Ömer ÇELEBİ
El insaf yahu!
Günlerdir konuşuluyor.
Bediüzzaman Said-i Nursi peygamber soyundan mıdır, değil midir?
Başka bir deyişle “seyyid” midir, “şerif” midir?
Evet, malumunuz Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, hummalı bir çalışmanın ardından, Bediüzzaman’ın nesebinin peygamber efendimize dayandığını belgelerle açıklayacak bir basın toplantısı yaptı.
Biz de basın toplantısına iştirak ettik. İster takdir edin, ister tenkit edin, Ahmet Akgündüz, yıllarını Risale-i Nurlar’a adamış, çizgisini hep Bediüzzaman’la paralel hale getirmiş, değerli bir ilim adamı, akademisyen…
Onun Risale-i Nurlara olan vukûfiyetini kimse ölçmeye kalkmasın.
Onun üstünden karalama kampanyası yapmak hepimize zarar verdiği gibi, insi şeytanların da maskarası olacağımızı unutmayalım.
Ben Bediüzzaman’ın peygamber efendimizin soyundan gelip gelmediğini tartışmayacağım.
Bizim ona muhabbetimiz, Kur’an’a olan dellallığından geliyor. Onu benimsememiz, milletin imanını dert edişinden, ahireti kurtarmak için dünyaya şamar vuruşundan geliyor. Onu örnek alışımız, zalimin karşısında dik duruşundan, ilmin izzetini muhafaza etmek için harama asla nazar etmeyişinden geliyor. Onun kitaplarını okumamız, inancımızı nurlandırdığı için geliyor. Hülasa onu üstad edişimiz kalbindeki iman nurunun arş-ı âlâya kadar çıkmış olmasından geliyor.
Nesebinin Efendimize (asm) dayanıyor olması da nur’un âlâ nur…
Zaten herkes istediği kadar konuştu.
Eteğindeki taşları döktü herkes, tabir-i caiz ise eğer.
Evvela şahsım adına ifade edeyim ki, bu toplantının sonunda bazı itirazlar geldi.
El insaf yahu!
Beni hakkıyla tanıyanlar bilirler. Risale-i Nur’un dairesinin dışında hiçbir cereyana tabi olmadım ve olmam da…
Nerde Bediüzzaman konuşuluyorsa, tartışılıyorsa oraya imkanlarım nispetinde koşarım.
Risale Haber olarak da zaten bunu ilke edinmişiz.
Risale-i Nurlara hizmet eden her kesim bizimdir, biz de onlardanız.
Akla kapı açmak için durmadan koşturuyoruz.
Yeri geldi mi Ahmet Akgündüz’ün de demeçlerini dinler, çalışmalarını kamuoyu ile paylaşırım.
Yeri geldi mi Nûbihar dergisinin iftarına katılıp Altan Tan’la omuz omuza akşam namazı kılar, akabinde Bediüzzaman’ın Kürt camiasındaki önemini mütalaa ederim.
Yeri geldi mi Risale-i Nur Enstitüsü’nün “Risale-i Nur ekseninde yeni anayasa” çalışmaları için tertipledikleri panele de katılırım.
Yeri geldi mi yurt dışından gelen misafirlere Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nurlar’ı hakkıyla tanıtmak için, dilimizin döndüğü kadarıyla tercümanlık eder, bunları sizle paylaşırım.
Yeri geldi mi de Sungur ağabeyin vefat ettiği hastaneye herkesten evvel koşa koşa gider, bütün camiayı bilgilendirebilmek için saatlerce beklerim.
Bu klişe lakırdılarla gayretlerimi, şevkimi kıramazsınız!
Buna hakkınız da yok.
Bediüzzaman’ın hayattayken bizâtihi yanında bulunan Abdullah Yeğin, Mehmet Nuri Güleç, Hüsnü Bayram, Gültekin Sarıgül ağabeyler de orda değiller miydi!
Bediüzzaman’la alakalı çalışmaları olan ve kitaplar neşreden Prof. Dr. Şener Dilek, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, M.Ali Bulut, Prof. Dr. Nevzat Tarhan gibi pek çok ilim adamı da orda değil miydi?
Eğer ihtarlarınız unsuriyetperverlikten ise buna da el insaf diyorum!
Evet, Bediüzzaman Said-i Nursi seyyid olsa bile Kürttür. Kürdistan’ın sarp dağlarında dünyaya gelmiş, gençlik yıllarında Kürt realitesi için mücadele etmiştir.
Bir Pakistanlı için nasıl Mevdudi, Muhammed İkbal; bir İranlı için nasıl Dr. Ali Şeriati ve İmam Humeyni; bir Mısırlı için nasıl Seyyid Kutup; bir Libyalı için nasıl Ömer Muhtar; bir Türk için nasıl Alparslan kıymetli ve önemli ise Kürt milleti için de Melayé Cıziri, Ehmedé Xani, Selahaddin-i Eyyubi, Bediüzzaman Said-i Nursi o derece kıymetli ve önemlidir.
Bediüzzaman, Kürt milletinin çıkardığı, bu asırda peygamber efendimizin (asm) sünnetine en güzel şekilde ittiba eden, İslam’ı aklın nuru olan fen ilimleri ile birleştirerek mutlak derecede rasyonalist bir yaklaşımla, Kur’an-ı Kerim’in söndürülmez bir nur olduğunu dünyaya ilan eden büyük bir İslam âlimidir.
İlahi bir kaderdir ki, şarkı ve garbı birbirine bağlayacak, bugün yaşadığımız etnik meseleleri izale edebilecek, hakiki İslam kardeşi olduğumuzu idrak edebilecek bir fırsattır Bediüzzaman’ın Kürtlüğü.
Zaten o da olmasaydı belki bugün Doğu cehennem alevine dönmüştü.
Lakin bunlarla birlikte bizim Bediüzzaman’a birinci derecede sevgimiz onun ahirzaman imamı olmasındandır.
Eğer O’nun Kürt oluşunu öncelikli sıraya koyarsak, onun koca ömründe yaptığı hizmetlere hürmetsizlik etmiş oluruz. Ona sadık kalamayız, onu asıl gaye-i hayaline hançer vurmuş oluruz.
Bir Türk, Alparslan’ı sırf Türk olduğu için sevebilir lakin Risale-i Nur kitaplarını kendine ilke edinmiş bir Kürt, Bediüzzaman’ı sırf Kürt olduğu için sevmesi hele hele milliyetçilik belasının etrafımızı çepeçevre sardığı bu asırda oldukça sakıncalıdır.
Zira Bediüzzaman, Alparslan gibi sırf kendi nesebi için mücadele etmemiş, bütün insanlığın kurtuluşu için çalışmış, bu dünyadan çok ebedi âlemi dert edinmiş, hayatı sürgünlerde ve zindanlarda da olsa birinin imanı kurtulsun bana cehennemin alevleri vız gelir demiş.
O yüzden Bediüzzaman; hem Said-i Kürdi’dir, hem Said-i Türki’dir, hem Said-i Arabi’dir, hem Said-i Farisi’dir, hem Said-i Pakistani’dir, hem hem hem… ila ahir…
Bununla birlikte “Gördünüz mü Bediüzzaman seyitmiş meğerse Kürt değilmiş” diye göbek atanları da esefle kınıyorum!
Kürt olmasın da Araplığa razıyız diyenleri de…
Eğer bunlar camianın içinde ise evvela onların nurculuğundan, sonra da kalbindeki imanından şüphe ederim.
Korkarım ki Risale-i Nurları bunca yıldır okuyup hayatına rehber etmeye çalışanlar eğer hala Kürt’lerden, Kürtçe konuşan kardeşlerinden rahatsız oluyorsa asıl musibet budur.
Üstadın nesebinden çok kendi imanlarını gözden geçirsinler.
Ben dostlarıma da, cibilli tarafgirlik cereyanlarına kapılanlara da el insaf! diyorum.
Ey Müslüman Kürtler ve Türkler!
Siz siz olun iblisin maskarası olmaktan uzak durun, her ne olursa olsun Bediüzzaman’ın talebesi olmak, hizmetin izzetini muhafaza etmek gayesinde iseniz sakın ha tefrikaya düşmeyiniz.
Yoksa rezil-ü rüsva olursunuz!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.