Her insanın mutlaka bir tarafı vardır. Bu insanlardan biri olarak benim de tarafında olduğum değerler vardır. Taraf olduğum değerler, Kur’an-ı Azimüşşanda ifade edilen gerçek güzellikler ve iyiliklerdir. Denilebilir ki, dünyada ne kadar insan varsa o kadar farklı taraflılık vardır. Hakikatte ise dünya hayatında “İman” ve “Küfür” olarak sadece iki taraf vardır. Dar çerçevede ise tarafların sayısının daha çok olduğunu görebiliriz. Her biri ayrı bir âlem olan insanların duyguları, düşünceleri, yaklaşımları çoğunlukla birbirinin aynısı değildir. Ancak ortak yanları oldukça fazla olan insanların varlığı da inkâr edilemez.  

İnsanların farklılıklarını normal karşılamak gerekir. Çünkü bizim kimseyi zorla kendimize benzetmek gibi bir hakkımız bulunmamaktadır. Herkes ancak hesabını Rabbine verecektir. Bu çerçevede burada sadece kendi hesabıma konuşabilirim. İnanıyorum ki benimle aynı duyguları yaşayanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Samimiyetle tarafımı ifade etmeye gelince:

Rabbime şükür, her şeyden önce insanım ve İslâm milletindenim. İnsanlık cihetiyle bütün insanların akrabasıyım. İnanç cihetiyle ise “İman”ın tarafındayım. Beni yaratan, beni insan yapan, beni Müslüman kılan, bana bu dünyada bir hayat verip bütün ihtiyaçlarımı karşılayan Kâinatın Yaratıcısı olan Allah’a tarafım. Onun emirlerine, Onun kelâmı olan Kur’an’ına, onun Resulü olan Muhammed’e (asm) tarafım.

Şu dünya hayatında gördüğümüz, Rabbimizin yaratmış olduğu bütün güzelliklere, bütün iyiliklere, bizi insan kılan bütün değerlere tarafım. Rabbimin rızası dışında olan, insanı insanlıktan çıkaran, şeytanî ve nefsanî olan hiçbir şeye taraf değilim. Gerek nefsine, gerekse başta insan olarak mahlûkata zulmeden zalimlerin yanında değilim. Dünyanın fani ve fena yönüne bakan hiçbir cihetine dost değilim. Zahiren güzel, gerçekte ise çirkin olanların karşısındayım.

Dünyanın Allah’ın isimlerinin tecelli yeri olduğu cihetine ve ahiretin mezraası olmasına tarafım. İnsanlığa, sevgiye, kardeşliğe, merhamete, faydalı insan olamaya tarafım. Şeytanlıklara, kine, fitneye, fesada, nefrete, düşmanlıklara, bozgunculuğa, tahribata, kan dökücülüğe taraf değilim.

Peygamberim, Allah’ın habibi, insanlığın medar-ı iftiharı Muhammed’in (asm) sevilmesine, onun hayatının örnek alınmasına, onun sünnetlerinin yaşanmasına ve onun yegâne rehber ve önder kabul edilmesine tarafım. Peygamberimin sevgisini zedeleyecek her şeye karşıyım. Onun ümmeti olmakla iftihar ettiğim Peygamberime karşı olanlara ben de karşıyım, onu sevmeyenleri hiçbir zaman sevmeyeceğim.

İnsanlığının değerleriyle yaşayan, kimseye zarar vermeyenlere düşman olmam, sadece güzel inancımı paylaşmadıklarına acırım. Zalimlere, tahribatçılara, şeytanlaşmış olanların düşmanıyım. Allah’a ve Peygamberine düşman olanları hiçbir suretle sevmem, onlardan olabildiğince uzak durmaya çalışırım.

Allah’ın dostlarının dostuyum. Bilhassa fitnelerin çok yaygın olduğu asrımızda Cenâb-ı Allah’ın inayetiyle Kur’an’ın imanî ayetlerini tefsir ederek Risale-i Nur eserlerini te’lif eden Bediüzzaman Said Nursî ve eserlerinin tarafıyım. Onları okuyup Allah’ın rızası dairesinde yaşayan ve Resulüllah’ın  (asm) sünnetine sarılanların yol arkadaşıyım. Risaleyi kendi hissiyatlarına uydurmaya çalışanların değil, kendi yaşantılarını o güzide eserlerin hakikatlerine göre dizayn edenlerin yanındayım. “Yüz elimiz olsa ancak nura kafi gelir” diyenlerin ve sadece iman ve Kur’an hizmetine mesailerini teksif edenlerin yanındayım.

İmanın lezzetini tadanların, namazlarını huşu ile kılanların, Rıza-i İlahî dairesinde, ihlasla yaşamayı kendilerine hedef ittihaz edenlerin yanında olmaya çalışıyorum, Rabbimin izniyle. Rabbim, hepimizi, rızasını gözeterek Kur’anı yaşayan ve Resulüllah’ın sünnetini kendine rehber edinerek hayatını sürdürenlerden etsin. Amin, binler kere amin…