Ehl-i azap ise elemkârâne, ehl-i saadet ise hayretkârâne

Ehl-i azap ise elemkârâne, ehl-i saadet ise hayretkârâne

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

ON BEŞİNCİ MEKTUP
...

Beşinci Sualinizin Meâli: Kıyametin hâdisâtından ervâh-ı bâkiye müteessir olacaklar mı?

Elcevap: Derecatlarına göre müteessir olacaklar. Melâikelerin tecelliyât-ı kahriyede kendilerine göre müteessir oldukları gibi müteessir olurlar. Nasıl ki bir insan, sıcak bir yerde iken, hariçte kar ve tipi içinde titreyenleri görse, akıl ve vicdan itibarıyla müteessir olur.

Öyle de, zîşuur olan ervâh-ı bâkiye, kâinatla alâkadar oldukları için, kâinatın hâdisât-ı azîmesinden, derecelerine göre müteessir olmalarını; ehl-i azap ise elemkârâne, ehl-i saadet ise hayretkârâne, istiğrabkârâne, belki bir cihette istibşarkârâne teessüratları bulunmasını, işârât-ı Kur'âniye gösteriyor.

Zira, Kur'ân-ı Hakîm, her zaman kıyametin acaibini tehdit suretinde zikrediyor, "Göreceksiniz" diyor. Halbuki, cism-i insanî ile onu görenler, kıyamete yetişenlerdir. Demek, kabirde cesetleri çürüyen ervahların da o tehdid-i Kur'âniyeden hisseleri var.

Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat