Gafletin ilacı tefekkür
Tefekkür eden gafletten kurtulur; gafletten kurtulan ise hayatını hizmetlerle değerlendirerek yaşar
Ahmed Şahin'in yazısı:
En büyük pişmanlığımız gafletimizden mi olacak?
Önce Gazali Hazretleri'nin kaydettiği insanların en büyük pişmanlık duyacakları ihmallerine ait şu olayı bir okuyalım, sonra üzerinde düşünmeye geçebiliriz.
Öğrencisi, çok sevdiği merhum hocasını rüyasında görebilmek için her gece dualar okuyarak uzanıyormuş yatağına. Nihayet bir gece çok merak ettiği hocasını rüyasında görünce hemen hazırladığı sorusunu sormuş:
- Hocam demiş, siz gerçek âleme geçtiniz, biz de arkanızdan gelmek üzere sıramızı bekliyoruz. Sizler orada en çok neden pişmanlık duyuyor, neyi keşke hayatta iken yapmasaydık diye hayıflanıyorsunuz? Bize haber verseniz de hiç olmazsa bizler buradayken tedbir alıp aynı hatayı işlemesek, aynı pişmanlığa düşmesek. Hocası bu samimi öğrencisine şöyle cevap vermiş:
- Oğlum demiş, burada bizler en çok hayatta iken daldığımız gafletten pişmanlık duyuyor, keşke bu kadar gaflete dalmasak da buraya geleceğimizi düşünerek hazırlıklı yaşasaydık diye hayıflanıyoruz. Sakın siz de bizim gibi gafletle yaşamayın, sıkça tefekkür edin. Çünkü gafletin en büyük düşmanı, tefekkürdür! Tefekkür eden gafletten kurtulur; gafletten kurtulan ise hayatını hizmetlerle değerlendirerek yaşar, pişmanlık duymayacağı hayatla gelir buraya...
Bu ikazı okuduktan sonra ben de diyorum ki:
- Ne dersiniz, bu hatırlatmalar bize de bir şeyler fısıldıyor mu? Acaba biz de mi gaflete dalıyor, bir bakıma hazırlıksız, hizmetsiz mi yol alıyoruz? Bizi de eninde sonunda bir pişmanlık mı bekliyor? Yani pişmanlık getiren gaflete düşmeme konusunda şimdiden tedbir alsak da hizmetle dolu bir hayat mı yaşıyor olsak? Ancak Azrail'i karşısında görünce aklı başına gelen gafillerden olmasak mı?
Gazali Hazretleri, Azrail'i karşısında görünce aklı başına gelen gafillerden de misal veriyor bize. İzin verirseniz onu da arz edeyim gafletten kurtulma adına. Diyor ki:
- Bir adam insan suretine giren Azrail'le bazen görüşüp sohbet ederdi. Bir görüşmesinde dedi ki: "Sakın bana ansızın gelme. Geliyorum, hazırlıklı ol, diye işaretler ver, ondan sonra gel!" Hazreti Azrail bu teklifi kabul etti, 'Gelmeden önce haberci göndereceğim sana, seninle dostluğumuz var.' diye de ekledi. Aradan bir süre geçti, bir de baktı ki Azrail ansızın karşısında. Son vazife için geldiğini ifade ediyor.
- Olur mu öyle, dedi. Gelmeden önce haberciler gönderecektin, ben hazırlanacaktım, ondan sonra gelip emanetini teslim alacaktın. Beni gaflet içinde iken yakaladın şimdi.
Azrail aleyhisselam şöyle cevap verdi: "Ben, dedi sözümde durdum, dediğim habercileri de önceden gönderdim. Ama senin gafletin o kadar kalındı ki, benim habercilerimi hiç de düşünmeye fırsat bulamadın. İstersen bak şu beyazlayan saçlarına, kuvveti gitmiş bedenine, her geçen gün azalan sıhhatine! Adam hayretle sordu: "Bunlar senin habercilerin miydi?"
- Elbette, dedi Azrail, bunlar benim gelmemin yakınlaştığını bildiren habercilerimdi. Sen derin gaflete daldığından böylesine açık seçik habercilerimi dahi düşünmedin. Kaldı ki ben hiç haberci göndermeden de gelebilirim. İnsanlar bunu da hesaba katarak gafleti bırakıp tefekkürlü hayatı tercih etmeli, ben gelmeden geleceğimi düşünerek hizmetle dolu hayat yaşamalılar.
- Ne dersiniz, biz de aynı gaflete düşmemek için Efendimiz (sas)'in hadisini sıkça hatırlasak mı?
"- Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten üstündür!" Neden üstündür? Çünkü az bir tefekkür gafleti yok eder, hayatını, seyirci kaldığı hizmetlerle değerlendirme şuuru kazandırır. Pişman olacağımız ihmallerimizi terk ettirir, mutluluk duyacağımız hizmetleri yaptırır. Ne diyorsunuz bunları tefekküre?
Zaman