keyif aldın mı hiç?
Mide de bir kabir. Yiyecekleri insaniyet mertebesine çıkaran dağıtım merkezi.
Kabir de insanı meleklerden daha üstün hâle çıkartan bir mideden başka bir şey değildir.
Cennet yukarıda, yükselenler yukarıya çıkar.
Cehennem aşağıda, alçalanlar aşağıya düşer.
Mide de besinleri yukarıya, posayı da aşağıya atar.
Vay aşağıya atılanların, cehennemin esfel-i sâfilinine düşenlerin hâline!
Düşünmek varlığını tesbit etmek için değildir.
Düşünmek hakikati aramak içindir.
Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Beni buraya kim gönderdi? Benden ne istiyor? Görevim nedir? Sorularına cevap bulmak içindir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.