Güneşin batıdan doğması, ilk alamet midir?
"Çıkacak olan kıyâmet alametlerinden ilki, güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dâbbenin (hayvanın) zuhurudur."
Bir hadisin bir rivayetinde ilk çıkacak kıyamet alameti güneşin battığı yerden doğması olacağı bildiriliyor.
Halbuki bu ilk çıkacak kıyamet alameti değildir.
Bu suale Münâvî şu cevâbı vermiştir:
İlk çıkacak alametin güneşin batıdan doğması ile ilgili Hadisden maksat, alışılmamış alamet demektir. Deccal'ın çıkması, İsa Aleyhisselamın inmesi ve Yecûc Mecüc'ün zuhuru daha önce görülecek alametlerden ise de, bunlar alışılmış ve bilinen şeylerdendir.
Bu hadis, gökte meydana gelecek kıyamet alametlerinin ilki, güneşin batından doğmasıdır şeklinde de anlaşıılmıştır.
Demek ki, kainatta hüküm süren kozmolojik düzenin bozulmaya başladığının bir işareti olarak kıyametin kopmasından önce vuku bulacak kozmik olayların başında güneşin batıdan doğması gelir.
Hz. Peygamber Efendimiz (asm), “Rabbinin bazı alâmetleri geldiği ve bu andan itibaren iman etmenin kimseye fayda vermediği güne” dikkat çekilen ayette (En‘âm 6/158) güneşin batıdan doğmasının kastedildiğini açıklamıştır (İbn Kesîr, ilgili ayetin tefsiri)
Hadislerde sözü edilen büyük yer çöküntüleri, insanları doğudan batıya sevk edecek ateşin yerden çıkması, yıldırım ve yağmurların olağan üstü bir yoğunlukta çoğalması ve insanları öldüren bir rüzgârın oluşması gibi kozmik olayları başka galaksiler bir yana; yerküresinin de dahil bulunduğu samanyoluna bağlı güneş sisteminde meydana gelecek büyük değişiklik ve oluşumların yansımaları olarak görmek mümkündür.
Diğer taraftan, soruda da geçtiği üzere, güneşin batıdan doğmasıyla ilgili bazı işari manalar olduğu söylenebilir. Ancak, bu alameti, dünyanın dengesinin bozulup kıyametin kopmasının gerçekten başladığının ilk alameti olarak da görmek gerekir. Zira bundan sonra yapılan tövbeler artık kabul edilmeyecektir.
Kıyamet alametlerinin hangi sıraya göre vuku bulacağı meselesi de tartışılmış ve bunun için farklı sıralamalar yapılmıştır. (bk. Berzencî, el-İşâa li-eşrâti’s-sâa, Kahire 1393, s. 180-182; Seffârînî, Ehvâlü’l-kıyâme, Beyrut 1406/1986, s. 106)
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.