Eğer Allah’ı seviyorsanız, o halde bana tâbi olun
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Âl-i İmrân Sûresi 29-32. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
29-De ki: “Sînelerinizde olanı gizleseniz de onu açıklasanız da, Allah onu bilir. Göklerde olanı da yerde bulunanı da bilir.” Ve Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
30-Herkes, yaptığı her iyiliği ve yaptığı her kötülüğü hazır olarak bulacağı gün arzu eder ki, keşke onunla (o kötü amelleri ile) kendisi arasında uzak bir mesâfe olsa!(1) Allah ise, sizi kendisin(e karşı gelmek)den sakındırır! Ve Allah, kullar(ın)a karşı çok şefkatli olandır.
31-(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi‘ olun ki, Allah (da) sizi sevsin ve günahlarınızı size bağışlasın!”(2) Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
32-De ki: “Allah’a ve peygambere itâat edin!” Buna rağmen yüz çevirirlerse, hiç şübhesiz Allah, kâfirleri sevmez.
(1)“Şu mevcûdâtın (varlıkların) Mâliki (sâhibi), mülkünde cereyân eden herşeyin inzıbâtına (kaydedilmesine) büyük bir ihtimâmı var. Hem hâkimiyet-i vazîfesinde nihâyet derecede dikkat eder. Hem rubûbiyet-i saltanatında (kâinattaki terbiye ve idâresinde) gāyet ihtimâmı gözetir. O derece ki, en küçük bir hâdiseyi, en ufak bir hizmeti yazar, yazdırır. Mülkünde cereyân eden herşeyin sûretini müteaddid (pek çok) şeylerde hıfz eder (muhâfaza eder). Şu hafîzıyet (muhâfaza edicilik) işâret eder ki, ehemmiyetli bir muhâsebe-i a‘mâl defteri (amellerin hesab defteri) açılacak ve bilhassa mâhiyetçe en büyük, en mükerrem, en müşerref bir mahlûk olan insanın büyük olan amelleri, mühim olan fiilleri, mühim bir hesab ve mîzâna (tartıya) girecek, sahîfe-i amelleri neşredilecek (amel defterleri açılacak).” (Zülfikār, 10. Söz, 30)
(2)“*قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ [De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi‘ olun ki, Allah (da) sizi sevsin’] âyet-i azîmesi ittibâ‘-ı sünnet (sünnete tâbi‘ olmak) ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat‘î bir sûrette i‘lân ediyor. (...) Şu âyet-i kerîme der ki: ‘Eğer Allah’a muhabbetiniz (sevginiz) varsa, Habîbullâh’a ittibâ‘ edilecek. Eğer ittibâ‘ edilmezse netîce veriyor ki, Allah’a muhabbetiniz yoktur. Eğer muhabbetullah (Allah sevgisi) varsa, netîce verir ki, Habîbullâh’ın sünnet-i seniyesine ittibâı intâc eder.’ Evet Cenâb-ı Hakk’a îmân eden, elbette O’na itâat edecek ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakīmi (istikāmetli olanı) ve en kısası, bilâ-şübhe (şübhesiz) Habîbullâh’ın gösterdiği ve ta‘kīb ettiği yoldur.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 53-54)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.