En zoru Ayasofya'da çalışmaktı: Bu sene 'La ilahe illallah' mahyası asıldı
On bir ayın sultanı ramazanın yüzyıllardır süregelen geleneği mahyalar, Eyüpsultan Camisi'nin ardından Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ni de süslemeye başladı
Ramazan ayına sayılı günler kala Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi minarelerinin arasına "La ilahe illallah" mahyası asıldı.
On bir ayın sultanı ramazanın yüzyıllardır süregelen geleneği mahyalar, İstanbul'daki camilere asılmaya başlandı.
"MAHYA SANATIMIZI YÜZYILLARDIR DEVAM ETTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ"
Osmanlı'nın son mahyacısı Hacı Ali Ceyhan'ın çırağı mahya ustası Kahraman Yıldız ise mahya yazılarının Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği tema çerçevesinde belirlendiğini belirterek, "Bu senenin teması ramazan ve ahiret bilinci. Bu tema doğrultusunda İstanbul Müftülüğünün vermiş olduğu veciz sözler var. Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğüne bu sözler geldi. Vakıflar Genel Müdürlüğü sayesinde mahya sanatımızı yüzyıllardan beri devam ettirmeye çalışıyoruz." ifadesini kullandı.
Mahya asmaya her sene olduğu gibi Eyüp Sultan Camisi'yle başladıklarına işaret eden Yıldız, ilk olarak "Ramazan Kur'an ayıdır" yazısının asıldığını, ramazan boyunca 5 farklı yazının camide yer alacağını kaydetti.
Yıldız, "Eyüp Sultan'da 5 tane yazımız var, diğer camilerde de beşer tane yazımız var. Yalnız Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde 'La ilahe illallah', Sultanahmet Camisi'ne ise 'Muhammedün Resulullah' yazıları bir ay boyunca kalacak. Diğer 5 caminin yazısı değişecek." bilgisini verdi.
"EN BÜYÜK HARFLER AYASOFYA-İ KEBİR CAMİ-İ ŞERİFİ'NDE"
Mahya sanatının Osmanlı Devleti zamanına dayanan çok eski bir sanat olduğunu vurgulayan Yıldız, "Ramazan önemli bir olay. Sinemanın, televizyonun, gazetenin olmadığı dönemlerde tek görsel yayın mahyalar vardı. Hala o sıcaklık devam ediyor. Biz de burada belirli mesajları yazarak halkımızı aydınlatıyoruz ve akşamları güzel bir şenlik oluyor, ramazan şenliği oluyor." şeklinde konuştu.
Mahya ustalığının zevkli fakat zor bir iş olduğunu belirten Yıldız, "Her işin bir zorluğu vardır. Bu işi de Allah'a şükür yıllardan beri yapmaya devam ediyoruz." dedi.
Meslek hayatı boyunca pek çok hatırası bulunduğunun altını çizen Yıldız, "Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde hiç mahya yoktu, evvelki sene buraya mahya kurduk. Osmanlı döneminde de buraya mahya kurulması girişiminde bulunmuş ama minarelerin arasındaki mesafe çok açık olduğu ve tek şerefesi olduğu için muvaffak olunamamış, birbirine vurarak hepsi kırılmış. Allah'a şükür ampuller arasındaki mesafeyi uzattım, o yüzden çarpışma olmuyor. En büyük harfler de Ayasofya'da. Zorluğu var, üç camiye bedel burası. Aslında işçiliği zor, ağır bir iş ama görüntü olarak çok güzel oldu. Hayırlı uğurlu olsun diyelim." değerlendirmesini yaptı.
Mahya ustası Yıldız, gençlerin bu ata yadigarı sanatı sürdürmesi gerektiğini vurgulayarak, "Ben de şu anda 69 yaşına geldim, 50 senedir bu işi yapıyorum. Artık birisi gelsin bayrağı alsın devam etsin. Aslında güzel meslek, biraz zorluğu var ama güzel meslek. Sevda işi biraz da yani illaki isteyerek olacak, seveceksiniz mesleği. Biraz da ahlak gerekiyor, camilere güzel güzel sözler yazıyorsunuz." diye konuştu.
Osmanlı Devleti'nde ilk olarak Sultan 1. Ahmet döneminde Sultanahmet Camisi'ne asılmasıyla başlayan mahya geleneği günümüzde de devam ediyor.
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.