ESKADER 2011 ödülleri kime ve niçin verildi?
Türkiye’de ödüller önemli bir işlev görmüştür. Özellikle Cumhuriyet döneminde çoğalan ve yaygınlaşan ödüller, bir bakıma edebiyat dünyasının daha canlı olmasına da ciddi katkılar sağlamıştır.
Risale Haber-Haber Merkezi
Mehmet Nuri Yardım'ın yazısı
Bu yazımda mükâfatların ülkemizdeki tarihi üzerinde durmayacağım, zira o ayrı bir yazı konusudur. Bilindiği gibi Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’miz, her yılın sonunda yapılan değerlendirmeler ışığında tespit edilen kültür sanat ödüllerini açıklamaktadır. Bu zevkli, zorlu fakat o oranda da sorumluluk isteyen görev, bu sene de bana düştü. Haberlerimizde okumuşsunuzdur, dün Basın Müzesi’nde düzenlediğimiz toplantıda ESKADER 2011 Yılı Kültür Sanat Ödülleri’ni duyurduk. Çok seçkin bir katılımcı grubu vardı. Dernek yöneticilerinin yanı sıra, üyelerimiz, kültür sanat meraklıları, yayıncılar ve gençler vardı. Orada da kısmen bahsettim. Bu ödüllerin nasıl belirlendiğini ve kimlere niçin verildiğini özetle anlatmaya çalıştım. Şimdi de bu yazımda aynı konuyu dile getirmek istiyorum.
Bilindiği gibi ödüllendirme bir değerlendirme işidir. Edebiyat, kültür ve sanat faaliyetlerinde herhangi bir dalda verilmiş ürünlerin mukayese edilerek aralarından birinin seçilmesi ve ödüle lâyık bulunarak dikkatlerin üzerine çekilmesinin sağlanmasıdır. Genel bir ifadeyle ve tahmini rakamlarla söyleyecek olursak, her yıl ortalama 300 deneme kitabı, 500 şiir kitabı ve 400 roman yayımlanmaktadır. Tabii bu rakamlar gerçek rakamlar değil farazi ve yaklaşık rakamlardır diyelim. İki üç yıl önce yapılan bir araştırmada Türkiye’de her yıl ortalama 400 roman yayımlandığı açıklanmıştı.
Şimdi şöyle düşünelim: 400 roman, 300 deneme ve 500 şiir kitabının bütün sahipleri, düzenlenen ödüllendirmelerde kendilerinin de bu mükâfatlara lâyık olabildiklerini düşünebilirler. Bu bekleyiş hissî görünse de onların hakkıdır. Ama hakikat şudur ki, 400 romandan birini seçeceksiniz, 399’u ödül alamayacak, şiir kitaplarından sadece 1’ini tercih edeceksiniz, 499 şiir kitabı ödülsüz olacak. Kezâ 1 deneme kitabı tercih edilecek, 299 deneme kitabı ödülden mahrum olacak. Elbette bu durum, ödül verilmeyen eserlerin başarısız olduğu anlamını taşımıyor. O sene içinde yapılan değerlendirmelerde ödüllendirilmediği halde çok başarılı eser yayımlanmıştır. Bu, son derece tabiî bir durumdur. Demek istediğim şudur ki, ödül için seçilmediği halde çok başarılı romanlar, şiir ve deneme kitapları mutlaka yayımlanmıştır, yayımlanmaya devam edecektir. Dolayısıyla üzülmeye veya sitem etmeye hiç gerek yok. Bunu anlamak, kavramak gerekiyor. Yapılacak tek iş, bu seçimlere saygılı olmaktır. Çünkü o seçimlerin yapılması için sene boyunca ter döken, not alan, kayıt düşen seçiciler vardır. Bir sene boyunca dikkatle kültür sanat dünyasının faaliyetlerini adım adım takip edenlere ancak teşekkür edilir.
Peki ESKADER Ödülleri nasıl belirleniyor? Öncelikle şunu hemen söyleyeyim ki, evvelâ derneğimize üye olan 500 kişinin görüşleri talep ediliyor, gelen görüşler değerlendirilmeye alınıyor, tek tek hepsine bakılıyor. Seçilen, tercih ve teklif edilen sinema filmleri, romanlar, hikâye kitapları, müzisyenler, sanatkârlar belirleniyor ve bir durum tespiti yapılıyor. Sadece üyelerimizin teklifleri ile yetinmediğimizi, birikimine, kültür ve sanat dünyamızdaki emeklerine ve hizmetlerine inandığımız ve güvendiğimiz kişilere de danıştığımızı hatırlatalım. Üstelik bir sene boyunca adaylar üzerinde düşünülüyor, konuşuluyor. Yani bu seneki ödüller için, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren çalışmalar başlamıştı. 30 Aralık 2011 tarihine kadar verilen ürünler takip edilmeye çalışıldı. Dolayısıyla ESKADER Ödülleri’ni yönetim tek başına belirlemiyor. Çok geniş bir katılımcı kitlesinin ortak düşünceleriyle ve yıl boyunca yapılan tekliflerle sonuçlar ortaya konuluyor.
Her şeyden önce ödüllerin vicdanî kanaatlerle tespit edildiğini söylemek lâzım. Bu şuurda olan bütün üyelerimiz, yazarlarımız ve dernek yöneticilerimiz en doğru kararı vermişlerdir. Elbette bazı tercihlere itirazlar edilebilir. Bu da son derece tabiî bir hâldir. Elverir ki, tenkitler insaf ölçüleri çerçevesinde ve hakkaniyet şuuruyla yapılmış olsun.
Şimdi gelelim bu seneki ödüllerin kime ve niçin verildiği sorusuna cevap vermeye:
Araştırma- Eski İstanbul Kahvehaneleri (Cem Sökmen, Ötüken Neşriyat):
Cem Sökmen genç bir araştırmacıdır. Uzun yıllar yüksek lisans olarak da hazırladığı Eski İstanbul Kahvehaneleri’ni araştırdı ve ortaya esaslı bir eser koydu. Bu sahada denilebilir ki, ilk çalışmalardan birini kültür hayatımıza kazandırmış bulunuyor. Dolayısıyla tebrike ve ödüllendirilmeye lâyıktı.
Basın- Bedir Acar (Star Gazetesi Kültür Sanat Yönetmeni):
Basın hayatında 23 yıl fiili olarak çalışmış, bunun büyük bir bölümünde kültür sanat gazeteciliği yapmış biri olarak diyebilirim ki Bedir Acar çok başarılı bir gazetecidir. Star gazetesi yönetimi, Acar’ı kültür sanat sayfasının başına getirmekle isabetli bir karar vermiştir. Gülcan Tezcan gibi tecrübeli gazetecilerle sayfa çok güzel hazırlandı. Kültür sanat gazeteciliğinin basındaki bu iyi örneği, elbette fark edilmeliydi.
Biyografi - Peyami Bey (Nevzat Kösoğlu, Ötüken Neşriyat):
Peyami Safa’yı Türk edebiyatına Ötüken armağan etmiştir. Şayet yıllar önce bütün eserlerini neşretmeseydi, acaba bu derece okunur, sevilir miydi? Sanmıyorum. Tabii Ötüken’in mimarlarından olan gönül insanı Nevzat Kösoğlu da emek mahsulü olan bu kıymetli eseriyle düşünce ve sanat hayatımıza büyük bir armağan vermiştir. Peyami Bey’i okuyanlar inanıyorum ki, büyük edebiyatçımızın ve fikir adamımızın bütün eserlerine yönelecek ve baştan sona külliyatını okuyacaklardır.
Çocuk Edebiyatı - Gülten Dayıoğlu (Çocuklar için yazdığı bütün kitaplarıyla):
Gülten Dayıoğlu, çocukları ciddiye alan ve ömrünü çocuklarımıza adayan çok değerli bir kalem erbabıdır. Sadece Fadiş’le değil ama pek çok çocuk masalı, romanı ve kitabıyla kütüphanelerdeki sağlam yerini çoktan almıştır. Bu emekleri görmemek insafsızlık olur. İyi ki varsınız Gülten Hanım, kaleminize, yüreğinize sağlık...
Çocuk Yayıncılığı - Damla Yayınları:
Çocuk yayıncılığı son yıllarda gelişti. Bir çok yayınevi çocuk kitapları hazırlamaya ve yayınlamaya başladı. Ama ne yazık ki bunların büyük bir kısmı ticarî endişeler taşıyor. Daha fazla kazanmayı düşünen ve düşleyen Bâbıâli’nin bir kısım patronları, yıllar boyu kötü kitapları, özenmeden çocuklarımızın önüne sermişlerdir. Damla, bu konuda örnektir. Çocuklarımıza birbirinden değerli yüzlerce kitabı armağan etmiştir. Memleket çocuklarını düşünenlere selâm olsun.
Deneme - Gecenin İkinci Rüyası (Leylâ İpekçi, Timaş Yayınları):
Leylâ İpekçi romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da sevilen ve okunan bir isim. Türkçeye hâkimiyeti ve sürükleyici üslûbuyla deneme türüne önemli bir kazanç olmuştur Leylâ Hanım.
Dergi - Türk Edebiyatı Dergisi (Yayın Yönetmeni: Beşir Ayvazoğlu):
Beşir Ayvazoğlu, rahmetli Ahmet Kabaklı Hocamızın bize emaneti ve hâtırası olan Türk Edebiyatı dergisini yıllardan beri büyük fedakârlıklar ve titizlikle son derece iyi bir şekilde hazırlamaktadır. Türk Edebiyatı, Ayvazoğlu’nun elinde daha bir süzülmüş, zarafet kazanmıştır.
Edebiyat Tarihi-Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (5 cilt) Prof. Dr. İnci Enginün-Prof. Dr. Zeynep Kerman (Dergâh Yayınları):
Her ikisi de değerli hocalarım. 1980’li yıllardan beri tanırım. Çalışma, gayret, sebat, sabır kısacası bütün güzel hasletleri üstlerinde taşıyan iki seçkin ilim insanı... Türk edebiyatına çok değerli eserler kattılar. Beş ciltten meydana gelen Yeni Türk Edebiyatı Metinleri ile kütüphanelerdeki büyük bir boşluğu doldurdular. Edebiyat dünyamız her iki kıymetli akademisyene şükran borçludur.
Gezi – “Gezelim Görelim” televizyon programı. Hazırlayıp sunan Nuray Yılmaz TRT:
Sadece gezip görmek yetmiyor. Seyyah odur ki, gezip gördüklerini de başkalarına anlatabilsin. Onlara da güzel ufuklar göstersin. İşte Nuray Yılmaz da TRT’de 24 yıldan beri yaptığı bu nefis program ile seyircilerin alkışları zaten her zaman alıyordu. ESKADER, bu önemli hizmeti gördü ve takdir etti sadece.
Hâtıra-Hayat-Hüzün-(Dürbünümde Kırk Sene)- Ayşe Kulin (Everest Yayınları):
Ayşe Kulin biyografi kitapları, denemeleri, romanları ve araştırmalarıyla tanınıyor. Ama sanırım hâtıralarıyla çok sevilecek. Kulin, Hayat ve Hüzün’de çocukluğundan başlayarak 1980’li yıllara kadar yaşadıklarını sürükleyici ve akıcı bir üslûp ile anlatıyor. Aile çevresini, edebiyatçı dostlarını ve basın dünyamızı anlatıyor. Ayşe Kulin, bu hâtıralarıyla bir döneme tanıklık ediyor.
Hikâye - Asla Pes Etme (Mukadder Gemici, Dergâh Yayınları):
Dergâh elbette edebiyatımızda büyük önem arz eden bir mekteptir. Bu ocağın dergisinden yetişenler arasında Mukadder Gemici de bulunuyor. Hikâyeleriyle bizim iklimimizi anlatabilen genç edebiyatçılar arasında Gemici farklı bir yerde duruyor. ESKADER mensupları bu değeri görmeliydi, gördü.
İnceleme - Osmanlı Dönemi Türk Kadın Şairleri-(Müjgan Cunbur, Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Merkezi Yayınları):
Müjgan Cunbur, Ankara’da Milli Kütüphane ile adı anılan çok değerli bir araştırmacı, incelemeci, yazar ve bibliyograftır. İlim dünyamızın bu seçkin insanı, uzun yıllardan beri eserler vermekte ve kültür hayatımıza katkılar sunmaktaydı. 2011 yılında da Osmanlı Dönemi Türk Kadın Şairleri kitabını kütüphanelere armağan ederek, boş sayılabilecek bir alanda kıymetli bir eser vermiştir.
Karikatür - Sayha (Hasan Aycın, İz Yayıncılık):
Hasan Aycın, başta Yedi İklim olmak üzere iyi edebiyat dergilerinin karikatür sanatçısıdır. Karikatüre yeni bir çehre kazandırmıştır. Fikir, inanç ve ideal katmıştır. Daha ötesini söylemek gerekirse karikatür sanatına vicdan ilâve etmiştir. Başta Ortadoğu’daki Müslümanlar olmak üzere yeryüzündeki bütün mazlumların çizgideki sesi, sedası olmuştur. Sayha bu anlamda 2011’in aynasıdır. Görmeyen gözlere, işitmeyen kulaklara ve tıkalı vicdanlara iyi bir uyarıcıdır Hasan Aycın karikatürü... Tabii bakmasını, görmesini ve dinlemesini bilenlere...
Klâsik Türk Sanatları-Ömrümün Bereketi (Uğur Derman, Kubbealtı Neşriyatı):
Klâsik sanatlarımız bugün çok büyük bir alâka görüyorsa, bunda en büyük emektârlardan biri hatta bana göre birincisi Uğur Derman’dır. Geleneğe dayalı bütün güzel sanatlarımızı korumuş ve icracılarını kollamıştır. Hat, ebru, minyatür, tezhip ve cilt gibi sanatlar Uğur Derman Hoca ile neşvü nema bulmuştur. Ömrümün Bereketi’nde başta Uğur Derman Bey’in hocası Necmeddin Okyay olmak üzere mümtaz hocalar neslini ondan öğreniyor, tanıyor ve seviyoruz.
Kitap Yayıncılığı (özel) Dergâh Yayınları:
Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Haşim, Ömer Seyfeddin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurettin Topçu, Mehmet Kaplan, Orhan Okay, İnci Enginün, Zeynep Kerman, Mustafa Kutlu, İsmail Kara ve daha bir çok kıymetli ilim adamının, yazarın, şairin kutlu çadırıdır Dergâh... Türk edebiyatına dün olduğu gibi bugün de yol vermekte, yön göstermektedir. Buradan yetişen genç edebiyatçılar, yavaş yavaş kendi ocaklarını tüttürmeye başladılar. Bu ulu mektebin kurucusu Ezel Erverdi’ye irfan hayatımız, edebiyat dünyamız çok şeyler borçludur. Selâm olsun.
Kitap Yayıncılığı (kamu)- Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları:
Zeytinburnu Belediyesi kültür sanat faaliyetleriyle İstanbul’da öne çıkan bir belediye. Prestij kitaplarıyla da adından sıkça söz ettiriyor. Mehmed Âkif kitabının yanı sıra, ilçede bulunan mezarlık ve hazirelerde yatan meşhur şahsiyetlerle ilgili kitapları birer önemli kaynak. Bence diğer belediyeler de Zeytinburnu Belediyesi’ni örnek almalı ve kalıcı eserleri kültür hayatımıza kazandırmalılar.
Kurum - Çocuk Vakfı (Başkanı: Mustafa Ruhi Şirin):
Mustafa Ruhi Şirin deyince benim aklıma çocuk gülüşü, çocuk neşesi ve çocuk medeniyeti gelir. O, buna yıllar önce ‘çocuksu şölen’ demişti. Türkiye’de çocuğu önemseyen, çocuğu ciddiye alan ve ona değerli armağanlar hazırlayan bir kültür ve sanat adamıdır Mustafa Ruhi Şirin. Çocuklarımız adına ona hakikaten çok şeyler borçluyuz. Kurucusu olduğu Çocuk Vakfı hizmet üretmeye devam ediyor.
Mektup-Firaklı Nameler (Mehmet Âkif’in Kızına Mektupları) (Timaş Yayınları, Hazırlayan: Ömer Hakan Özalp)
Hem firaklı hem de hicranlı mektuplar. Mehmed Âkif’in kaleme aldığı mektuplar, hele çok sevdiği kızına yolladığı mektuplar okunmaz mı? Mehmed Âkif ki bir şefkat kahramanı, bir merhamet yazarıdır. Şiirlerinde genelde hüzün vardır. Ama bu şahsi bir hüzün değil, cemiyetin, İslâm âleminin yaşadığı acıların aksidir. Velhâsılı kelâm, Firaklı Nameler, her daim okunacak önemli bir eser.
Müzik-Fırat Kızıltuğ (Türk müziğine katkılarıyla):
Fırat Kızıltuğ, mükemmel bir sanatkâr... Viyolonsel üstadı. Ama o kadar değil... Udî, başka bir çok Türk sazını da çalıyor... Bir hoca... Hâlâ öğrenci yetiştiriyor... Bir şair, bir yazar ve mûsikî kitapları müellifi... Ayda bir İstanbul’da misafirimiz oluyor ve seminerler veriyor. Alanya’da ikamet eden kıymetli sanatkârımız, Balkanlar’da, Makedonya Ohri’de de müzik dersleri verdi ve talebe yetiştirdi. Ciddî bir ameliyat geçiren ama sağlığı şimdi iyi yazarımız ve sanatkârımız Fırat Kızıltuğ’a gönül dolusu selâm, saygı ve muhabbet...
Roman - Lâcivert Taşı (Sevinç Çokum, Kapı Yayınları):
Yıllar yılı onun romanlarını okuduk. Bizim insanlarımızı anlattı, bizim mâceramızı dillendirdi. Uzun zamandan beri insanoğlunun iç dünyasında geziniyor. Lâcivert Taşı, Sevinç Çokum’un özel ve önemli romanlarından. Büyük emek verdiği bir eser. Okunmalı ve anlaşılmalı. Türkçesi ise mükemmel...
Sinema - Bir Zamanlar Anadolu’da (Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan):
Daha önceki filmleriyle yüzümüzü ağartan ve dünya çapında büyük ödüller kazanmış bulunan yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan’ın yine usta işi bir filmi. Bir Zamanlar Anadolu’da, şimdiden bir sinema klâsiği olmaya aday... ESKADER üyesi bir çok sinemaseverin ortak kararıyla bu seçim yapıldı ve 2011’in en iyi filmi olarak Bir Zamanlar Anadolu’da seçildi. İnsanımızın serüvenini merak edenlerin çok seveceği bir çalışma...
Şiir - Kesik Dil (İbrahim Gökburun, Profil Yayınları):
Zaman zaman şikâyetler duysak da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de iyi şairler de yetişiyor. Şiiri ciddiye alan, mısralarına emekler veren genç şairlerimizin sayısı az değil. İbrahim Gökburun onlardan biri. Genç neslin yüz ağartacak bir ismi. Dergilerde yayımladığı çalışmalar bunu gösteriyor. Kesik Dil de... Yeni çalışmaları özlemle bekleyeceğiz İbrahim Gökburun’un...
Tarih - Gerçek Tarihin Peşinde (Mustafa Armağan, Timaş Yayınları):
Mustafa Armağan yazdığı makalelerle gündem oluşturan bir tarihçi... Mükemmeliyetçi ve titiz bir araştırmacı yazar... Gerçek Tarihin Peşinde, Armağan’ın kütüphanelerde yaptığı araştırmaların sonucunda ortaya çıkan esaslı bir eser... Bize doğru tarihi, millî tarihi ve yerli tarihî, kısacası bize bizi tanıtan ve sevdiren bir seviye...
Televizyon Programı-"Bizden Nağmeler" (Dr. Adnan Çoban, Kanal 24)
Dr. Adnan Çoban aslında bir hekim. Ama bir çok hekim gibi mûsikîmizin âşığı, hatta icracısı ve sanatkârı... Verdiği konserlerle tanınıyor, son zamanda ise Kanal 24’teki "Bizden Nağmeler" programı ile mûsikîseverlerin gönlünde taht kurdu. Her hafta sabırsızlıkla bekliyoruz, seyrediyoruz, dinliyoruz.
Tercüme - Medeniyetler Diyaloğu (Roger Garaudy’den tercüme: Cemal Aydın, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları):
Türk Edebiyatı Vakfı’mızın idare müdürü olan Cemal Aydın, Türkiye’de Fransız düşünürü Roger Garaudy’u tanıtan ve eserlerini Türkçeye aktaran bir kültür adamı. Medeniyetler Diyaloğu ile bu düşünürü daha iyi tanımamıza ve anlamamıza katkı sağlamış. Hem Türkçeyi hem de Fransızcayı mükemmel bilen ve tercümeleri sevilerek okunan Cemal Aydın’ın bu eserini de, meraklılarına ve dünyada cereyanları merak edenlere hararetle tavsiye ediyorum.
Tiyatro - Turan Oflazoğlu (Türk tiyatrosuna katkılarıyla):
Turan Oflazoğlu, 30’un üzerindeki tiyatro eseriyle zaten tiyatroseverlerin yıllardan beri takdir ettiği bir yazar. Bazı eserleri bilindiği gibi televizyon dizisi ve filmi yapıldı. O elinde kalem, hâlâ yazmaya, üretmeye ve mensup olduğu büyük milletin edebiyatına ve kültürüne katkı sağlamaya devam ediyor.
Üstün Hizmet Ödülleri- Cahide Keskiner, Niyazi Sayın, Üstün İnanç:
Cahide Keskiner klâsik sanatlarımızı yaşatan bir sanatkâr hanımefendi... Süheyl Ünver’in takipçilerinden... Yüzlerce talebe yetiştirdi. Niyazi Sayın ney’in günümüz Türkiye’sindeki en büyük ismi... 1950’li yıllarda ülkemizi tanburî Necdet Yaşar’la birlikte dünyada tanıtmış bir deha... Üsküdar yârânı’ndan... Üstün İnanç: Aktör, gazeteci, yazar, romancı, hikâyeci, senarist, hoca ve hepsinin üstünde ve önünde gönül insanı... Cumhuriyet devrinin bir çok önemli olayının yakın tanığı...
Özel Ödül - Prof. Dr. Nevzat Atlığ:
Ve Türk müziği deyince akla ilk gelen isimlerden... Klâsik Türk Müziği Korosu’nun unutulmayan şefi... Atatürk Kültür Merkezi’ndeki konserleri hâlâ konuşuluyor. Sesler, nağmeler, besteler ve güfteler arasında geçen anlamlı, seviyeli ve idealist bir hayat... Nevzat Atlığ veya "Mûsikimizle övünmemiz için..."
Bildiğiniz gibi ödül törenimiz Nisan 2012’de olacak. Ama ayrıntılı olarak önümüzdeki haftalarda bu konuda bilgi vereceğiz. Ödül alan ve almayan bütün kalem sahiplerine, sanat erbâbına ve kültür adamlarına selâm olsun. Elleri dert, yürekleri keder ve acı görmesin. Hepinizin, herkesin yeni yılını kutluyor, 2012’nin hayırla, sağlıkla, barışla ve huzurla geçmesini diliyorum.
Sağlıcakla kalın aziz okuyucular.