Eskiden cehalet vardı internetle 'zır cehalet' başladı
Eski Kültür ve Turizm Bakanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı
Eski Kültür ve Turizm Bakanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, Zeytinburnu Belediyesince düzenlenen "Konuşmalar" adlı söyleşiye konuk oldu.
Moderatörlüğünü Anadolu Ajansı (AA) Kültür Sanat Haberleri Editörü Bünyamin Yılmaz'ın üstlendiği söyleşi, Belediye Başkanı Ömer Arısoy'un da katılımıyla Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Nabi Avcı, 1990'da yayımlanan "Enformatik Cehalet" adlı kitabında işlediği cehalet ve sığlık kavramlarının geçmişte ve bugün geldiği noktayı ele aldı.
Cehaletin bugünlerde daha vahim bir hal aldığını aktaran Avcı, "Bu kitap yazıldığı tarihte internet henüz yoktu. Türkiye'de henüz çok kanallı televizyon da yoktu. Sadece TRT'nin siyah beyaz yayını vardı. Dolayısıyla sosyal medya diye bir şey yoktu. 'Zır cehalet' aşaması bunlarla (internetle) gelen bir şey olduğu için, kitapta sadece işin 'cehalet' kısmı var. Zaman zaman yeni baskı için yapılan gözden geçirmelerde 'zır cehalet'e atıflar var ama bunun asıl gövdesini cehalet oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Avcı, kitabın yeni baskısının kapağında yer alan mesajın da güzel olduğunu dile getirerek, tasarımı yapan kişinin, kapakta, Hz. Ali'nin "İlim bir noktaydı. Cahiller onu çoğalttı." sözüne atıfta bulunduğunun altını çizdi.
"Oyunlar konusunda, Türkiye için ciddi bir tehdit söz konusu"
Özellikle Twitter, Instagram ve Facebook'un işin içine girmesiyle, sosyal medya ve internetin cehaleti arttırdığını dile getiren Avcı, bilişim teknolojileri bağımlılığıyla mücadeleye ilişkin TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulduğunu ve bugünlerde raporunu hazırladıklarını aktararak, "Sosyal medya bağımlılığı, oyunlar, bilişim teknolojilerinin önümüze koyduğu her türlü verimin yol açtığı veya açabileceği bağımlılıklarla mücadele komisyonu... Bu konuda neler yapmamız gerektiğiyle ilgili pek çok uzmanı dinledik. Dünyada neler olup bittiğine baktık. Gördük ki Türkiye çok şükür Kore, Çin veya eski Doğu Bloku ülkeleri gibi değil. Ama Türkiye için de çok ciddi bir tehdit söz konusu, özellikle bilgisayar oyunları için." değerlendirmesinde bulundu.
Bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı görevlerinde bulunan Avcı, gençlere özellikle sosyal medyada çok fazla vakit harcamamaları tavsiyesinde bulunarak, şunları kaydetti:
"Eğer siz, maraton koşucusu olmak istediğiniz ve maraton koşacağınız halde size sürekli 100 metre antrenman programı uygulanırsa, maraton koşamazsınız. Çünkü 100 metrelik koşuya göre kaslarınız şekillenir. Direnciniz ona göredir. Beynimizin de kendine göre kasları var. Romancının zihin dünyası çok farklı besleniyor. Denemeciler, bilim adamları, hikayeciler, tiyatrocular, sinemacılar öyle. Ama siz bunlardan herhangi biri olmayı istediğiniz halde, sürekli Twitter ve diğer sosyal medyayla meşgul olursanız, 280 karakterin ötesine gidemez hale geliyorsunuz. Yani zihin kaslarınız, aklınız, fikriniz, onun kalıbına dökülmüş oluyor ve onun dışına çıkmanız çok zorlaşıyor. O yüzden de çok ciddi şekilde, konuşma ve dinleme sorunları yaşıyoruz eğitimde."
"Kritik dinleme süresi 3 dakikaya indi"
Nabi Avcı, sosyal medyanın henüz doğmadığı 1990'lı yıllarda dikkatle dinleme süresinin 15 dakika kadar olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Şimdi araştırmalar gösteriyor ki yaklaşık 15 yaş grubunda, kritik dinleme süresi 3 dakika. 3 yaş grubunun altında ise bu süre 20 saniye. Kardeşlerinize, bebeklere, yeğenlerinize baktığınız zaman, 20 saniyeden sonra dikkatlerinin dağıldığını, sizi 20 saniyeden fazla katiyen dinlemediklerini, dinleyemediklerini görüyorsunuz. Çünkü televizyon reklamlarının süresi 20 saniye. Çocukların da en fazla dinledikleri, zevkle izledikleri şeyler televizyon reklamları. Onların kritik dinleme süreleri, reklam sürelerine hapsoluyor. Siz de eğer durmadan Twitter, Instagram ve Facebook'ta yazışırsanız, bu kaslar o araya sıkışıyor ve ondan ötesini almamaya başlıyor."
İnternetin ve sosyal medyanın doğru kullanımının önemine de değinen Avcı, şunları aktardı:
"İnternet üzerinden herhangi bir enformasyona ulaşmak ancak ne aradığını bilenlerin başarabileceği bir iştir. Yani aradığınızı sosyal medyada bulamazsınız. Diyelim ki internet üzerinde çeşitli sitelerden, birtakım bilgiye ulaşmak istiyorsunuz. Bu bir kast-ı mahsus demektir. Yani sizin bir niyetiniz var. Belli konuda arama yapmak istiyorsunuz. Ne aradığınızı biliyorsanız orada aradığınızı bulabilirsiniz. Ama 'Hele bir gireyim. Neler varmış, bakayım.' diye girdiyseniz, geçmiş olsun. Artık siz o ağa düşmüş durumdasınız."
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.