Elhamdülillah'ı Rahmân ve Rahîm’e bağlattıran münasebet
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
S - Mebde ve me’haz itibarıyla “rikkatü’l-kalb” mânâsını ifade eden bu iki sıfatın Cenâb-ı Hak hakkında kullanılması caiz değildir. Eğer mânâ-yı hakikatlerinin lâzımı ve neticesi olan in’am ve ihsan kastedilirse, mecazda ne hikmet vardır?
C - Bu iki sıfat -“yed” gibi- mâna-yı hakikileriyle Cenâb-ı Hak hakkında kullanılması muhal olan müteşabihattandır. Müteşabihatta, mânâ-yı mecazînin, mânâ-yı hakikînin lâfzıyla, üslûbuyla gösterilmesindeki hikmet, insanların melûf ve malûmları olmayan mânâları ve hakikatleri zihinlerine yakınlaştırıp kabul ettirmekten ibarettir. Meselâ “yed”in mânâ-yı mecazîsi insanlara me’nus olmadığından, mânâ-yı hakikînin şekliyle, lâfzıyla gösterilmesi zarureti vardır.
1 (اَلْحَمْدُ ِللهِ) Evvelâ: Bu kelimeyi mâkabline bağlattıran cihet-i münasebet, Rahmân ve Rahîm’in delâlet ettikleri nimetlerin hamd ve şükürle karşılanması lüzumundan ibarettir.
Saniyen: Şu اَلْحَمْدُ ِللهِ cümlesi, herbiri niam-ı esasiyeden birine işaret olmak üzere, Kur’ân’ın dört sûresinde 2 tekerrür etmiştir. O nimetler de, “neş’e-i ûlâ ile neş’e-i ûlâda beka, neş’e-i uhrâ ile neş’e-i uhrâda beka” nimetlerinden ibarettir.
1 : “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü Allah’a mahsustur.” Fatiha Sûresi, 1:2.
Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz