Abdulkadir ÇELEBİOĞLU
Fikrî Mülahazalar-12
▪️Kur'ân-ı Kerîm bizlere şöyle der;
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ
"Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et."
(Hicr Sûresi, 99. Âyet-i Kerime ve Meâli)
Ölüm ânına kadar ubûdiyet ile mükellef ve muvazzafız. Âyet-i kerîme ile de sabit olduğu üzere bununla mükellefiz.
▪️Ameli olmaksızın dine davet eden, oksuz yay çeken gibidir.
Cenâb-ı Hak, Kitâb-ı Kerîm'inde bu hususta şöyle buyurur;
اَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ اَنْفُسَكُمْ وَاَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَؕ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
"Siz Kitâbı okuyor olduğunuz hâlde, insanlara iyiliği emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Hiç akıl erdirmez misiniz?"
(Bakara Sûresi, 44. Âyet-i Kerîme ve Meâli)
Bu âyet-i kerîmeden de anladığımız üzere; bize düşen sadece insanlara iyiliği emretmek değil, aynı zamanda o marufu tatbik de etmektir. Mum gibi etrafı aydınlatıp da, kendisi yanan kimse gibi olmayalım. Hem kendimiz amel edelim, bu sûretle fiilen de hüsn-ü misal olalım. O zaman sözlerimiz tesir eder.
▪️Cenâb-ı Hak şöyle emreder;
وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْاَرْضِؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدٖينَ
"Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez."
(Kasas Sûresi, 77. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)
Nurlar'da bu hususta şunlar geçmektedir;
"Hakikî bir Müslüman, samimi bir mü'min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle men'ettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz."
(Tarihçe-i Hayat, s. 653)
▪️Kendi dâvâmızda müessir olduğumuz derecede, bizim aleyhimizde bulunanlar olur. Onun için bize laf eden, aleyhimizde bulunanlar ile meşgul olmaya lüzum yoktur. Çünkü;
"Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur."
(Tarihçe-i Hayat, s. 59)
▪️Hassas olmamız gereken 6 madde;
"Evet hem şan ü şeref-i millet-i İslâmiye, hem sevab-ı âhiret, hem hamiyet-i milliye, hem hamiyet-i İslâmiye, hem hubb-u vatan, hem hubb-u din ile mütehassis olmalıyız."
(Tarihçe-i Hayat, s. 74)
▪️Ahmed Galib Ağabey'in Barla Lâhikası'nda geçen Arabî şu ifadesi çok vecizdir;
اَلَا لَا تَرْتَعِبْ عَنْ دَعْوَةِ النَّاسِ ٭ فَبَشِّرْ قَلْبَهُمْ وَ اللّٰهُ هَادٖى
Mânâsı;
"Ey Üstâd çekinme, Kur’ân’a çağır, insanları Hakk'a et davet.
Mükâfatı müjdele, kalbleri sevindir, Allah’tandır hidayet."
▪️Zübeyir Gündüzalp Ağabey'in Notları'nda geçen şu yer cây-ı dikkattir;
"Bir nesilde mücadele ruhunu sindirmek, o nesli öldürmektir. O nesli diriltmek ise, o nesilde mücadele aşkını uyandırmakladır."
(Bir Dava Adamının Notları 2, s. 7)
Maalesef bizde o mücadele ruhunu sindirerek, bizi manen öldürdüler. Müslümanların sesi de en az kâfirler, fâsıklar, ehl-i dalâlet kadar çıkmalıdır. Müslüman "vur kafasına al ekmeğini" şeklinde pasif ve sünepe değil; cesur, atılgan, hak ve hakikati haykıran cevval ruh sahibi olmalıdır. İslâmî gençler bir olacak ve o gün teferruat ile uğraşmayacağız biiznillah.
▪️Merhum Ziya Paşa ne de güzel söylemiş;
"Erbab-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar,
Rencide olur dîde-i huffaş ziyadan."
Yani;
"Nâkıs olanlar kemâl sahiplerini çekemez.
Çünkü yarasanın gözü ışıktan rahatsız olur."
▪️Usûlü'd-Dîn ancak Kitabullah ve Sünnet-i Resûlullah'tan (asm) öğrenilir.
▪️İlim öğrenmek, sonu gelmeyecek olan bir fetih hareketidir. Bizler de bu fetih hareketinde yer alan akıncılarız.
▪️İnsanları tenkid yerine kendimizi tekmil edelim.
▪️İslâmî kavramlarımıza sahip çıkmalı ve asliyetini insanlara anlatmalıyız. Bir kısım insanlar; tağut, selef, şirk, tevhîd gibi kavramları istismar ediyor diye o tabirlerin mahiyetinden uzak kalmayalım. Kur'ânî olan bu tabirler bizim tabirlerimizdir. İstismar edenlerden uzak duralım, istismar edilen kavramların mahiyetinden değil!
▪️Akla bazen soru gelebiliyor;
"Neden Risale-i Nur?"
Bir misal ile anlatmak gerekirse; Risale-i Nur, Kur'an-ı Azimüşşan'ın hakikatlerini bizzât Kur'ân-ı Kerîm'in lisanı ile bize öğretiyor.
Bir deniz düşünün. Elinizde bir tane tas var. O tas ile denizden alıp, i̇çinde inci arıyorsunuz. Risale-i Nur ise bizi denizin içine daldırıp, bizzât yerinde inciyi gösteri̇yor.
Böyle bir ilim hazinesinden mahrum kalmak hatadır. O Nurlar'ın, tefsir-i Kur'ân-ı Hakîm ve şerh-i Ehadîs-i Nebevî olduğunu bilmeli ve ders çıkararak okumalıyız, tedkik etmeliyiz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.