Ersöz'le Nur cemaatini çökertme planı yaptık
Ersöz Paşa'yla birlikte bir cemaat nasıl çökertilir, bir cemaatin aleyhinde nasıl bulunur, hep bunları yaptırdılar bana
Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le birlikte çalışan Yüksel Dilsiz, "Ersöz Paşa'yla birlikte bir cemaat nasıl çökertilir, bir cemaatin aleyhinde nasıl bulunur, hep bunları yaptırdılar bana" dedi.
İkinci ''Ergenekon'' davasında tutuksuz yargılanan başka suçtan tutuklu sanık Yüksel Dilsiz'in İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza ve infaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan duruşma salonunda 13 ve 15 Mart ile 2 ve 3 Nisan tarihlerinde görülen duruşmalarda kapalı oturumda ifadesi alındı. Dilsiz'in ifadelerine ait duruşma tutanakları ise daha sonra avukat ve sanıklara dağıtıldı.
Dilsiz'in mahkeme tutanaklarına yansıyan ifadelerine göre, 13 yaşındayken evinden ayrılarak ''nur'' cemaatine girdiğini, ancak cemaat içerisinde duyduğu bir takım yanlış şeylerden dolayı ayrıldığını belirterek, ardından da Levent Ersöz'ün 2002 yılında Bursa Jandarma Komutanı olduğu dönemde, jandarma haber elemanı olarak Ersöz'le birlikte çalıştığını anlattı.
Duruşmada, ''Ersöz Paşayla birlikte Bursa'da cemaatler üzerine çalıştık. Yani bir cemaat nasıl çökertilir, bir cemaatin aleyhinde nasıl bulunur, hep bunları yaptırdılar bana'' diyen Dilsiz, şöyle devam etti:
''İşte şu marketin sahibinin, şu öğretmenin, şu polisin cemaate alakası nedir. Yani biz cemaate mensup bütün herkesin kimlik bilgileri, özel yaşamı, hepsini fişledik ve 'Rüzgar001' adı altında yaklaşık 460 sayfalık bir dosya hazırlandı. Bu dosyanın içerisinde cemaatin şeması çıkartıldı. Cemaat içerisindeki yaşam koşulları, işte mütevelli heyeti şunlardan oluşur gibi... Çanakkale, Bilecik, Balıkesir, Kütahya ve Yalova gibi Bursa Bölge Komutanlığına bağlı şehirler. Bizim Bursa'daki faaliyetimiz yalnızca bu şehirlerle sınırlıydı ve bu dosya bitsin diye bayramda bile beni 24 saat çalıştırdılar.''
Dilsiz, bu dosyada askeri ve emniyet personelinin kimlikleri gibi, cemaate finans kaynağı olan mobilyacı ve fabrikatör gibi meslek gruplarını içeren bilgilerin yer aldığını ifade ederek, bu dosyanın davanın tutuksuz sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur'a elden verildiğini kaydetti.
Ersöz ile irtibatının Ersöz'ün Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan, Bilecik Tugay Komutanlığı'na atanıncaya kadar da devam ettiğini anlatan Dilsiz, Ersöz'ün, Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'na atandığı zaman kendisini de yanına aldırdığını söyledi. Dilsiz, 2002 yılından sonra da 3 yıl boyunca Levent Ersöz'ün talimatı ile cemaat içinden jandarmaya istihbarat topladığını anlattı.
Gizli çekimler için yeni cihazlar alındı
Dilsiz, Ankara Güvercinlik'te İstihbarat Grup Komutanlığı'nda, kendisine bir oda tahsis edildiğini belirterek, binaya rahat girip çıkabilmesi için oradaki askerlere yüzbaşı diye tanıtıldığını söyledi.
Kendisine ''Yüzbaşı Mustafa Kılıç'' şeklinde kimlik verildiğini dile getiren Dilsiz, yüzbaşı kimliğiyle her hürmeti gördüğünü ve sosyal tesislere girdiğinde generallerin yerinde yemek yediğini kaydetti.
Dilsiz, Ersöz'ün, Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'na atandığında fazla teknik cihazın bulunmadığını ifade ederek, teknik cihaz olarak ''James Bond çantası'' kullanıldığını anlattı.
Dilsiz, duruşmada, ''Bunla biz çalışamayız' dedim. Yani 'MİT'te şu var, bu var' diye, o zaman toplu iğnedir falan filan Levent Ersöz zamanında çok cihaz alındı. Cep telefonudur, sigara paketidir, kalemdir, anahtarlıktır, bunların hepsi Levent Ersöz Paşa zamanında alınmıştır'' şeklinde konuştu.
''Milletvekilleri, bakanları fişledik''
Gizli çekimler yaptıklarını da anlatan Dilsiz, şunları söyledi:
''65 ve 70'e yakın milletvekili ve bakanların hepsini fişledik. Buna işte isim olarak vermek gerekirse, Bülent Arınç, Abdulkadir Aksu başta olmak üzere, Cemil Çiçek'tir. Yeni kritik görevlerde görev yapan bakanlar, bilhassa Birlik Apartmanı'nda oturanlar, hepsinin özel yaşamına varıncaya kadar... Bizim tek yaptığımız, başlıca yaptığımız cemaat mensubu A'dan Z'ye kimler var, kimler bu cemaatin mensubu? Hepsini yazdık. Yani fişliyoruz ama işte 'şu vali yardımcısı cemaatçiymiş, bunu ispatlayalım, belgelendirelim'. Belgeledik, sohbetteyken çektik, milletvekillerini çektik. Şöyle genel bir çalışma değildi, yani yoğurtçusuyla, patatesçisiyle uğraşmadık biz, hep üst düzey, Bülent Arınç'ın Manisa'daki evine varıncaya kadar gittik, cemaate bir evi hibe etmiş, ona varıncaya kadar çektik.''
Dilsiz, cemaatleri kışkırtarak İstanbul'da kaos yaratılması için kendisine görev verildiğini belirterek, ''Yani şu böyledir bu böyledir, çoğu da iftirayla birbirine düşürecektik'' dedi.
Haber5