Eski Said'i Yeni Said'e taşıyan dönemeç
Burhan Sönmez, Birgün Gazetesi'nin Pazar ekindeki yazısında, Eski Said'i Yeni Said'e taşıyan dönemeci yazdı...
RisaleHaber-Haber Merkezi
Burhan Sönmez, Birgün Gazetesi'nin Pazar ekindeki yazısında, Eski Said'i Yeni Said'e taşıyan dönemeci yazdı...
İşte Burhan Sönmez'in 'Din, İman ve Adalet' başlıklı yazısından ilgili bölümler:
"Saidi Nursi’yle ilgili anlatılan bir anekdot vardır. Tarikat konusuna pek vurgu yapmadığını görenlerin “Tarikat ne olacak?” kaygısına karşı, Said, “Gün, tarikat değil, imanı kurtarma günüdür,” diye cevap verir. Eski Said’i Yeni Said’e taşıyan ve suyun mecrasını değiştiren dönemeçtedir.
...
"Şerif Mardin, Cumhuriyet rejiminin yeni bir iyi ve doğru tarifi yapamadığını, bu nedenle geleneksel/dinsel iyilik ve doğruluk anlayışının devam ettiğini söylemişti. Ama geleneksel doğruluk anlayışının bugün yeni bir tarife ihtiyaç duyduğu açıktır.
"Bir müslüman için, iyilik ve kötülük, ilahidir. Kötülük de bu bab içindedir, çünkü o olmadan iyiliğin varlığı ve mahiyeti anlaşılamaz.
Mutlak kötülüğün semboller dünyasındaki adı Deccal ve ona karşı olan mutlak iyiliğin kılıcı ise Mehdi’dir. Buradaki soru, kötülüğün, bir birey mi, yoksa uygulama mı olduğuyla ilgilidir. Gelecek olan Deccal, bir şahıs olarak mı görünecek, yoksa bir icraat olarak mı açığa çıkacaktır?
Aslolan, kötü kişi değil, kötülüğün kendisidir, denir. Deccal da, bütün dünyayı saracak olan bir kötülüğün adıdır, yoksa tek bir süperkötü’yü kastetmez. Bu kötülük, sömürünün ve haksızlığın, mutlak bir yapıyla alemin her hücresine yayılmasıdır.
...
"Topyekün kötülüğün ilacı da topyekün iyilik olacaktır. Küresel adalet, bunun ifadesidir. Bu nedenle Mehdi, bir şahıs değil, bir ruhun adıdır. Bu ruh, zulme direnmek, haktan yana olmak ve adalet için çalışmaktır. İyilik yapan herkes, Mehdi’den bir parçadır, çünkü kötülüğün safındaki herkes, Deccal’in gölgesini peşinde taşır.
...
"Ondört asırlık İslam tecrübesinden çıkarılacak sonuç ise, adalet kaygısı taşımayan ve sermayenin diliyle konuşan bir İslam’ın, zalimlerin aleti olacağıdır. Eşitliği temel almayan dini bir söylem, boşluğa konuşmaktır.
Halife Ömer, bir gün minberde şöyle der: “Sizin halifenizim, ama ya ben bir gün yoldan çıkarsam, yetki bende güç bende, beni nasıl doğrultacaksınız?” Bütün cemaat karşılık verir: “Eğer eğrilirsen, seni kılıçlarımızla doğrulturuz.”