Haydaaa! Bu da nerden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. Tamamını okuduktan sonra karar verebilirsiniz. Beşeri kanunlarda alınan hizmetin, malın karşılığı verilmezse kaçak kullanılmış olur ve suç sayılır. Elektrik, su, telefon ve bilumum faturalar ödenmediğinde cezalandırılıyor ve mahrum bırakılıyoruz. Bedelsiz, vergisiz kaçak arsaya kaçak yapılan binayı adamın başına yıkarlar… Huzur için, başkalarının hukukuna tecavüz olmaması için, kaçakçılığı bırakmak, helalinden yaşamak lazım.

Gelelim sadede: İnsan, Allah’ın sunduklarına karşılık, şükretmezse kaçak nimet kullanmış olur. Herkes bir bedel koysunda, her şeyin sahibi olan Allah, bedel istemesin. Çok ötelerden gelen ve sırtımızı okşayan güneşin sahibi tanınmasa, kaçak güneş kullanmış olunur. Güzel kokuları koklarken, tüm güzelliklere hayranlıkla bakarken, bunları bizim için yaratana muhabbet etmemek, arzusunu yerine getirmemek kaçak burun ve kaçak göz kullanmaktır. Molotof’u atıp, can ve yürek yakmak, kaçak el kullanmaktır. Şer için meydanlara çıkıp, huzur bozmak, kaçak akıl ve irade kullanmaktır. En kalitesiz ayakkabıya bile bedel verip, bedeni ve duyguları hedefe ulaştıran ayaklar için, şükür bedeli ödemeyip, şer peşinde koşmak, kaçak ayak kullanmaktır. Akıllı evlere servet ödeyip, asıl akıllı ev olan, hiçbir kusuru bulunmayan dünyanın sahibine itaat etmemek, kaçak hava, kaçak, kır, kaçak dünya kullanmaktır. Akıllı telefona servet ödeyip, aklı için şükretmemek, sahibini tanımamak, aklı kaçak kullanmaktır. TV yayınlarını seyretmeyi sağlayan uydu antenine para ödeyip, bir anda kalbe mısraları düşüren, romanları, edebi eserleri içine akıtan ilham ve ötelere götüren hayal için, şükür etmemek, kaçak ilham, kaçak hayal kullanmaktır…

Evet, kötülüklere sebebiyet veren hayal ve şeytani ilhamları yazan kalem kaçakçıdır. Şerde kullanılan dil kaçakçıdır. Hayırda kullanılmayan para kaçakçıdır. Milletin  hayrına refahına çalışmayan, hizmet için değil de, ihtiras için, menfaat için kullanılan makamlar kaçakçılıktır. Allah’ı tanımayan ve dileği dışında şerlerde kullanılan akıl kaçakçılıktır. Böylece sıralanır gider…

Oysa gündelik hayatımız ve iş dünyasında özellikle idare edenler, hiçbir açığı bulunmayan Kur’an anayasası ve fıtri hukuk olan vicdana göre hareket edildiğinde, hiç kimse kaçakçı duruma düşmeden, verilen nimetlerin faturasını ödemiş olarak, güzel amelleri haczedilmeden ebedi huzura kavuşmuş olacaktır. Bunca kaçakçılık içinde ülkeler huzura refaha kavuşamaz. Her şeyi, nizami ve hukuka göre kullananlar sakat işler yapamazlar.  Soruyorum? Hayali Allah’a şükrederek kullanan, büyük bir nimet olduğunu kabullenen kaçak kullanıp, şerefsizce şeyler hayal edip, milletin önüne ahlaksız sineme, doğruyu yazmayan gazete, zehirleyen dizi, TV yapımı koyar mı? Bütün aksaklıklar kaçak kullanılan nimetlerden dolayıdır… Yuvalar kaçakçılıktan dolayı yıkılır. Yuva derken, kadın ya da erkek Allah’ın verdiği kalbi şükrederek kullanıp, birbirlerine sahip çıksa, kaçakçılık yapmazsa, aşklar ve evlilikler daim olacaktır... En önemlisi de devlet görevlileri emanet diyip, bulundukları makamı Allah’a hesap gününü düşünerek kullanıp, kaçak kullanmaz iseler, hep beraber kalkınır, mutlu oluruz…

Oysa devletin ve hizmeti verenlerin kat kat karla ödettiği bedel ve faturaya karşılık, Allahın istediği bedel öyle ehven, merhametli ki, kocaman incir ağacına ve tüm verdiği nimetlere bir Bismillah, bir tefekkür, bir şükür ne güzel fatura ödemektir. Allah’ın Harika sanatkârlığına bakarken hayretle secdeye giden baş, dünya menfaatine eğilmiyorsa kaçak baş değildir.

Şimdi son soru: Etrafımızda kaçakçı var mı, yok mu? Mutlaka bir yerlerden bir kaçak oluyor. Allah bizleri kaçakçılıklardan korusun, özellikle doğruyu söylemeyip kaçakçılık yapan dilden, doğruyu yazmayıp, kaçakçılık yapan kalemlerden korusun...