Efendimiz (SAV) iftarda neye dikkat ederdi?

Efendimiz (SAV) iftarda neye dikkat ederdi?

Peygamberimiz Peygamberimiz orucu açarken neye dikkat ederdi? Orucu neyle açardı?

Mehmet Paksu'nun yazısı

Peygamberimiz Peygamberimiz orucu açarken neye dikkat ederdi? Orucu neyle açardı? Önce ne yerdi ve hangi gıdaya dikkat çekerdi? Sünnette bu noktalar neden önem taşıyor? (SAV) orucu açarken neye dikkat ederdi?

Peygamberimizin Ramazan günlerinde iftar saati, orucu açma vakti önemliydi. Saatin ve takvimin olmadığı o zaman şartlarında Peygamberimiz iftar saati güneş göre tespit ediyordu.

Hz. Ömer’in anlattığına göre, Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem bu konuda şöyle buyuruyordu:
“Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır.”

Asıl olarak güneş batınca iftar vakti girer. Oruç açılır. Ertesi günkü oruca niyet edilir. Ama bugün takvim hesabına göre hareket ediliyor, takvime bakılarak akşam ezanı okunuyor ve iftar vakti girmiş oluyor.

Zaten takvimdeki hesaplama da güneşe göre yapılıyor. Gerek sahur vakti, gerekse iftar saati güneşin konumuna, durumuna ve doğmasına ve batmasına göre belirleniyor. Bu hadis-i şerif de açıkça iftar vaktini bildiriyor.

Peygamberimiz orucu açarken neye dikkat ederdi, orucu neyle açardı, önce ne yerdi, hangi gıdaya dikkat çekerdi. Sünnette bu noktalar da önem taşıyor.
Selman bin Âmir’in rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellemin bu konuda uygulaması şöyleydi:
“Sizden biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın. Çünkü hurmada bereket vardır. Eğer hurma bulamazsa, su ile açsın. Zira su temizleyicidir.”

Hadiste de ifade edildiği gibi Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem orucunu hurma ile açardı. Hurma bulunmazsa su içerdi.

Başka bir rivayetten öğrendiğimize göre, Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem, namaza durmadan önce taze hurma ile, o da olmazsa birkaç yudum su içerek orucunu açardı.

Oruç açarken hurma ile suyun tercihinde pek çok hikmetler vardır. Hurma, meyve oluşuyla birlikte aynı zamanda bir katıktır.
Bunun için ilk olarak hurma ile karşılaşan mide onunla bir süre gıda ihtiyacını giderir. Hurmanın bağırsakları çalıştırmasında, harekete getirmesinde de rolü vardır.

Su ile maddî-manevî temizliği sağlar. Susuzluğunu giderir, mideyi ferahlatır, rahatlatır.
Hurma ve suyun faydaları sadece bunlardan ibaret değildir. Daha bilmediğimiz birçok faydaları ve hikmetleri vardır.

Peygamberimizin bizzat uygulamasını da farklı bir rivayette Hz. Enes radiyallâhü anh anlatıyor:“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem akşam namazını kılmazdan önce birkaç tane taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Kuru hurma bulamazsa da bir kaç yudum su yudumlardı.”

Her yerde her zaman hurma bulunmayabilir, belki su da olmayabilir. Çünkü dünyanın her tarafında oruç tutan insanlar olabileceği gibi, her ülkenin ve bölgenin de kendine göre şartları vardır. Bunun için orucu başka bir yolla açmak da sünnette yer almaktadır.

Bu konuyu da Peygamberimiz açıklıyor:
“Peygamber Sallallâhü Aleyhi Vesellem üç hurma ile veya ateş dokunmamış bir şeyle iftar etmeyi severdi.”

Orucu rahat tutmanın dört yolu
Deylemî’nin Enes bin Mâlik Radıyallâhü Anhtan rivayet ettiği bir hadiste ise Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem orucu rahat yolunu tavsiye ederek şöyle buyuruyor:

“Dört şey yapan kişi orucu gayet rahat tutar: İftarı su ile açması, sahuru terk etmemesi, öğle istirahatını terk etmemesi, güzel koku kullanması.”

İftarı acele etmeli?
Sehl bin Sa’d Radıyallâhü Anh anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayır üzere devam ederler.”

Ayrıca İmam Mâlik de Abdulkerim bin Ebi’l-Muharik’in şöyle söylediğini işitmiştir:
“Peygamberlik amellerinden biri de iftarda acele edilmesi, sahurun da geciktirilmesidir.”

Vakit girince Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem iftarını hiç geciktirmez, hemen orucunu açardı.

“Kullarımın içinde en çok sevdiklerim iftarlarını çabuk yapanlardır” kudsî hadisini hatırlatırdı.
Bir hadiste de “Ezanı işittiğiniz zaman bir elinizde su dolu bardak bulunsa, içip orucunuzu açmadan yere koymayın” buyurmuşlardır.

Bu ifadeler, Ramazan’da akşam ezanı okunur okunmaz iftar yapılmasını, orucun açılmasını tavsiye etmektedir.

Peygamberimiz iftarda nasıl dua ederdi?

Muaz bin Zühre Radıyallâhü Anh anlatıyor:
“Bana ulaştı ki, Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:
“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü.” (Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum.)”
İbni Ömer de Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellemin orucunu açınca şöyle şu duayı yaptığını naklediyor:
“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti.”
“Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına “Elhamdülillah” kelimesini ilave etti.”
Abdullah bin Ömer’in kendisi de ayrıca iftarda şöyle bir dua ederdi:
“Allah’ım, bütün kâinatı kaplayan rahmetinin hakkı için beni affet, günahlarımı bağışla.”

İftar vermenin sevabı
Zeyd bin Halid el-Cüheni Radıyallâhü Anh rivayet ediyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kim bir Müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.”

Ramazan ayının girmesiyle iftar ziyafetleri, iftar davetleri daha da artar. Dostlarımızı, yakınlarımızı iftara davet ettiğimiz gibi, bizde onların davetine gideriz, birlikte iftar ederiz. Bu güzel âdet, hem insanların birbirlerine yaklaşmalarını sağlar, hem de yardımlaşma ve cömertlik duygularını canlandırır.

Ancak davet deyince, hemen akla sofranın çeşitli ve mükellef olması gelir. Bu yanlış düşünceye kapılarak dostlarımızı davet edeceğimiz zaman imkânlarımızı zorladığımız, bütçemizi aşan masraflara girdiğimiz oluyor.

Mali durumu iyi olanlar için bu mümkündür, ancak olmayanlar için aynı husus uygun olmaz. Çünkü böyle bir hazırlık her zaman devam etmeyeceği gibi, farz olan dost ve akraba ziyaretlerine engel teşkil eder.

Hadis-i şerif oruçluya yemek yedirmeyi teşvik ederken, başka bir hadisten (kitabın başındaki birinci hadis) öğrendiğimize göre Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem bir yudum su, bir içim süt veya bir tek hurma ile de olsa iftar verilebileceğini ifade ediyor.

Böylece israfa, bol harcamaya gitmeden, pekala, iftar verilebilir. İnsanın imkanı ne kadarını kaldırabiliyorsa, ona göre bir hazırlık yapar, ikram eder. Hadiste Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem bunun en alt sınırını bildirerek az bir şey ikram etmekle de aynı sevabın elde edilebileceğini işaret buyuruyor.

Bundan dolayı, “İftar sofrasını hazırlamaya imkanım yok” diyerek dost ve akraba ziyaretlerini, Ramazan içinde iftar verip manevî mükafatını elde etmeyi ihmal etmediğimiz zaman, çok şeyler kazandığımız gibi, güzel bir sünneti de işlemiş oluruz.
Bir kardeşimizin iftar davetine gidip yiyip içtikten sonra ona dua etmek de bir sünnettir.
Nitekim Abdullah İbni Zübeyr Radıyallâhü Anhın anlattığına göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem, Sa’d İbni Muaz’ın Radıyallâhü Anhın evinde iftar yapmış ve onlara şöyle dua etmişti:
“Eftara indekümü’s-sâimûne ve ekele taâmekümü’l-ebrâru ve sallet aleykümü’l-melâike. (Yanınızda hep oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua ve istiğfarda bulunsun.)”

Ramazan’da iftar verene meleklerin duasıEbu’ş-Şeyh, İbni Hıbban’ın bir rivayetinde Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”
Ravi der ki:
“Ya Resulallah! Oruçluyu iftar ettirecek bir şeyi yoksa ne yapacak? Bana bildir” dediğimde:
“Bir avuç yiyecek de yeterlidir” buyurdu.
Ben, “Bir lokma ekmek de bulamazsa?” deyince:
“Birazcık su ile karıştırılmış süt ikram eder” buyurdu.
Ben, “Yanında o da yoksa?” deyince:
“Bir içim su” buyurdu.
Ramazan ayı girince meleklerin oruç tutanlara dua ettiklerini Sünen-i Deylemî de yer aldığına göre Hz. Ali Radıyallâhü Anh şu hadisi rivayet eder:
“Ramazan ayı girdiğinde Yüce Allah, Arş’ın taşıyıcısı olan meleklere şu emri verir:
“Haydi kendi tesbihlerinizi bırakın artık, Muhammed ümmeti için istiğfarda bulunun!”
(Hadislerin kaynağı için “Peygamberin (Aleyhissalatü Vesselamın) Ramazanı” kitabımıza bakılabilir.)

moralhaber