Faili meçhuller Türkiye'ye yakışmıyor, katiller hesap versin
Faili meçhul siyasi cinayetlerde hayatını kaybeden isimlerin yakınları Babalar Günü vesilesiyle bir araya geldi.
Programda aileler cinayetlerin bir önce aydınlatılması ve katillerin cezalandırılması çağrısında bulundu. Toplumsal Bellek Platformu adına konuşan Dr. Canan Kaftan, "Herkesi bu yolda bizimle birlikte ilerlemeye, artık bize yetmeyen yasalara yenilerinin eklenmesi için Meclis'ten resmen talepte bulunmaya davet ediyoruz." dedi.
Babalar Günü münasebetiyle düzenlenen anma programı Esenkent Rıfat Ilgaz Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirildi. Programda, Toplumsal Bellek adına çağrı yapıldı. 25 aile adına açıklamayı yapan Ümit Kaftancıoğlu'nun gelini Dr. Canan Kaftancıoğlu, cinayetlerin çözümü için bir araya gelerek Meclis'e araştırma komisyonu kurulması için bir dilekçe verdiklerini hatırlattı. Kinle, öfkeyle, intikam duygularıyla değil, yurttaş sorumluluğu ile harekete geçtiklerini ancak taleplerinin reddedildiğini hatırlatan Kaftancıoğlu, "Oysa biz Meclis'te geçmişte af yasalarının nasıl da hızlı ve etkin bir biçimde çıkarılabildiğine tanıklık etmiş kişileriz. Hatta Meclis'in, cinayetlere katılmış, cinayetlerin örtbas edilmesinde pay sahibi olanların kendi bünyesinde barındırılabildiğini biliyoruz." dedi.
Bundan daha büyük bir hakaret ve aşağılanmanın olabileceğine inanmadıklarını belirten Kaftancıoğlu, bu durumu Meclis'in bünyesi rahatça hazmederken, kendi duruşlarının duyarlı vatandaşları etkilediğini söyledi. "Onların çaresizce üzüldüklerini, acımızı içtenlikle paylaştıklarını hissediyoruz. Oysa biz üzülmek değil, çözüm üretmek zorundayız." diyen Kaftancıoğlu, tüm enerjilerini somut birer adalet talebine dönüştürmek istediklerini ifade etti. Türkiye'nin önündeki karanlıkları aydınlatmak isteyen tüm duyarlı vatandaşlara hep birlikte yol alma çağrısında bulundu.
Babalar Günü vesilesiyle düzenlenen anma programında, öldürülen Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün kızı Bengi Heval Öz ve tiyatro sanatçısı Altan Erkekli bir sunum yaptı. Hayatlarını kaybeden isimlerin eserlerinden, köşe yazılarından ve öldürülmeden önce kaleme aldıkları mektuplarından örnekler aktarıldı. Adana emniyet müdürü iken suikast sonucu hayatını kaybeden Cevat Yurdakul'un ölümünden kısa bir süre önce 1969 yılında kızı Ayçil Yurdakul ve oğlu Açar Yurdakul'a Paris'ten yazdığı mektup, Savcı Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz'e yazdığı 16 Mayıs 1974 tarihli mektup ve Abdi İpekçi'nin 'Nükhet'e Mektup' başlığıyla kızı Nükhet İpekçi'ye yazdığı 18 Ekim 1976 tarihli mektubun okunması sırasında duygusal anlar yaşandı. Programda ayrıca öldürülen isimlerin hayatlarını konu alan Güler Cantak tarafından hazırlanan belgesel sunuldu. Daha sonra aileler adına konuşma yapan isimler de kaybettikleri yakınlarını anlattı.
Neşe Erdilek Bulut/Necdet Bulut'un eşi: Babam çalışmalarıyla Türkiye'nin geleceğine birçok katkı sunmuş bir aydındı. Onu öldürenler inanıyorum ki ismini ve niçin öldürdüklerini bile bilmiyorlardı. Onlar da kandırıldıklarını sonradan öğrenmişlerdir. Ben buradan zanlıların ailelerine seslenmek istiyorum. Gelin bütün aileler bir olalım, bu menfur cinayetlerin asıl faillerini bulmak için birlikte mücadele edelim. İdil Ali/Sebahattin Ali'nin torunu: Dedemi bütün Türkiye'de olduğu gibi ben de kitaplarından tanıdım. Ben ondan sonra gelen üçüncü kuşağın temsilcisiyim. Bizim mücadelemiz 62 yıldan beri devam ediyor. Umarım adalet arayışımız dördüncü kuşağa devam etmez. Yıllardır adalet bekleyen insanların haklı talepleri yerine getirilmiş olur.
Meryem Göktepe / Metin Göktepe'nin ablası: Kardeşim kendi ölüm haberini bile kendisi yapmıştı. 1909'da Hasan Fehmi'yi, 1948'de Sebahattin Ali'yi, 1992 ve 1993'te 23 tane gazeteciyi, bugüne kadar ise 100'e yakın fikir işçisini öldüren hep aynı zihniyetti. Bu silsile 17 bin faili meçhul cinayete kadar uzandı. Biz bugün yaşanan bu hukuksuzluğa son vermek için bir aradayız. Umarım yıllardır kulak ardı edilen sesimiz bu defa duyulur.
Kanije Hablemitoğlu/Necip Hablemitoğlu'nun kızı: Şu anki gururumuz ve dik duruşumuzun kaynağı babam Necip Hablemitoğlu'dur. Onu kaybettiğimde kalbimde kapanmayacak bir yara açıldı. Ben bunun için önceleri babamı suçladım. Ülkesi ve inancı bizden önemli miydi diye kızdım. Ama yıllar sonra gerçeği kabullendim. Babam bir kahramandı ve bize de bu cesareti öğretti.
Zaman