Erdoğan: Birliğimize kasteden bizden değil
Başbakan Erdoğan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi akademik yılı açılış töreninde konuştu. Erdoğan, 'birliğe kastedenler bu milletin içinde olamaz başkalarıyla bağlantılıdır' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkede bütün kavimler, bütün inançlar, yüzyıllar boyu bir arada, birlikte, birbirinin hukukunu çiğnemeden yaşamıştır. Türk'üyle Kürt'üyle, Laz'ıyla, Arnavut'uyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle... Peki bugün ne oluyor bize? Demek ki bir yerlerde birileri milli birliğimizi beraberliğimizi yok etmek için çalışıyorlar. Hiç bir zaman birlik ve beraberlik ruhumuza kast edenlerin bu milletin içinde olması mümkün değildir. Onların muhakkak bir yerlerle bağlantısı vardır'' dedi.
Erdoğan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi akademik yılı ile Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Milli Birlik ve Bütünlük Sempozyumu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmada, eğitim hayatına henüz başlayan Sabahattin Zaim Üniversitesinin, Türkiye'ye ve millete hayırlı olması dileğinde bulundu.
İlim ve aksiyon adamı merhum Profesör Sabahattin Zaim'in adını taşıyan bu üniversitenin ilk açılış töreninde bulunmanın büyük bir mutluluk olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Hocaların Hocası Sabahattin Zaim iftiharla söylemeliyim ki bizim de hocamızdır. Allah gani gani rahmet eylesin'' diye konuştu.
Sabahattin Zaim'in hocalığının sadece fakülte derslikleriyle sınırlı olmadığını, onun her zaman her yerde ''Hoca'' olduğunu, bu yüzden 81 yaşına kadar emekli olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Biz de öğrenme sürecimizi sadece okul sıralarıyla sınırlı tutmamayı o büyüklerimizden öğrendik. Binlerce öğrenci ve ilim adamı yetiştiren Zaim Hoca'nın adını, hatırasını ve ideallerini yaşatacak olan bu üniversite, inşallah adına layık olacaktır'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu büyük hizmeti hayata geçiren, bu üniversiteyi renovasyon ve restorasyonuyla bu hale getiren İlim Yayma Vakfına özellikle teşekkür etmek istediğini kaydetti.
Kendilerine düşen görevin, milletin emanetini ehil ellerde geleceğe taşımak olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Bunu yapabiliyorsan ne mutlu bize'' dedi.
Üniversitenin içerisini çevreni gezerken gördükleriyle iftihar ettiğinini dile getiren Erdoğan, burada görev yapacak olan akademik kadroya, üniversite yönetimine ve öğrencilere en kalbi duygularla sevgi ve muhabbetlerini sunduğunu söyledi.
Bu yeni üniversitenin açılış töreninde bulunmanın kendilerini heyecanlandıran bir yanının da bu özel mekanın tarihi hüviyeti olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu binanın Ziraat Mektebi Alisi olduğu günlerde büyük şair, iman ve aksiyon adamı Mehmet Akif Ersoy'un bu mektepte okuduğunu ve burada öğretmenlik yaptığını anlattı.
Başbakan Erdoğan, bu mekanın tarihi misyonuna ve merhum Akif'in hatırasına hürmeten bugün bir vakıf üniversitesi olarak açılmış olmasının medeniyet yolculuğu adına önemli bir adım olduğunu dile getirerek, bu Üniversite sıralarında okuyacak olan gençlerin, bu hissiyatı bütün eğitim süreçlerinde hissetmelerini dilediğini belirtti.
''Milli birlik ve beraberliğiniz daim olsun'' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İnanıyorum ki bu sadece sempozyumda kalmayacak. Siz bunu bu ülkenin 780 bin kilometre karesinde egemen kılacaksınız. İnşallah Sabahattin Zaim Üniversitesi, bunu dalga dalga bütün Türkiye'ye yayacaktır. Bize büyük eserler bırakan merhum Mehmet Akif'in ve onun izini süren Prof. Sabahattin Zaim'in izini sürmek büyük bir imkan ve büyük bir talihtir. Biliyorsunuz, bu iki rehber insan, 'Evlad-ı Fatihan'dır. İkisi de kökleriyle Balkan coğrafyasındandır. İkisi de medeniyetimizin merkezi İstanbul'a hayrandır. İkisi de kökleriyle Balkan coğrafyasından ikisi de medeniyetin merkezi İstanbul'a aşıktır, İstanbul'a hayrandır. İkisi de istiklale, ilme, irfana, medeniyete aşıktır ve her ikisi de hayatlarını ideallerine adamış ve hayatlarını gençliğe adamıştır. Geleceği emanet edeceğimiz nesillerimiz için bu iki büyük insan birer numunedir.''
Erdoğan, az önce öğrenciler adına konuşan Adıyamanlı kız öğrencinin ''Asım'ın nesli olmanın aşkı ve heyecanı olma'' ifadeleri ile ortaya güzel bir düşünce atmosferi koyduğunu anlatarak, ''Biz işte Asımın'ın nesillerini inşallah Sabahattin Zaim Üniversitesinde de göreceğiz, ben buna inanıyorum'' dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hani diyor ya 'Zulmü Alkışlayamam/ Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem/ Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!/ Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım/ Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam/Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam/Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale//Bana hiç tasmalık etmiş değil, altın lale/Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum/Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim/Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!/Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım/Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!/ Zalimin hasmıyım amma, severim mazlumu...' İşte Akif merhum Asım'ın neslini böyle tarif ediyor, böyle tanımlıyor. Asım'ın nesli böyle olacak. Bir gün merhum Akif'in bir dostu o da Arnavut, evladını ona gönderiyor. Bir kış günü 'Git Akif amcana, sana bir nasihatte bulunsun' diyor. Gidiyor. 'Akif amca babam gönderdi bana nasihatte bulunacakmışsın' diyor. Akif merhum bir dörtlükle nasihatte bulunuyor. 'İhtiyar amcanı dinler misin oğlum nevruz. Ne çok söyle be büyük söyle. Yiğit işte gerek. Lafı bol karnı geniş soyları taklit etme. Özü sağlam, sözü sağlam adam ol ırkına çek' Ondan sonra da uğurlamış. İşte Asım'ın nesli bu. Öyle bize lafı bol bir nesil değil, bize icraatçı lazım. Netice insanı lazım. bize inancıyla, ilmiyle aklıyla tecrübeyi birleştirerek onu neticelendirmek için takip eden bir nesil lazım. Ben inanıyorum ki bu nesil hocaların elinde yoğrularak yetişecektir.''
Sabahattin Zaim Üniversitesinin açılış töreninin hemen ardından bu Üniversite çatısı altında Mehmet Akif adına bir uluslararası sempozyum düzenlenerek, açılışın yapılmasını da son derece anlamlı bulduğunu vurgulayan Erdoğan, özellikle bugünlerde bu iki sembol ismin tezleri ve düşünceleriyle gençliğin tarafından bilinmesine büyük ihtiyaç bulunduğunu bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Mehmet Akif, büyük medeniyetimizin sevgili gençler çığlığıdır, feryadıdır. O ki Bülbül'ün feryadını ve İstiklal'in ruhunu iliklerimize kadar bize hissettirendir. Yıkılmaya yüz tutmuş, dört bir yandan ağır saldırılara maruz kalmış, gövdesinden büyük parçaların koptuğu bir büyük ülkeyi yeniden uyandırmak için ruhunuzda ruhumuzda büyük bir ateşin olması gerekir. Eğer bu ateş yoksa o zaman biz sadece etten ve kemikten bir ceset oluruz. İşte Akif o et ve kemikten olan cesede o ruhu işleyen insan. Onuru incinmiş bir büyük millete büyüklüğünü yeniden hatırlatan, ayağa kaldıran ve ona istiklalin lezzetini duyurandır. O sadece kudretli bir şair, sadece bir İslam düşünürü değil, aynı zamanda modern bilgiyi alan bir insandır. Doğuyu, İslam'ın anıt eserlerini bildiği kadar Batı'yı da bilimiyle, edebiyatıyla, felsefesiyle bilen bir insan. Onun coğrafyasında Hicaz da vardır Berlin'de... Kısaca Akif bize büyük düşünmeyi, zor şartlara teslim olmamayı öğretendir. Onun için kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/ Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda/ Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cuda... Toprakla neyin nasıl yoğrulduğunu görebilmek, ancak ruh kökünden gelirse buraya insanı taşır. İşte o kimliğini reddetmeden, reddi mirasa düşmeden, canavarlaşan medeniyeti reddeden en cesur aydınımızdır. Dönemin diğer aydınlarının aksine, yenilgi, karamsarlık, bedbinlik hiçbir zaman onu teslim almamıştır. Büyük bir millete mensup olmanın izzetini ruhunda yaşamış, her mısrasıyla, her cümlesiyle yeniden ayağa kalkmanın mümkün olduğunu göstermiştir. Bu ülkede bütün kavimler, bütün inançlar, yüzyıllar boyu bir arada, birlikte, birbirinin hukukunu çiğnemeden yaşamıştır. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Arnavut'uyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle... Peki bugün ne oluyor bize? Demek ki bir yerlerde birileri milli birliğimizi beraberliğimizi yok etmek için çalışıyorlar. Hiç bir zaman, birlik ve beraberlik ruhumuza kast edenlerin bu milletin içinde olması mümkün değildir. Onların muhakkak bir yerlerle bağlantısı vardır.''
''Gücümüzü sadece biz değil, bütün dünya hissediyor. Önümüze engeller çıkmıyor mu? Her gün çıkıyor. Bize çelme takarak, ülkemizin yürüyüşünü durdurmak istemiyorlar mı? İstiyorlar. Biz ise ısrarla herkesi en az Türkiye büyüklüğünde düşünmeye çağırıyoruz''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Gücümüzü sadece biz değil bütün dünya hissediyor. Önümüze engeller çıkmıyor mu? Her gün çıkıyor. Bize çelme takarak ülkemizin yürüyüşünü durdurmak istemiyorlar mı? İstiyorlar. Biz ise ısrarla herkesi en az Türkiye büyüklüğünde düşünmeye çağırıyoruz'' dedi.
Erdoğan,gelişmiş ülkelerin Afrika'ya elini uzatmadığını belirterek, şunları söyledi:
''Gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye, Somali'ye elini bir uzattı, pir uzattı ve kısa bir zaman içinde, sadece 300 milyon dolar sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hesaplarda toplanan para, 30 milyon doları aşkın ayni yardımlar... Bu neyi gösteriyor? Bir şeyi gösteriyor. Burada yaşayan bir Müslüman olarak, bir insan olarak ta Afrika'nın bir köşesinde bir dara düşen olsa, bizim elimiz oraya uzanır. Ama bizim elimiz sadece oraya uzanmadı. Bizim elimiz, Haiti'ye de uzandı, bizim elimiz Srilanka'ya da uzandı, Açe'ye de uzandı, Pakistan'a da uzandı. Nerede, ne varsa. Bu Müslümanmış, bu Hristiyanmış, bu Budistmiş demedik'' diye konuştu.
TOKİ'nin, Srilanka'da Budistlere evler yaptığını anımsatan Erdoğan, ''Aynısını Açe'de de yaptı. Niye? Çünkü biz insanların en hayırlısının, insanlara en çok faydalı olduğunu bilen, bir medeniyetin çocuklarıyız'' dedi.
Türkiye'nin bugün kökleriyle buluşan, yeniden imar ve inşa hamlesini süratle tamamlamaya çalışan bir ülke olduğunu belirterek, ''Allah'a şükürler olsun ki bu büyük maratonda bütün milletimizle birlikteyiz'' dedi.
Türkiye'nin gücünü 74 milyon vatandaşın hissettiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Gücümüzü sadece biz değil, bütün dünya hissediyor. Önümüze engeller çıkmıyor mu? Her gün çıkıyor. Bize çelme takarak, ülkemizin yürüyüşünü durdurmak istemiyorlar mı? İstiyorlar. Biz ise ısrarla herkesi en az Türkiye büyüklüğünde düşünmeye çağırıyoruz. En az diyorum, zira bugünkü dünyada Türkiye büyüklüğünde düşünmek de yetmez, dünya ölçeğinde düşünmek zorundayız. Bunun için, aldığımız mesafeyi görmek, nereden nereye geldiğimizi özenle takip etmek durumundayız. Medeniyet yolunda aldığımız mesafe, çalışırsak, gayret edersek, alın teri dökersek neleri başarabileceğimizi bize gösterdi.''
''9 yıl önce Türkiye uçurumun kenarındaydı''
Türkiye'nin 9 yıl önce uçurumun kenarında olduğunu, bugün ise dünyanın yükselen yıldızı haline geldiğini belirten Erdoğan, ''3 bin 40 dolardı kişi başı milli gelir, bugün elhamdülillah 11 bin dolara doğru yürüyor. Bu başarıyı demokratik istikrar ile sağladık. Bu başarıyı, milletimizle beraberliğimiz sayesinde elde ettik. Buradan ileriye, daha ileri bir demokrasiyle gideceğiz. Buradan ileriye, milletimize layık yeni bir anayasa ve hukuk düzeniyle gideceğiz'' dedi.
Türkiye'nin bu büyüme iradesinin sadece Anadolu'da, sadece Trakya'da değil, bütün dost, kardeş ve akraba ülkelerin halkları tarafından da büyük bir ilgiyle izlendiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Zira biz bu bölgede, barışın, adaletin, huzurun teminatıyız. Bundan 12 gün önce merhum Sabahattin Zaim hocamızın doğduğu yerde, Makedonya'da, Uluslararası Balkan Üniversitesinin mezuniyet törenindeydik. Bu üniversitenin mütevellisi kimler? Buradan giden iş adamlarımız, kardeşlerimiz. Sağolsunlar orada bir girişimde bulunmuşlar ve üniversite kurmuşlar. Bir grup arkadaşımız da gitmişler, Bosna Hersek'te bir üniversite kurmuşlar. Orada gençlik yetişiyor. İftiharla söyleyebilirim ki oradaki sevinç, oradaki sahiplenme en az buradaki kadardı. Bu değişimi zamanın dışında kalanlar anlayamıyor, ama Türkiye kendi dinamikleriyle doğru istikamette gelişiyor, kalkınıyor, büyüyor. Bu sevince herkesin ortak olmasını istiyoruz.''
''Dönemsel sorunları geride bırakacağız''
Yarınki Türkiye'de bugün yaşanan dönemsel sorunların da geride bırakılacağını ifade eden Erdoğan, ''Vatandaşını esas almayan siyaset etme biçimi, yönetme anlayışı tarihe karışmıştır. Bölgesel adaletsizlikler ve ayrımcılığın her türlüsü, bizim iktidarımızda tarih oldu. Bu ülkenin bütün vatandaşları, bu memleketin bütün çocukları, bu topraklarda ev sahibidir, hak sahibidir. Türk'ü de Kürt'ü de Laz'ı da Gürcü'sü de Boşnak'ı da Roman'ı da, Arnavut'u da, aklınıza ne geliyorsa... Bu ülkede misafir yok, bu ülkede ev sahibi var. Bu olaya öyle bakalım. Devlet, milletimizindir ve Allah'ın izniyle ila-nihaye öyle olacaktır. Devlet, milletinin hizmetindedir. Millet, devletin hizmetinde değil. Yani insanın öne çıktığı bir anlayış, devletin öne çıktığı bir anlayış değil'' şeklinde konuştu.
''Eğitim, en öncelikli meselemizdir''
Eğitimin en öncelikli meseleleri olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Eğitimin önündeki, eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki bütün mazeretleri, bütün engelleri kaldırıyoruz'' dedi.
Eğitim alanında şimdiye kadar büyük mesafeler aldıklarını, bundan sonra da aynı süratle çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Erdoğan, hiçbir vatandaşın, hiçbir çocuğun, gencin haksız rekabete maruz kalmasını istemediklerini vurguladı.
Bu yolda daha kat edilmesi gereken çok mesafenin olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Geçen yıl, 240 lira burs verdik. Bu sene 255 lira burs vereceğiz. Devlete müracaat eden hiçbir lisans öğrencisini biz kapıdan çevirmiyoruz, çevirmeyeceğiz. Lisans üstü öğrencileri geçen yıl 420 lira aldı, bu sene onların burslarında da enflasyon oranında artış olacak. Doktora öğrencileri 780 lira civarında burs alıyordu, onlar da yine aynı şekilde artış alacak. Bütün bunları niye söylüyorum? Biz milletten toplanan tüm imkanı, tekrar millete iade eden bir anlayışı sürdürüyoruz ve bu, bu dönemde de aynen devam edecek.''
Eğitimin, sadece bina ve altyapı demek olmadığını, eğitimde niteliğin nicelikten, keyfiyetin kemiyetten önce geldiğini iyi bildiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Hükümet olarak öncelikler sıralaması yapmak suretiyle, eğitimin alt yapısını düzenlemede ülkemize büyük eserler kazandırdık. İmkansız görülen hayaller bizimle birlikte gerçek oldu. Göç... Ta en ücra köşede, Güneydoğu'da, Doğu'da, benim gencim oradan üniversite okumak için Batı'ya akın ediyordu. Ama biz şimdi ne yaptık? Biz üniversiteyi onun ayağına götürdük. Ne için? Buralara kadar binbir türlü masraf yaparak gelmesin, üniversite onun ayağına gitsin diye. Şu anda Hakkari, Muş, Tunceli'de üniversitemiz var. Türkiye'de üniversitesi olmayan ilimiz yok. 89 yeni üniversite açtık, 81 vilayeti üniversiteye kavuşturduk. Dile kolay, şu anda 165 üniversite ile Türkiye'de hizmet veriyoruz. 164 bin derslik yaptık. Niçin? İstiyoruz ki sınıflarımız eskiden bizim dönemimizde olduğu gibi, 100'ün üzerinde öğrencilerle dolmasın. Bunu da biz en az 30'a indirmeyi hedefliyoruz. 30'a indirelim ve sınıflardaki eğitimi, öğretimi başarıyla sürdürelim.
El birliğiyle, gönül birliğiyle, Türkiye'deki bütün üniversiteleri dünyanın en saygın üniversiteleri haline getireceklerini ifade eden Erdoğan, ''Evet, yarınlar için birlikte düş göreceğiz ve birlikte gayret sarf edeceğiz. Yeni bir dünyadayız ve Türkiye bütün imkanlarıyla bu yeni dünya içinde yerini en güçlü şekilde alacaktır. Artık dünya imkanlarıyla beraber yeni fırsatlar sunuyor. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım ve geleceğe bugünkü dünya tablosunu, gelişen sektörleri, yeni alanları dikkate alarak yetişelim'' dedi.
Erdoğan, üniversitenin açılmasında emeği geçenleri kutlayarak, ''Şehrin en güzel yerinde devasa bir alan ve bundan sonrası da artık İlim Yayma Vakfımıza, Vakfın Mütevellisine... Burada sürdürülecek gayretle inanıyorum ki artık yarın sadece Türkiye'de değil, dünyada eserleriyle temayüz eden gençlerimiz çıkacaktır'' şeklinde konuştu.
haber7