Himmet UÇ
Eflani mevlidi
Sungur Abi Eflani bölgesinden nur kervanına katılmış, Eflani de 1995 yılından beri Eflani mevlidi yapılmakta ve Sungud Ağabey ve bölgenin nur talebeleri yad edilmektedir.Eflani Mevlidi saat on biri on geçe başladı, Çalışlar camiinde , Üstadın varislerinden Mehmet Fırıncı Abi var, bunun yanında Üstad’ın büyük talebelerinin biyografı İhsan Atasoy geldiler. Açılış Yasin suresini okunarak başladı. Okuyan şahıs Hafız İbrahim isimli. Selis ve hızlı bir edayla okudu Yasin-i Şerifi.
Mekke devrinin ortalarında inmiş olup 83 ayettir. İsmini Kur’an-ı Kerim’in en kısa ayeti olan ilk ayetinden almıştır. Sure Kur’an ‘ın dört esas maksadından üçü olan tevhid ahiret ve risaleti ayrıntılı olarak ele alır. Bediüzzaman da İşarat ül İcaz isimli eserinin başında Kur’an ‘ın dört büyük maksadını dramatik bir olayla anlatır. Bunlar tevhid ve ahiret, nübüvvet ibadet ve adalettir. Burada Yasin’i Şerif Bediüzzaman’ın en büyük iddialarının mahşeridir.
Şöyle ki Allah’ın gökyüzündeki tezahür eden kudreti , Güneş ve Ay’ın hikmetleri , gece ve gündüzün oluşturulması , bitkiler ve hayvanlar aleminde insanın yaratılışında tezahür eden deliller hatırlanarak bütün bunların tek olan yaratıcıyı gösterdiğini zihinlere yerleştirir. Ölmüş yer yüzünün her sene bahar mevsiminde dirilmesi , insanın bir damla sudan yaratılması , ölülerin diriltilmesini delil olarak anlatır.İnsanlık tarihinde risaletin öteden beri mevcut olup Hz Muhammed ASM ile devam ettiği , mahiyet olarak beşerden farkı olmayan elçilerin sadece ilahi mesajı tebliğ ile görevli oldukları , onların bu ağır vazifelerinden ötürü insanlardan hiçbir karşılık beklemezler.
Sure bu gerçekleri çok özlü , etkili ve düşündürücü bir üslubla anlatır.Hz Peygamber “Yasin Kur’an’ın kalbidir “ buyurmuştur. Gerçekten bu sure kirlenen ruhlara ve canlara temizlenmiş kanla sürekli hayat bahşeden çarpıp duran bir manevi kalp durumundadır. Hz Peygamber ASM ölmek üzere olanların yanında Yasin suresi okuyun” buyurmakta onun ölümcül durumda olanlara bile bir hayatiyet vereceğini belirtmiştir. Ahirete giderken bu ayetleri dinlemek çok önemlidir, ona yardım eder, hakikatleri ihtar eder. Bazı alimler ölülerin bile ondan faydalanacaklarını kabrin başında okunmasının Hadiste yeri olduğunu kabul etmişlerdir.
Ailenin üyeleri Sungur Ağabeyin oğulları mevlidin manevi sahibi olmak nedeniyle hepsi hazırdılar, Fırıncı Abi’in mevlid mahalline gelinceye kadar onu Sungur Ağabey’in oğlu teşyi ettiler. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelmiş olan muhibbanı nur muhibbanı Bediüzzaman ve sungur Abi muhibbanları özellikle vakfılar külliyetli olarak mevlitte idiler.
Ders olarak Haşir ile ilgili Meyve risalesinden yedinci mesele okunmaya başladı. Bu risale mahpuslar için yazıldığından dil olarak en sade bir dil kullanılmış. Burada mümkün mertebe terkipli lisanın yerini sade bir dil ihtiyar edimiş. Bediüzzaman eserlerinde ahireti anlatırken farklı üslublar kullanmış. Bu yedinci mesele Haşir ile ilgili bahislerin bir hülasası durumunda, bunun yanında onlardan farklı yönler de taşıyor. Haşir risalesinden sonra kaleme alınmış olan bu eser, Denizli Hapishanesinde yazılmış. Hapishane çilelerinin büyük bir meyvesidir. Bediüzzaman burada da esmalar , ona dayanan gözlemler ve gözlemlerden sonra gözlemlerin meydana getirdiği tesiri yorumlarla Allah’a bağlar. O zaten gözleme ve müşahadeye, özellikle tabiat gözlemlerine dayanmayan yorumlar yapmamış.
Ali İhsan Ağabey arada bir açılış konuşması yaptı.”Dünyadan misafirlerimiz var” dedi , Sungur abi, yaşarken “ benden sonra devam eder misiniz “diye sormuş herkes Abi tabii devam edeceğiz diye kardeşler tarziye tarzı tavrını ortaya koyarlar. Sungur Abi’nin kardeşleri buradalar. Sungur Abi zamanındaki tarzı ile burada mevlid icra ediliyor. Dünyanın muhtelif yerlerinden insanlar gelmişler onlar Sungur Abi’nin koşturması ve gayreti ille nurlarla buluşmuşlar.
İhsan Atasoy Kur’an okumaya başladı. “ Allah göklerin ve yerin nurudur,Onun nurunun misali tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Lamba bir sırça cam içinde o sırca da sanki parlayan incimsi bir yıldız. Bu lamba ne yalnız doğuya ne de yalnız batıya mensub olmayan , kutlu , çok bereketli bir ağaç ki nerdeyse ateş değmeden de ışık verir.Işığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseye nurunu iletir, gerçeği anlamaları için insanlara temsiller getirir, Allah her şeyi bilir. “ Nur Suresi 35 sonrasi )
Fırıncı Abi ,Sungur abi ile ilgili hatıra anlattı. Mevlide gelen kardeşlere hoş geldin dedi. Bediüzzaman’a “Sen bize Sungur’u verdin binlerce gencin kurtulmasına neden oldu,” Fuat Abi Üstad’a demiş. Ahmet Fırıncı Abi ,Fuat Abi’yi görmediğinden üzülür onu görmek için kabrine gider ve ona tarziye verir. Sungur Abi üstada gittiğinde onun yanındadır bir keresinde . Fırıncı Ağabey’e Üstad” Sungur, Zübeyr ve Ceylan benim evladımdır, onlar benim namıma istişare edeceğiniz zatlardır, bunu muhtelif zamanlarda söylemiştir. Nur hizmetine ait ne gerekirse onlarla istişare edebilirsiniz.Zübeyr abi ile neşriyat konusunda önderlik eder. Metin tashihlerinde illa Sungur Abi’yi beklermiş. hatta matbaadan kurşun dökümü gözden geçirir Isparta köylerinden orjinalleri bulur ve karşılaştırırlar Zübeyr abi sungur abi gelmeden olmaz, onun gelmesini beklerler.
Fırıncı Abi ona ,”Sungur Abi bu kadar gezmeye nasıl dayanıyorsun,” diye sorar, o da Üstadın sözünü nakleder “ Sungur dikkat hayatım hayatında devam edecek “ der. Yani o Üstad’ın mirasına sadakattan böyle koşmaktadır. 1954 de kendisi ile tanışmıştır onun iltifatlarına mazhar olmuştur istanbul’a geldiğinde devamlı Ayet ül kübrayı okur, onun hidayesine neden olan bu eser onun önemli bir hatırasıdır. Onun hatıralarını Risalei Nuru okumak için okumak hatta ezberlemek gerekir der. “Bir zaman Sungur Anadolu’yu belde belde gezecek koministlerin dinsizlerin iddialarını çürütecek “demiş Üstad.
Hasan Abi , Üstad’ı ziyaret ettim askerlik sıralarında , Ahmet Feyzi” ona git bu zatı ziyaret et “der, elini öper ve duasını alır ondan da dua ister, Üstad’ da onlardan dua ister. Risale i nurun her suale cevap olduğunu tefakkür ederek okunması gerektiğini söyler ona Üstad.
Muhammed Nur ,Sungur Ağabey’in oğlu gelenlere hoş amedi eder, onun hatırasına bir kitap bastırdıklarını ve sonra dağıtacaklarına anlatır. Bir hatıra anlatır. Muhammed Nur basılan kitabın önsöz yerine olan kısmını okudu.
Süleyman Çelebi’nin meşhur mevlidinden makamla bazı kısımlar okundu.
Allah adın zikredelim evvele
Vacip oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ona
Her işi asan ide Allah ana
Ey azizzel işte başlarız söze
Bir vasiyet kılarız size
O vasiyet her kim tuta
Mis gibi kokusu canlarda tüte
Hak taala Rahmet eyleye ana
Kim beni bir dua ile ana
Fatiha ihsan eden ben Süleyman kuluna
Bir ilahi İhsan Atasoy okudu,
Alemlere rahmet olan
Ahmet Muhammed Mustafa
Ahmet Muhammet Mustafa
Olsun sana canım feda
Haktan bize devlet olan
Ahmet Muhammed Mustafa
Olsun sana canım feda
İlahiden sonra Peygamber şerefine ve hürmetine Fatiha .
Ahzab suresinden 40ıncı ayetten sonra okundu. “ Muhammet içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lakin Allah’ın Resulü ve peygamberlerinin sonuncusudur.Allah her şeyi hakkıyla bilir.Ey iman edenler Allah’ı çok zikredin , O’nu sık sık anın , sabah akşam onu takdis ve tenzih edin. Odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için feyiz ve rahmet verir, melaikesi de sizler için dua ederler. O müminlere gerçekten pek merhametlidir.Allah’a kavuşacakları gün selam iltifatı ile karşılaşırlar. O onlara pek değerli ve cömertce bir mükafat hazırlamıştır. Ey şanlı Peygamber biz seni insanlar hakkında şahit , müjdeci , uyarıcı Allah’ın izni ile onun yoluna davet eden bir peygamber ve aydınlatan bir lamda olarak gönderdik.
Mısır’dan bir vakıf , orada nurların dokuzuncu baskısı yapıldığını söyledi ihvan i Müslimin kitapları iştiyakla okurlar. İsrailli bir yetkili Mısır’da ihtilal yaptıklarını söylüyor, hedefte Türkiye olduğu söyledi Muhammed Nur. Abdullah ve Hüsnü Abi’nin selamları iletildi. Arjantin de İspanyolca eserler basılmış, oradaki hizmetleri anlattı bir vakıf kardeş. Orada üç kere kitap fuarı yapılmış, Güney yarım kürenin hizmetlerini anlattı. Orada inanma ile inanmama arasında kararsız nesil üzerinde nurların tesiri oluyormuş. Müslüman olanlar oluyor. Azerbeycandan bir vakıf selamlar getirdi , hizmetleri anlattı. Seksen vakıf gelmiş şimdi Türkiye’ye hizmetin cereyan ediş tarzı hakkında bilgilenmek için. Bunlar bütün Sovyet ülkelerinde ve Türk dünyasında vakıf olan kişiler. Bir vakıf Ukrayna ve Kırım’dan haberler getirdi . İman ve Küfür Muvazeneleri de tercüme olmuş yakında ortaya çıkacakmış. Kiev’ den vakıf kardeşler gelmişler, çok güzel hizmetler var, okuma programına katılacak Rus nurcu kardeşler. kardeyler var. Orakçıoğlu Ağabey Elazığdan oranın hizmetlerinden bahsetti. Barla Lahikasının başından Hulusi Abi ile Üstadın münasebetinden bahsetti. “Üstadın bütün mirasının Nurlar olduğunu ifade ettiler” Bediüzzaman’dan yüzbaşılıktan binbaşılığa geçmesi konusunda Üstadın kanaatini ister o da onu tatyib eder , maksadını nurlar için çalıştıran bir insanın böyle bir isteğini yerinde bulur.
Mevlid, hatim duası ve Mevlid’in duası ile sonar erdi. “Bütün övgüler, alemlerin Rabbi Allah’a salat ü selam , Peygamberimiz Hz Muhammet ile Ali Ashabı selat ve selam olsun . Ey yüce Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman yoluna girmiş mümin kardeşlerimizi affet. İman ehline karşı kalbimizde kin bırakma . Sen gerçekten sınırsız merhamet ve ihsan sahibisin. Rabbena sana dayanıp güvendik, sana yöneldik, dönüşümüz de sana olacaktır, Rabbena bizi kafirlerin fitnelerine hedef eyleme , bağışla bizi. Sen üstün kudret ve hikmet sahibisin nurumuzu daha da artır. Sen her şeye kadirsin. “
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.