Enfüsi Muhasebe

Nazardan sakınayım derken

Kişi vardır ki nazardan sakınır. Evet, nazardan sakınmak bir yerde sigorta sayılır ama bu davranış kötü nazarlar içindir, bunu aynı gemide yolculuk ettiğimiz arkadaşlarımıza uygulamaya kalkarsak, bir nevi cimrilik etmiş sayılmaz mıyız? İnsan elindeki varlıkları yeri geldiğinde paylaşabilmesini bilmelidir. Yol arkadaşlığı sadece dinlenilen derslerde olmaz. Arkadaşlık içtimai hayatın her basamağında gereklidir. Arkadaşlık ve dostluk içtimai hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu bağlamda, bayram ziyaretleri, taziyeler, geçmiş olsunlar, hayırlı olsunlar, dostlarımızın bir nevi hüzünlü ve sevinçli günlerini ve hatıralarını paylaşmak birer vasıtadır. Bazen bir arkadaşımızın sana işi düşerse arkadaşlığı geçerlidir, gerisini unutur. Burada aynı gemide olan arkadaşlarımızın yukarıda bahsettiğimiz azami irtibatı sağlayan insani hasletlerden kopmaları bazen cimriliğinden, bazen nazardan çekinmesinden, bazen az olsun benim olsun demekten, bazen ağrımayan başımı neden ağrıtayım düşüncesinden kaynaklanabilmektedir.

Dünyaya perestiş etmeden

Bazı kişiler dünyaya dört elle sarılır, hele bir de harcayacak parası ve sermayesi ve boş vakti de varsa, tüm dostlarını ve arkadaşlarını unutuverir. Yeri geldiğinde fikir beyanında, “böyle yapalım, şöyle yapalım” derken kendi rahatını bozmamak adına gerekli adımları atmaktan vazgeçer. Diğer adım atacakların da geri adım atmasına sebep oluverir. Elindeki varlığı izhar etmek şükrün bir mikyasıdır. Allah yolunda harcanmayan kazançtan ne medet bekleyebilirsin. Saklamak ve biriktirmek cimriliğin alametidir. İnsanın varlığı ve sağlığı yerinde iken Allah yolunda harcamadan kaçınması cimriliktir. 

 Alışkanlıklarımızda ısrar etmek

Gelenek ve göreneklerimizi bulunduğumuz içtimai havuzda da devam ettiriyoruz. İçinde yer aldığımız iklim asgari müştereklerin oluştuğu şahsi manevi havuzudur. Bu manevi iklimler kaba hasletlerimizin törpüleneceği yerlerdir, aksine bu yerler alışkanlıklarımızla kirleteceğimiz yerler değildir. Kim bilir insanoğlu acaba şu an içinde bulunduğumuz hakikatler ile tanışmasaydı nasıl bir şahsiyet olurdu? Haftada bir derse uğramakla kendimizi şahs-ı manevi havuzuna entegre edemeyiz. Kalbiniz dünyada kalıbınız burada ise ne siz ilerleyebilirsiniz ne de bulunduğunuz manevi havuz büyüyebilir. Kalbimiz ve kalıbımızla şahs-ı manevi havuzunda benliğimizi eriterek müşterek değerlerden istifade etmeliyiz.

Müfritane irtibat

Hizmetin ve faaliyetin inkişafı azami derecede müfritane irtibattan geçer. Yeri geldiğinde arayıp hal hatır sormak, yerinde ziyaretler, yardım eli uzatmak, ikram, güler yüz, paylaşmak, tasdik etmek, takdir etmek, civanmert olmak, arkadaş olmak, kardeş olmak, sevmek, saymak, hoşgörülü olmak, karz-ı hasende bulunmak, birbirinin çayını içmek ile olabilir. Buna karşın, bana necilik, uzak durmak, saklamak, tenkit etmek, bencillik manevi atmosfere zarar verir.  Para, makam ve mevki insani manen yüceltmez, bilakis buna nefsi de iştirak ederse fırsat bulsa insanda kibir duygularını depreştirir. Alçak gönüllü olmak, hoşgörülü olmak genellikle toplumda para ve makam olmayanlarda daha çok görülmektedir. Varlığı, cömertliği ve hoşgörüyü bir arada bulundurmak has kişilere has bir şeydir. İkisini bir arada tutmak her kişinin kârı değildir.

Selamı sabahı kesmek

Mü’minlerde en sık rastladığımız hastalıklarından kardeşleri ile aralarında var olan selamı ve sabahı kesmesidir. Evet küskün değilim ama selam da vermiyorum. Hani derler ya bir fıkrada esselam ye’cürel kelam. Selam kelamı getirir, ardından da fedakarlığı, mütevazılığı hatırlatır. Nefs-i emmare ise en iyisi selam ver merhabaya durma diyerek insaniyeti teslim alır. Aynı apartmanda, aynı dairede çalıştığınız bazı arkadaşlar bile selamı ve sabahı maalesef kesebiliyorlar. Bunu ne ile izah edebiliriz acaba derken, aklıma merdumgirizlik hastalığı geliyor. Bu da en masum bir hastalık olup mazeret sayılabilir ancak, makam, şan, şöhret, para-pul, sağlık ve sıhhat insanı çizgiden çıkarabilir. Bu da bir imtihan olsa gerek, bu imtihanla mü’minler karşı karşıyadır.

Kadirşinast olmak

İnsanoğlu çok unutkandır deriz. Nefsin desisesi olarak iyilikleri çabuk kötülükleri geç unutur. Maddiyat, şan, şeref, makam-mevkii maalesef biz insanoğlunu iyiliklere ve faydalara sebep olanlardan bazen uzaklaştırır. İyiliğe sebep olan da iyiliği yapmış gibidir. Neden ben bu kardeşimi unutayım, neden yüzümü ona döneyim, ne oldum delisi mi oldum, makam ve şöhret zehirlenmesine mi tutuldum? Bu soruları kendimize sorabiliriz, bu soruların cevabını vicdanımız en iyi şekilde verecektir. Bize yapılan bir merhametin ve şefkatin karşılığını hayatımızın her aşamasında saygı, sevgi, kadir ve kıymet bilerek verebiliriz.

Cenab-ı Allah bizleri birbirini karşılıksız seven, sayan, kadrini ve kıymetini bilen, müfritane irtibatta terakki eden kullarından eylesin. Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum