Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’tan başkasını mı dost edineceğim?
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Suresi 14-18. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
14 . De ki: “Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’dan başkasını mı dost edineceğim? Hâlbuki O, yediriyor fakat yedirilmiyor.” De ki: “Doğrusu ben, (size getirdiğim şeriata) teslîm olanların ilki olmakla emrolundum! Ve ‘Sakın müşriklerden olma!’ (diye de bana emredildi.)”
15 . De ki: “Şübhesiz ben eğer Rabbime isyân edersem, büyük bir günün (kıyâmet gününün) azâbından korkarım!”
16 . Kim ki, kendisinden o gün (azab) def‘ edilir, artık gerçekten (Allah) ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur!
17 . O hâlde eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, artık onu, O’ndan (Allah’dan) başka giderecek olan yoktur. Fakat sana bir hayır dokundurursa, işte O, herşeye hakkıyla gücü yetendir. (1)
18 . O, kullarının üzerinde mutlak gālibdir. Ve O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.
1- “Âbid (ibâdet eden bir kul), namazında der: اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ [Şehâdet ederim ki Allah’dan başka ilâh yoktur!] Yani: ‘Hâlık ve Rezzâk (yaratan ve rızık veren) O’ndan başka yoktur. Zarar ve menfaat O’nun elindedir. O, hem Hakîmdir, abes (lüzumsuz) iş yapmaz; hem Rahîmdir, ihsânı, merhameti çoktur’ diye i‘tikād ettiğinden (inandığından), herşeyde bir hazîne-i rahmet kapısını bulur. Duâ ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbisinin emrine musahhar (itâatkâr) görür, Rabbisine ilticâ eder. Tevekkül ile (O’na güvenmekle) istinâd edip (dayanıp) her musîbete karşı tahassun eder (sığınır). Îmânı, ona bir emniyet-i tâmme (tam bir güven) verir.” (Sözler, 3. Söz, 8)