1980 öncesi hizmetlerin daha aşkla şevkle yapıldığını, yeni nesillerin faaliyetlerini beğenmediğini ifade eden ve onları 1980 sonrası tuhaf kuşağı olarak tavsif eden ağabeylerimizi siz de çok dinlemişsinizdir.
Sizi bilmem ama benim bu sözlere isyanım var…

Menfur 12 Eylül ihtilalini yapanlar millete büyük kötülük ettiler ve arkalarında bıraktığı anayasa ile bugünümüzü dahi karartmaya devam ediyorlar. Buna destek verenlerin hata yaptığını da zaman tefsir etti.
Buraya kadar tamam…
Ancak olup bitenlerin bir de kader boyutu var, tecelli boyutu var, tarihi izdüşümler var…
Bahsedilen tarih aynı zamanda bir dönümdür, önemli bir milattır.

Risale-i Nur’lar bu tarihten sonra takipsizlik kararını alır ve bundan sonra bu eserleri okuyanlar yaka-paça nezarete götülmez.
Ülkede belli odaklar tarafından kışkırtılan sağ-sol çatışmaları yani kardeş kavgası nihayet bitmiştir.
Komünist blokun yıkıldığı, manevi fütuhatın yeni bir hareket alanı kazandığı bir dönemdir.
Yeni Asya Yayınları’ının yayıncılıkta ilim teknik, video ve diğer yenilikler zenginlikler yaptığı devredir.
Ülke siyasetinin ve ekonomisinin kapalı olmaktan kurtulup dünyayla entegre olduğu dönemdir.
Fethullah Gülen’in hizmetlerinde take off yaptığı dönemdir.
O günün şartlarında anarşik ortama rağmen hizmete koşmak vardı, uhuvvet ve tesanüd misalleri vardı.
Bugün ise, farklı mizaçların her birinin ayrı ayrı zeminlerde ruh-i asliyi rencide etmeden yaptıkları fütuhatlar var.
İşte bakın dünyanın dört bir tarafında Nur sempozyumları var. Endonezya’da, Filipinlerde Yemen’de Tunus’da.
Avrupa’da Amerika’da İslam hakikatleri konuşuluyor artık.
Dünün Komünist Rusyası’nda bugün Nur mekanları açılıyor.
Balkanlar’daki komünist payitahtı olan Arnavutluk’ta Risale-i Nur’lar Arnavutça’ya çevrildi. Çeviren de ülkenin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı.

İnsan buna “maşaallah-barekallah” demez de ne der?..
Sesli ve görüntülü yayıncılıkta sesimizi duyuran ehli imanın imkanları günden güne genişliyor. Televizyonların radyoların isimlerini bu sütuna sığdıramayız. Sadece Risale eksenli yayın yapan Dost TV var, Moral FM var, Bizim Radyo var…
 
***
Nur eserlerinden beslenenlerin ülkenin ve dünyanın gidişatı hakkında kafaları nettir; net olmalıdır.Çünkü ellerinde sağlam mukni ve gerçekçi ölçüler vardır.
Kıyamet kopsa, korkmayacak, ümitsizliğe kapılmayacak olan insanlardır Nur talebeleri…
Allah’ın rahmetinden fazla merhamet etmeyen ve her olup biteni hikmet ve kader ekseninde değerlendiren insanlardır. Onlar şöyle derler:
“Bize düşen enfusi daireden başlayarak vazifemizi yapmaktır. Malum vazifeli şahıs da gelse bizi vazife başında görsün.”
Elbette yarın bugünden de güzel olacak.
Evet, “Neden dünya herkes için terakki dünyası olsun da bizim için tedenni dünyası olsun…”
Daha da önemlisi: dün, dünde kaldı. Yani: “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal.”