Alaaddin BAŞAR
El-Muhyi
“Hayat veren. Dirilten.”
“Hayatı icad eden.”
“O, diriltir ve öldürür. Ve O’na döndürüleceksiniz.” (Yunus Sûresi, 10/56)
Cansız elementlerle dokunan dünyamızda bir milyondan fazla canlı türü bulunuyor. Dünün, güneşten kopmuş bir parçasında bugün çiçekler açıyor, kuşlar uçuyor, balıklar yüzüyor, insanlar geziniyor. Bu eşsiz mucize, Allah’ın ‘ihya’ yani ‘hayat verme’ fiiliyle icra ediliyor.
“Ölüden diri çıkarırsın, diriden de ölü çıkarırsın.” (Âli İmran Sûresi, 3/27)
Cansız yumurtalar, onlardan çıkan canlılar ve yine o canlılardan çıkan cansız yumurtalar birlikte düşünüldüğünde bu âyet-i kerîmeyle verilen haberin, çok tezahürlerine şahit olunur.
Bütün canlıların temel taşı olan elementler cansızdırlar. Onlarla dokunan varlıkların hayat sahibi olmaları, hayat mucizesinin elementlerin işi olmadığını açıkça gösterir, ilan ederler.
Şu kâinat fabrikası, bütün makineleri, aletleri ve çarklarıyla cansızdır. Hayattan nasipsiz olma noktasında yumurtadan çok daha gerilerde kalır. O fabrikadan çıkan bütün canlılar, Muhyî ismini gösterir ve hayatlarının o fabrikanın işi olmadığını ilan ederler.
Kâinat fabrikasında canlıların sadece bedenleri dokunur, ruhları değil.
Ölülerden çıkarılan bütün diriler, Muhyî isminin bir tecellisine sahiptirler.
Hayat, ruhun bir sıfatıdır. Allah, ruhları hayat sahibi kılmakla onlarda Muhyî ismini tecelli ettirmiş bulunuyor. Canlı olan ruh, girdiği bedene de hayat nurunu saçıyor ve bütün hücreler bu nurdan nasiplerini alıyorlar. Böylece, Cenâb-ı Hak bedenler âlemine de ruhlarla hayat veriyor ve onlarda Muhyî ismini böylece tecelli ettiriyor.
Hayat sahipleri denilince aklımıza, insanlar, melekler, cinler ve hayvanlar gelir. Yani, bunlar kendilerine hayat verilmesiyle Muhyî ismine ayna olmaktadırlar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.